Tüm hayatım boyunca ünlü Stella Clifton'un oğlu olarak bilinmemeye çalıştım, şimdi ise herkesin hakkında konuştuğu tek konu bu olacak. | Open Subtitles | لا ، لقد أضعتت عمري كله أحاول ألا أكون فقط مجرد إبن ستيلا كليفتون والأن هذا هو ما يتحدث عنه الجميع |
İnsanların konuştuğu bir diğer özelliğin de vücudun. | TED | غايل: تعلمين أن الشيء الآخر الذي يتحدث عنه االناس هو جسمك. |
Genellikle geçmişi yaptığımız savaşlarla tanımlarız, insanların savaştan öncesi ve sonrasındaki olan olaylar hakkında konuştuğu. | Open Subtitles | نقوم عادة بتقسيم ماضينا بحسب الحروب التي خضناها حيث تجد الناس يتكلمون عن الأمور قبل الحرب وعن عالم ما بعد الحرب. |
Sence bu anılara bu kadar değer vermenin bir sebebi de babanın Daniel'dan başka bir şey hakkında konuştuğu için olabilir mi? | Open Subtitles | هل تظنّين أن جزءاً من سبب أنكِ تقدّرين هذه الدقائق لأنَّ أباك كان يتحدّث عن شيء آخر غير دانييل؟ |
Onca yıl, sen kayıp yavrucağının geri dönmesini beklerken, onun konuştuğu kişi bendim. | Open Subtitles | طيلة هذه السنوات بينما كُنتِ تنتظرين طفلك الصغير المفقود بإن يعود انا كُنت من يتحدث إليه |
İkisinin en son ne zaman konuştuğu hakkında bilginiz var mı? | Open Subtitles | عندك أيّ فكرة عندما الإثنان منهم تكلّم أخير مع بعضهم البعض؟ |
Buralar insanların bir zamanlar çalıştığı, kafası karışık şekilde konuştuğu... ve lanetlendiği yerlerdir belki de. | Open Subtitles | ربما هذه أماكن حيث كان ذات مرة أناس يعملون تحدثوا بتوتر ولعنوا |
konuştuğu çocuk kimdi? Dolabının önündeki? | Open Subtitles | من هو ذلك الرجل التي كانت تتحدث معه عند خزانتها ؟ |
Bunların konuştuğu şeyi bilip bilmediğin hakkında. | Open Subtitles | لكي أعرف إذا كنتِ تعلمين بما يتحدث عنه هؤلاء |
Sokaktaki her dilencinin konuştuğu altın. | Open Subtitles | الذهب الذي يتحدث عنه كل الشحاذين في الشارع |
Koruması altındaki konuştuğu adam sen olmalısın. | Open Subtitles | انت التلميذ الذى يتحدث عنه كثيراً بحماسة |
Ve konuştuğu tek konu bir gün üniversite için buradan gitmek. | Open Subtitles | وكل ما يتحدث عنه هو المغادرة للكلية يوماً واحد |
Zenciler senin hakkında konuştuğu zaman, seni savunan ben oluyorum. | Open Subtitles | عندما يتكلمون عنك بطريقة سيئة أقوم بالدفاع عنك |
Muhabirle konuştuğu için mi? | Open Subtitles | ألأنّه كان يتحدّث إلى المراسلين؟ |
Ya ortağı, konuştuğu adam? | Open Subtitles | الشريك ، الرجل الذي كان يتحدث إليه ؟ |
Arami diliymiş. İsa'nın konuştuğu dil. | Open Subtitles | تلك اللغة تلك السيد المسيح تكلّم. |
Bana komünist partiye mensup olan bazı sendika üyelerinin sizinle konuştuğu söylendi. | Open Subtitles | لقد علمت أن أعضاء نقابة ما مرتبطة بحزب شيوعي تحدثوا معكم |
Son kurbanının konuştuğu bir müşterisi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | بالواقع,تعرف أن أخر ضحاياه كانت زبونة تتحدث معه |
Bu seninle konuştuğu anlamına gelir. | Open Subtitles | لأنه يُشيرُ ضمناً إلى أنَّ هي تَتكلّمُ معك. |
Onunla konuştuğu adamı gören biri varsa, onu bulmamız lazım. | Open Subtitles | يجب ان نعرف هل هناك من رآه يتحدث مع أخدهم |
Ne demek istediğimi biliyorsunuz. En çok konuştuğu adam. | Open Subtitles | تعلم ما أعنيه ، الرجل الذي كان يتحدث معه كثيراً |
Onunla konuştuğu zaman, Sanki ruhunu kaybediyor gibi, | Open Subtitles | عندما هو يتكلّم معها، هو مثل هو يفقد روحه, |
konuştuğu bir arkeologdan bir mesaj var orada. | Open Subtitles | هناك رسالة هناك من عالم أثري كان يتحدث اليه |
Philippa Haymes'in konuştuğu kişinin Rudi Scherz olduğundan emin misiniz? | Open Subtitles | أأنتِ واثقة أنه "رودي شيرتز" مَن كانت تحدثه "فيليبا هايمز"؟ |
Herkesin içinde konuştuğu adamlar konusunda endişelenmemelisin. | Open Subtitles | رجل تتحدث إليه وسط الناس شيء لا يدعو للقلق |
konuştuğu tek şey kendi işi ve problemleriydi ben sadece kendimi çok yalnız hissediyordum. | Open Subtitles | كل ما كان يتكلم عنه هو عمله ومشكلاته وأنا شعرت أني وحيدة |