Yani şunu sormalıyız, bu daha önce de olmuş muydu? | TED | أعني، يجب علينا طرح السؤال، هل حدث ذالك من قبل؟ |
Gece yarısından önce olmuş olmalı, doktorun düşüncesi bu, ölüm sertliğine bakarak. | Open Subtitles | لابد أنه حدث منتصف الليل كما يقول الطبيب بناءَ على تيبس الجثة |
Aslında, doğumumu hatırlamıyorum. Bilincimi kaybettiğim bir sırada olmuş olmalı. | Open Subtitles | لا اتذكر اني ولدت, لابد انه حدث اثناء فقدان الوعي |
Ama akıllıymış devlet katında aşama kaydetmiş özel kuvvetlerdeyken doktor olmuş ve 2001 yılında azledilene kadar hastaneden hastaneye atlamış. | Open Subtitles | ، حصل على التخرج عند عمه سام وإنتهى طبيب مع القوات الخاصة .وإرتد من مستشفى لآخرى منذ إقالته عام 2001 |
Fred, taş ocağında çalışanlara bugün ne olmuş duydun mu? Evet. | Open Subtitles | فريد ، هل سمعت ما حدث للجميع في المحجر اليوم ؟ |
- Hayır, Rach, gitti. Ama bak, olayı anlattı, gerçekten yanlışlıkla olmuş. | Open Subtitles | لا، و لكنه حكي لنا ما حدث لقد كانت غلطة غير مقصودة |
Hakkınızda, uzun zaman önce olmuş bir şeyi öğrendiği için mi? | Open Subtitles | ماذا، لأنَّه وَجد شيئاً عنكِ؟ شيئاً حدث منذ فترة طويلة، ها؟ |
Evet. Aslında, Lukas'ın çürüklerinin hepsi, kutuya girmeden çok önce olmuş olabilir. | Open Subtitles | أجل وفقاً لكل كدماته فقط حدث قبل وضعه في الصندوق بوقت طويل |
Bir şeyler olmuş ve sırrını saklamaları için onlara güvenmekten vazgeçmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما حدث أمر ما وبدأ يفقد الثقة فيهم في الابقاء على سره |
Afedersiniz hursızlıktan önce salı günü sıradışı bir şey olmuş muydu? | Open Subtitles | المعذرة ياسيد هل حدث شيء غير عادي يوم الثلاثاء قبل السرقة؟ |
Ne olmuş... direksiyonu ve diğer her şeyi eriten her neyse bunlara? | Open Subtitles | ما حدث لكلّ ما هو ذائب أمام عجلة القيادة وكلّ شيء آخر؟ |
Olayın üzerinden 2 yıl geçmiş, ama daha yeni olmuş gibi davranıyor. | Open Subtitles | أنتي تعلمين, لقد حدث قبل عامين أنها تتصرف كأنه حصل بالوقت الحاضر |
Bir şey olmuş. Ona tekrar böyle bir şey yaşattığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | حدث شيء ما، لا أصدّق أنّي سببت لها هذه المعاناة مجدداً. |
Bak, burası harap olmuş durumda ve çalışabileceğin bir yer yok. | Open Subtitles | أنظري، المكان أصبح حطاما وأنت في لا حالة لا تصلح للعمل |
Her neyse, kimsenin fark etmediği büyük bir gaz sızıntısı olmuş. | Open Subtitles | كان يوجد تهريب ضخم في الغاز بالباص ولا أحد يعرف عنه |
O evde herhangi sıra dışı bir olay olmuş mu? | Open Subtitles | أهناك أي شيء غير إعتيادي حدث في ذلك المنزل ؟ |
Bir dokunuşta bazı şeyler görüyorum. olmuş olanı ve olacak olan şeyleri. | Open Subtitles | بلمسة واحدة أستطيع أن أرى أشياء أشياء قد حدثت ، وأشياء ستحدث |
Ne olmuş yani, hayatımı bir yerlere saklanıp sürekli bunu düşünerek geçirebilirim. | Open Subtitles | , ما الفرق يمكنني أن أدخل إلى مطحنة و أعيش لأحكي عنها |
Bu başarı, bir avukatın kurnazlığı ve bir azizin idealizmiyle gerçekleştirilerek, Mahatma Gandhi'nin başarısına denk bir başarı olmuş. | TED | إنجاز أستحق أن يذكره المهاتما غاندي جرى بفطنة محامي ومثالية قديس |
14 yaşındayken, 60 yaşında bir adamın üçüncü karısı olmuş ve 18'ine gelmeden, üç çocuk annesi boşanmış bir kadındı. | TED | في عمر الـ 14 أصبحت الزوجة الثالثة لرجل في الـ 60 وفي عمر الـ 18 أصبحت أما مطلقة لثلاث أطفال |
Bir arabayı temizlemek için yarım saat harcayacağız, ne olmuş. | Open Subtitles | إنها مجرد نصف ساعة لغسيل سيارة ما المشكلة في ذلك؟ |
En azından yanlış kişiye aşık olmuş birini bağışlayabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | انه على الأقل ستغفرين لشخص وقع في غرام الشخص الخاطئ |
Ne olmuş yani? Muhtemelen bu şeyleri daha önce duymuşsunuzdur. | TED | وإن يكن؟ ربما سمعتم عن مثل هذه الأشياء من قبل. |
Bir hata olmuş olmalı çünkü aniden 2000 pinpon topumuz oluverdi. | Open Subtitles | والأهم من ذلك,كور تنس الطاوله لابد وأن كان هناك خطأ ما |
Red County yakınlarında olmuş. Bizim birimler genelde oraya bakmaz. | Open Subtitles | وقعت خارج حدود مقاطعتنا لا تصل دورياتنا عادة إلى هناك |
Kanamaya sebep olmamış, öldürücü değil ama muhtemelen mücadele sırasında olmuş. | Open Subtitles | لا نَزْف داخليَ، لَيسَ قاتلَ لكن حَدثَ من المحتمل أثناء الكفاحِ. |