Bizimle konuşmaya çalışıyor ama hâlâ mesajın ne olduğunu anlayamadık. | Open Subtitles | هى تحاول التحدث معنا لكننا غير قادرين على فهم الرسالة |
Annesinin ona mesajlar getirdiğinive o mesajın benim için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت أن والدتها جلبت لها رسالة وأن هذه الرسالة هي أنا |
çocuklara şu mesajın verilmesidir: "her zaman öğretmenlerin senden istediğini yapmalısın." | TED | هو ان الرسالة التي يتلقاها الاطفال الذكور في المدارس اليوم .. انه يجب عليك القيام بما تمليه عليك مدرستك طوال الوقت |
Bir mesaj göndermeye çalıştığını düşünüyorum ama bu mesajın bize olmadığına inanmaya başlıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أني محق بإعتقادي أنه يرسل رسالة ولكني أعتقد أنها ليس مرسلة إلينا |
Almanlara her mesajın başında 5 rastgele harf kullanmaları talimatı verildi. | Open Subtitles | الألمان مأمورون بأن يختاروا خمسة أحرف عشوائية في بداية كل رسالة |
mesajın telesekreterimde biraz hızlı geçti ama ana temayı kestirdim. | Open Subtitles | رسالتك مسحت من بريدي الصوتي لكنني فهمت الفكرة |
ve ilk deneğin internetten kıtalararası gönderdiği mesajın ne olduğunu kelimelerle ifade edebiliyor. | TED | وكان قادرًا كليًّا على تحديد الرسالة التي كان يرسلها المجرب عليه الأول من خلال الإنترنت عبر القارات. |
Artık duvara mesajın tercümesini yazmıyorum. | TED | اليوم، أنا لا أكتب ترجمة الرسالة نهائياً على الحائط. |
İletişim sırasında, kişi bir mesajın kendine göre yorumunu ifade eder ve iletişim kurduğu kişi de o mesajın kendine göre yorumunu duyar. | TED | عند التواصل، يقوم احد الاطراف بالتعبير من خلال تفسيره الشخصي لمحتوى الرسالة، ويقوم الشخص المقابل له عندها، بسماع وجهة نظره الشخصية لتلك الرسالة. |
mesajın herbir kısmını gelir gelmez şifreletip, hazırlamalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نعد له ليكون عندنا كل أجزاء الرسالة ونترجمها حالما تصل إلينا |
Ama mesajın tamamı... Bundan daha yobaz olamazdı. | Open Subtitles | لكن الرسالة العامة لم تكن أكثر من التزمد |
Sadece kibirli insanlar bu mesajın âdemoğullarına yönelik olduğunu düşünür. | Open Subtitles | فقط الغطرسة الإنسانية يتراءى لها أن الرسالة مَعنيّة للبشر. |
Efendim, bu mesajın anlamını bilmiyoruz. Hedefimiz değişmiş bile olabilir. | Open Subtitles | سيدي ، نحن لا نعلم ما معنى الرسالة حزمة الأهداف قد تكون تغيرت |
Bunun keşfiyle birlikte ilk defa, mesajın iletildiği zamanın ve yerin sonrasında da var olma imkânı oldu. | TED | وباختراعه، أصبح من الممكن ولأول مرة أن يتم نقل رسالة وحفظها أبعد من فترة معينة في المكان والزمان. |
Ve ben herhangi birini, herhangi bir dergiye herhangi bir mesajın konulmasıyla yetkilendirdiğimi hiç hatırlamıyorum! | Open Subtitles | وانا لا اذكر بأنني قد وكلت اي احد ليضع اي رسالة في اي مجلة |
Hey Cerie, bana gönderdiğin bu mesajın ne anlama geldiğini söyler misin? | Open Subtitles | مرحبا, سيري. ماذا تعني رسالتك النصية التي أرسلتيها لي؟ |
Sesli mesajın acil gibi göründü. Her şey yolunda mı? İyiyim. | Open Subtitles | أووه, رسالتك الصوتيه بدت ملحه هل كل شيء على مايرام؟ |
mesajın ilk harfi ünsüz ise sonradan gelenler gerçeğin tam tersidir. | Open Subtitles | لو أن أول حروف الرساله ساكن فما يلي هو الحقيقه معكوسه |
mesajın, e-postadan 11 kat daha güçlü olduğunu görüyoruz. | TED | وقد وجدنا أن هذا أكثر فاعلية ب 11 مرة عن الرسائل الإلكترونية. |
Aman Tanrım, evet. Telesekreter mesajın aşırı gayce. | Open Subtitles | يـا إلهي، ذلك صحيح، رسالة بريدك الصوتي مثلية جداً. |
Çektiğin mesajın tonundan bu sabah işlerin iyi gitmediğini mi anlayayım? | Open Subtitles | لقد فهمتُ من مضمون رسالتكِ أنّ الأمور ليست على ما يرام هذا الصباح؟ |
vermeye çalıştığım mesajın bir kısmı bu. Bununla ilgili sorunlardan biri de şu, | TED | هذا جزء من رسالتي إليكم. وإحدى المشاكل مع هذا هو أنّ |
Bugün, o mesajın kafa karışıklığı olduğunu öne sürüyorum. | Open Subtitles | اليوم ، أدركت بأن ارباكنا هي مغزى رسالته. |
Sen hapisteyken senin kelimelerin, mesajın bizi buldu. | Open Subtitles | بينما كنت بالسجن، كلماتك ورسالتك وجدت طريقها إلينا. |
Tamam, mesajın iletim sisteminde anlaştığımıza göre mesajın ne olacağı konusunda konuşabiliriz. | Open Subtitles | حسناً، بما أننا متفقون على نظام التوصيل بالنسبة للرسالة ربما يجب أن نتحدث عن ماهية الرسالة |