Ancak daha önce söylediğim gibi, aynı mantık bulaşıcı hastalıklar ile ilgili pek çok alana uygulanabilir, uygulanmalı da. | TED | و لكن كما قلت منذ قليل, هذا النوع من المنطق ينطبق على الأمراض المعدية, و ينبغى أن يكون كذلك. |
Parçalı, geçici görüntüleri bir araya getiriyordum, bilinçli olarak ipuçlarını inceliyor, hiçbir şey görmeyene dek, dağınık dürbünün içerisinde bir mantık arıyordum. | TED | جمعت صورا مبعثرة ، صورا عابرة، حللت الدلائل بوعي بحثت عن بعض المنطق في مشهدي المتداعي حتى لم أعد أرى شيئا أبداً. |
Bir şeyi tartıştığınız zaman, nedenleri ve kanıtları olan birini ikna edemezsiniz çünkü mantık yürütme bu şekilde çalışmıyor. | TED | إذا كنتم تناقشون شيئًا، لن تستطيعوا إقناع الشخص الآخر بالأسباب والدليل، بسبب ليست هذه الطريقة التي يعملُ فيها المنطق. |
Ne kusursuz bir mantık. Yalnız birkaç cümle kurarak bana bu akıcılığını kanıtlamalısın. | Open Subtitles | منطق رائع ، لكن علي أن أطلب منك التحدث بعدة عبارات لتأكد ذلك |
İnsanlar bu konuda mantık dışı ve hatta bazen düşmanca olurlar. | Open Subtitles | الناس لديهم تصور غير منطقي بخصوص هذا الموضوع . معادي جداً |
Basit mantık şu, eğer birini öldürürseniz, o zaman idam cezası alırsınız. | TED | المنطق البسيط يقول أنك إذا قتلت شخصاً ما، فإنك ستتلقى حكم الإعدام. |
- Bana, hareketlerine hakim olanın sadece mantık olduğunu mu hatırlatıyorsun? | Open Subtitles | أنت على وشك أن تذكرني بأن المنطق فقط يتحكم بأفعالك ؟ |
mantık diyor ki nişancı bu davalardan biri ile ilgili. | Open Subtitles | يشير المنطق بأن مطلق النار متورط في إحدى هذه القضايا |
Ama bu ulusal otoyolun arkasındaki mantık benim anlayışım dışında. | Open Subtitles | ولكن المنطق وراء الطريق السريع القومي هو نفسه وراء فهمي |
Yani, mantıklı cevap karısı, eğer mantık burada işe yaracaksa. | Open Subtitles | أعني، زوجته الإجابة المنطقية, إذا المنطق يتطبق هنا. شكراً لكِ. |
Ardışık olarak altı kurbana bağlanmak için bir mantık var. | Open Subtitles | هناك بعض المنطق بالقيام بالغرز على 6 ضحايا على التوالي |
Akıl yürütme, mantık ve dur durak bilmeyen gayret birşeyleri ortaya çıkarmanın tek yolu sanırdım. | TED | حيث لا مجال الا لاستخدام المنطق والفكر والعمل المتواصل كان اسلوب الحياة هناك |
Çözüm: özellikle mantık, strateji ve liderlik üzerine yoğunlaşan, idari eğitime kitlesel bir akış. | TED | الحل: تدفق كبير للتثقيف الإداري الذي يركز بشكل خاص على المنطق والاستراتيجية والقيادة. |
Bu bir mantık sorusu, dolayısıyla sen işini yaparken sessiz olacağım. | Open Subtitles | إنها مسألة منطق ، لذا سأسكت الآن بينما تفسر لي الأمر |
Vücudun kendi dirayeti vardır. Nasıl işlediğine dair bir mantık vardır. | Open Subtitles | الجسد يسير وفق نظامٍ معين هنالك منطق حول ماهية هذا النظام |
Eğer bir mantık sarsıntınız varsa bu çok tehlikeli olabilir. | TED | لكن إذا كنتَ ذا منطق متذبذب، سيكون هذا في غاية الصعوبة. |
Bu bilgiler çok fazla gibi görünebilir, ama cevaba giden açık bir mantık yolu var. | TED | ربما تبدو معلومات كثيرة لكن هناك طريق منطقي نحو الحل. |
Fakat bunu yapar yapmaz, korkunç bir mantık dışı paradoks geliştirdiğinin farkına vardı. | Open Subtitles | لكن حالما أنهى ذلك، أدرك أنه في الواقع فتح مفارقة غير منطقية مفزعة. |
Yüksek seviyelerde mantık yürütebilirler. | TED | ويستطيعون ان يقوموا بالنقاش المنطقي بدرجة عالية |
Mantıksız bir kaynağın, mantık için bizi yanıltması. | Open Subtitles | الجودة التي تعيقنا من الإعجاب غير المعقول إلى المعقول |
Bende eksik olan merhamet, acıma ve affedicilik, mantık değil. | Open Subtitles | الرحمة و العطف و التسامح هم ما أفتقدة و ليس العقلانية |
Evet, biraz lehimlemek ve yeni bir mantık devresi döşemek yetti. | Open Subtitles | أجل، القليل من التلحيم هنا بعض التغيير لدارات الأسلاك الكهربائية المنطقية |
Pekala, olabildiğince mantık sınırlarında kalalım. | Open Subtitles | حَسَناً، دعنا فقط محاولة للبَقاء عقلانية مِثْلنا يُمْكِنُ أَنْ هنا. |
Sol beyin ile çalışırsanız, sağduyu ve mantık ile uğraşmanız gerekir. | TED | اذا اعتمدت النصف الايسرمن المخ, يجب ان تهتم بالمنطق والتفكير السليم. |
Bu mantık dışı. Bu görüşmeyi iyi niyetimizden ayarladık. | Open Subtitles | هذا مناف للمنطق لقد دعونا لهذه المفاوضات بدافع حسن النية |
Mütevazilik edip kendinizden mantık dışı bir beklentide bulunmayın. | Open Subtitles | والحث عبر إذلال عدم طلب سوى التعقل مع نفسك |
Birisini seçin. Tüm bunların altında, Holokost inkarında gördüğüm aynı aşırıcılık bir mantık silsilesi içerisinde arzı endam ediyor. | TED | ولكن ضمنيّاً، هو ذات التطرّف الذي وجدتُه في نكران المحرقة المتخفي تحت ستار الخطاب العقلاني. |
Öfkeli ruh teorim giderek mantık kazanmaya başladı. | Open Subtitles | حسناً ، نظريتي عن الروح الغاضبة تبدو معقولة الآن |
Efsane üç: OKB hastası bireyler mantık dışı davrandıklarını anlamazlar. | TED | الخرافة الثالثة: لا يشعر الأشخاص المصابون بالوسواس القهري بأنهم يتصرفون بشكل غير عقلاني. |