Sonunda şirket, uzun dönem yeniden yapılanma hakkında açık bir biçimde konuşmaya hazırdı. | TED | شركة المرافق كانت مستعدة أخيرًا للتحدث بثقة حول إعادة التطوير على المدى البعيد. |
Birbirimizi dinlemeden konuşmaya çok zaman ayırıyoruz ve uzlaşamadığımız noktaları yeteri kadar konuşmuyoruz. | TED | قضينا وقتاً كبيراً في الحديث مع بعضنا ووقتاً غير كافي للحديث عن اختلافاتنا، |
Dil bilimciler aslında göstermiştir ki gözlenmeyen bir şekilde rahat konuşma yaparken 7 ile 10 kelimelik paketler hâlinde konuşmaya eğilimliyiz. | TED | وقد أظهر اللغويين أنه عندما نتحدث طبيعياً بدون رقابة غالباً نميل إلى الكلام في مجموعات مكونة من سبعة إلى 10 كلمات |
şarap hakkında konuşmaya başladığında, keşke bir silahım olsaydı diyorum. | Open Subtitles | عندما تتحدث عن النبيذ أحيانا أتمنى لو كان معي مسدساً |
En kötü günümü yaşarken bile o ortaya çıkar ve konuşmaya başlardık. | Open Subtitles | تظهر لي كنغمة رقيقة في أسوء يوم لي في المنزل ونبدأ بالكلام |
Bak, seninle konuşmaya geldim çünkü ortağım o fahişeyi düzüyor. | Open Subtitles | اسمع، أنا أتحدث إليك فقط لأن شريكي مع تلك الفتاة |
Ve Batı sanatındaki büyük trajediler hakkında onlarla konuşmaya gittim. | TED | و ذهبت للتحدث معهم بخصوص احدى تراجيديات الفن الغربي الرائعة |
Geçen ocak ayında, senin şu dalkavukların tekiyle konuşmaya geldim. | Open Subtitles | جئت إلى هنا في يناير الماضي للتحدث مع أحد رجالك |
Bu konuda konuşmaya can atıyordum zaten. Tek yaptığımız öpüşmekti. | Open Subtitles | حسناً، هذا عظيم، لقد كنت أتحرق شوقاً للتحدث عن هذا |
Söylediğim şey, bu soruya cevap olarak, Snowden'a karşı herhangi bir hafifletici eylem ile ilgili tartışmaların gülünç olduğudur. konuşmaya değer olduğunu söyledim. | TED | ما قلته في الحقيقه, كرد على سؤال هل سترد على اي نقاش حول تخفيف العقوبات على سنودين, قلت نعم, يمكن الحديث حل الامر, |
Bu yüzden, artık bu şekilde konuşmaya bir son vermeliyiz. | Open Subtitles | ولهذا السبب يجب أن نتوقف هنا والآن عن الحديث هكذا |
Onunla pek çok kez konuşmaya çalıştım. Bu bir duvarla konuşmak gibi. | Open Subtitles | لقد حاولت الحديث معها عدد من المرات ولكن من دون أي فائده |
Ve seni papazla konuşmaya zorlamam Tanrı ile aranı bozduysa... | Open Subtitles | ولو أن إجبارك للحديث مع كاهن دفعك بعيدا عن الإله |
Bu konuşmaya sizinle iklimi iki şekilde konuşma yolunu test ederek başladım. | TED | بدأت هذا الكلام من خلال اختبار طريقتين من التواصل عن المناخ معكم |
Dinle, daha uçakta tanıştığımızı biliyorum ama bir robot gibi konuşmaya mecbur musun? | Open Subtitles | أعرف أننا لم نتقابل سوى بالطائرة لكن أيجب أن تتحدث بنبرة الآليين هذه؟ |
Bazı cevaplar istiyoruz, bu yüzden konuşmaya başlasan iyi edersin. | Open Subtitles | ونحن نريد بعض الأجوبة لذا من الأفضل أن تبدأ بالكلام |
Ne seninle konuşmaya nede sana ismimi söylemeye mecbur değilim. | Open Subtitles | أنا لا أتحدث إليك ولا أحتاج أن أقول لكم باسمي. |
Şimdi, Afrika'da zenginlik yaratma konusunda konuşmaya başladığımıza göre ikinci mücadelemiz bir toplumda zenginlik yaratan kesimlerin kimler olduğu meselesi olacaktır. | TED | الآن، عندما نبدأ بالتحدث عن خلق الثروة في أفريقيا، التحدي الثاني لنا سيكون، من هُم وكلاء خلق الثروة في أي مجتمع؟ |
Hayır kaltak, dostum Horn'la konuşmaya geldim ama buraya kadar gelmişken daha sonra sana hızlıca bir posta atar öyle giderim. | Open Subtitles | كلا أيتها العاهرة لقد أتيت لأتحدث مع صديقى بولهورن وحيث انى سأكون هنا بعد ذلك ربما سأقوم بإستثناء فى حالتك سريعا |
Eğer uzaylı bir dil konuşmaya başlarsan kesinlikle geri gel. | Open Subtitles | تأكدي من عودتك الى هنا عندما تبدأين التحدّث بلغة أجنبية |
Galiba hiç kimseyle konuşmamayı seninle böcekler hakkında konuşmaya tercih ederim. | Open Subtitles | أظنني أفضّل التكلم معك عن الحشرات عن الصمت مع لا أحد |
Ve şans eseri bazı adamlar mikrofonlarla dolu bir odada suikast hakkında, siz ve diğer sekiz insanın anladığı dilden konuşmaya başladılar. | Open Subtitles | و كان هناك شخص يتحدث مع بعض الرجال عن جريمة قتل بلغه تتحدثينها أنت و ثمانى أشخاص آخرين فى حجره مليئه بالميكروفونات |
Bu implantların, bir konuşmaya uygun hale getirildiğinden onların bunun için üretidiğini düşünebilirsiniz. | TED | كنت أظن أنه ولأن هاته القوقعات المرزوعة هي الأمثل للكلام، تم تصميمها للكلام. |
O karı varya, sadece sınav olduğunda böyle konuşmaya başlar. | Open Subtitles | إنها لا تتكلم مع التلاميذ إلا عندما تقرر إجراء امتحان |