Peki bu neden önemli, basitçe çok ilginç olmasının dışında. | TED | الآن، لماذا هذا مهم، بصرف النظر عن كونه مثيرا للاهتمام؟ |
Belki bu son soygunun farklı olmasının bir sebebi vardır. | Open Subtitles | ربما هناك سبب لكون تلك السرقة الاخيرة مختلفة عن الاخرين |
Onu uzun zaman önce terkettim: Burada olmasının sebebi bu. | Open Subtitles | لقد هجرته منذ مدة طويلة و هذا سبب وجوده هنا؟ |
Bunun bu kadar hızlı olmasının nedeni mobil işbirliği nedeniyledir. | TED | السبب أنه يحدث بسرعة جداً هو بسبب التعاون بتقنيات الموبايل. |
Orada olmasının nedeni o yol ve o kamyonlar. | Open Subtitles | ذلك الطريق و تلك الشاحنات هما السببان الرئيسيان لوجوده هناك |
Bu kadar kolay olmasının sebebi ise bu bulmacayı benim hazırlamış olmam. | Open Subtitles | والسبب في كونها سهلة إلى هذا الحد لأني اخترعت هذه الكلمات المتقاطعة. |
Şimdi, büyük bir dahi, müthiş bir adam, müthiş bir koca, müthiş bir baba olmasının yanında Charles Darwin aynı zamanda birinci sınıf bir Viktoryen iffet abidesiydi. | TED | الآن بالإضافة لكونه عبقريًا رجل رائع .. زوج رائع أب رائع .. تشارلز دارون كان رجل ذو شأن على مستوى عالمي |
Bu kadar popğler olmasının bir diğer nedeni onu ölçebiliyor olmamız, dijital. | TED | و السبب الآخر لكونها مشهورة لأننا نستطيع قياسها, إنها رقمية. |
Evet, Barbados'da da öpüştük ama bunu planlamadık. Bunun olmasının tek sebebi seni Charlie'yi öperken görmem. | Open Subtitles | حسناً، قبّلنا بعضنا أيضا في باربيدوس، لكنّنا لم نخطط له والسبب الوحيد لحدوث ذلك لأني رأيتك تقبّل تشارلي |
Bizimle çalışıyor olmasının, yeteneğini yok ettiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بأن تواجده في شركتنا سيدمر موهبته ؟ |
Bizim burnumuzdan çok daha güçlü olmasının yanında, bir köpeğin koku alma duygusu hiçbir şekilde görülmeyen şeyleri algılamasını sağlar. | TED | إلى جانب كونه أقوى بكثير من أنوفنا، يمكن للكلب شم أشياء لم يراها على الإطلاق |
Yasal bir külçe tüccarı olmasının dışında, Bay Goldfinger ... | Open Subtitles | جزء من كونه تاجر سبائك شرعى , جولدفينجر يتخذ |
Onun demir adam olmasının sebebi her seferinde çıkıp kendini göstermesi. | Open Subtitles | سبب كونه الرجل الحديدي، هو أنه يخرج ويخوض كل مباراة |
Çoğu zaman sinirlisinizdir Bence bu tartışmanın bu denli yüklü olmasının sebeplerinden biri her birimizin kalbinde yeri olmasi, doğru mu? | TED | ستصبح غاضبًا في أغلب الوقت، وأعتقد أحد الأسباب لكون هذا الخطاب مشحونًا هو دخوله للقلب مباشرة صحيح؟ |
Yaşanması zor olmasına rağmen, Kuzey ve Güney Kutupları gezegenimizin bu şekilde olmasının en büyük nedeni. | TED | ولكن بالرغم من كونهما غير مضيافين، فالقطبين الشمالي والجنوبي هما سبب كبير لكون كوكبنا على النحو الذي هو عليه. |
Onu uzun zaman önce terkettim: Burada olmasının sebebi bu. | Open Subtitles | لقد هجرته منذ مدة طويلة و هذا سبب وجوده هنا؟ |
On kural ve üç anahtar, üzerlerinden geçmeyeceğim çünkü kitap yazmamın nedeni bu, ve internette ücretsiz olmasının da nedeni. | TED | العشرة قوانين و الثلاثة مفاتيح موجودين في الكتاب، لذلك لن أسردهم. و لذلك السبب هو متوفر على صفحات الانترنت مجانا. |
Burada olmasının bir sebebi olduğunu düşünüyorum hep. | Open Subtitles | يراودني إحساس بأن هناك مبرراً لوجوده هنا |
Ve bence trajedinin bize mesajı budur ve çok çok önemli olmasının nedeni de, sanıyorum. | TED | و اظن ان هذه هي رسالة المأساة الينا، و هذا ايضا سبب كونها مهمة جدا جدا، كما أعتقد. |
Bu kadar kötü bir iş olmasının sebebi, size sıklıkla ateş edenler olmasıydı. | TED | السبب لكونه عمل سيء هو لوجود شخص يطلق عليك النار طيلة الوقت. |
Üvey annem pasif bir karakter ve sömürülen bir insan olmasının dışında güney yemeklerini çok iyi yapardı. | Open Subtitles | ،أمي غير البيولوجية إضافة لكونها مضطهَدة ،جارية ومقهورة بارعة في الطبخ |
Bunun olmasının tek sebebi öksürük şurubundan biraz delirmem ve ateşler içinde yandığımdan hayal görmem ki ateşim de şu an 38,5. | Open Subtitles | السبب الوحيد لحدوث هذا لأنني كنت شبه مجنونة من مشروب السعال ومشوشة لأن لدي حمّى عالية بشكل مجنون |
Psikolojik pisliğini üstüne boşaltamayacaksan kız arkadaşının olmasının ne manası var? | Open Subtitles | ما فائدة امتلاك رفيقة إن لم تستطع افراغ أوساخك النفسية عليها؟ |
Hayırseverlik açık arttırmasının açık barı olmasının bir nedeni vardı. | Open Subtitles | هناك سبب و هو أنه مزاد خيري به حانة مفتوحة |
Davranışların burada korkunç olmasının sebebi ise buraya gönderilen herkesin ceza olarak buraya geldiklerini anlamalarıydı. | TED | وسبب أن المواقف هناك كانت مرعبة لأن كل من أُرسل هناك فهم أنه ذاهب هناك كعقوبة. |
Büyük tehlike içinde. Ve burada olmasının sebebi de benim. | Open Subtitles | إنّها في خطرٍ داهم و وجودها هنا ذنبي في الأساس |
İrlanda'dan altta olmasının tek sebebi var, o da Finlandiya'nın en düşük derecesinin İrlanda'nın en düşük derecesinden daha düşük olması. | TED | السبب الوحيد لوجودها تحت إيرلندا لأن أدنى علامة لها هي أدنى من أدنى علامة لإيرلندا. |