Her zaman, bugünkü gibi güçlü, kaslı, otorite sahibi biri değildim. | Open Subtitles | لم اكن دائما الذكر القوي ذو السلطة الذي انا عليه اليوم. |
otorite gelir, duvarı beyaza boyar, tankı, takım elbiseyi geride bırakır ve canavarın yüzünü kapamak için bir kova siyah boya atar. | TED | فتأتي السلطة ويبيضون الجدار تاركين الدبابة، واللباس العسكري, ويرمون بدله صباغة سوداء فقط لتغطية وجه الوحش. |
Hikâye anlatımı tam olarak buradaki gibi olurdu: ben burada ayakta duruyorum, üniter otorite olarak ve size hitap ediyorum. | TED | وسرد القصص يشبه كثيرًا ما يحدث الآن: أنا أقف هنا، السلطة الوحيدة، وأتحدث إليكم. |
Sana soramaz mıyız? Yani... burada sende otorite sahibisin, değil mi? | Open Subtitles | .. حسناً ألا يمكننا ان نسألك أنت ِ أعنى أنت لديك بعض السلطات هنا ,أليس كذلك ؟ |
- Baban askeri otorite olabilir ama otorite ile para kazanamazsın. | Open Subtitles | والدك لربّما لديّه سُلطة عسكرية، لكن السُلطة لا يمكنها جمع مالك. |
Biz düşük sesli politikacılara oy atarız, bu doğru, çünkü derinliği güç ve otorite ile bağdaştırırız. | TED | نحن نصوت للسياسيين الذين لديهم حدة صوت منخفضة لأننا نربط هذه الطبقة للصوت مع القوة ومع السلطة |
Otellere veya geleneksel otorite biçimlerine ihtiyacımız yok demiyorum. | TED | لا أقول أننا لسنا بحاجة إلى فنادق أو إلى أشكال السلطة التقليدية. |
Hiyerarşik sistemdeki uyum kaybolup otorite seviyesinde ihtilaflar baş gösterdiği anda denek bundan faydalanıyor ve itaat etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | بمجرد إختفاء الترابط التسلسلي الهرمي للنظام وظهور عدم الموافقة، عند مستوي السلطة ستأخذ الحالة إفضليتها وترفض أن تطيع |
Ama aynı otorite sadece para için çalışan gerçek suikastçıları da işe almış onları da aşağıya yerleştirmişti. | Open Subtitles | نفس السلطة إستأجرت المرتزقة الحقيقيين هؤلاء في الأسفل المرتزقة كانوا يعملون من أجل المال فقط |
otorite figürüyüm. Yol gösterici, güçIü kişiliğim. | Open Subtitles | صاحبة السلطة ,اليد المرشدة القوية والقدم الراسخة هذه أنا |
Fakat seçtikleri bu otorite, gerçeklere veya bunu izleyen sonuçlara dayalı değil. | Open Subtitles | السلطة ليس بناء على الحقائق أو على النتائج |
otorite insanı bozar kuralının bir istisnasıydı. | Open Subtitles | يبدو أنة الاستثناء الذى يثبت قاعدة أن السلطة دوماً فاسدة |
otorite insanı bozar kuralının bir istisnasıydı. | Open Subtitles | يبدو أنة الاستثناء الذى يثبت قاعدة أن السلطة دوماً فاسدة |
Biz gerçekten bir otorite figürü orada kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | نحن يمكننا أن نستخدم حقاً شخصية السلطة هناك |
Silah ve otorite onda. İnsanların sevdiği kişi o. | Open Subtitles | لديه السلاح و السلطة إنه من النوع الذي يحبه الناس |
Gerçekte olduğundan daha akıllı görünmek istiyor. otorite pozisyonu ya da başarı seviyesi ne olursa olsun bu adam onu elde etmek için mücadele etmeli. | Open Subtitles | بغض النظر عن درجة السلطة او النجاح الذي يملكه هذا الشخص |
Bir insandan beslenirken videoya çekilmek otorite tarafından bilhassa yasaklanmıştır. | Open Subtitles | يحظر بصراحة من السلطات أن لا تسجل بالفيديو ونحن نتغذى على البشر |
Asalet ve otorite algısı Fransızca asıllı kelimelerden asıl anlamlarını korumaya devam etti. | TED | ظل مفهوم الكلمات المتعلقة بالطبقة الارستقراطية و السُلطة يستمد من كلمات ذات أصل فرنسي. |
- Öğrendiğim kadarıyla Bay Mason, otorite, bir gün sahip olmak istediğiniz bir şey. | Open Subtitles | ما اقصده ان هذه السلطه ستعطيك يوماً ما تريده |
Ve konuşmaya başladığınızda sanki konuşan sıradan biri, siz değilmişsiniz de simgesel otorite, kanun sizin aracılığınızla konuşuyormuş gibi olur. | Open Subtitles | حين تتحدث فأنت لا تمثل نفسك كشخص عادي بل أنت رمز للسلطة نفسها سلطة القانون، أو الدولة هي التي تتحدث من خلالك |
Ama bunlarla arasındaki fark şu ki, burada bu olayı kontrol eden merkezi bir otorite yok. | TED | ولكن الفرق بين هذا وذاك هو عدم وجود سلطة مركزية تتحكم في هذه العملية. |
Bugün 15 Kasım 1865 Ben Jonathan Kongre bu coğrafyada sahip olduğum otorite ile ve kaptanınız olarak, sen William Denton ve şuradaki köylü, Guiseppe Montefiore'yi altı vatandaşımızı, kasten öldürmekten suçlu buldum. | Open Subtitles | في هذا اليوم من شهر 15 نوفمبر في عام الشكر 1865 انا , جوناثان كونجري بالسلطة المنوطة بي لهذه المرتفعات وكقبطانكم |
Şimdi, bayım, sizin İncil konusunda otorite olduğunuzu söylemekle yanlışlık yapmıyorum, öyle değil mi? | Open Subtitles | الآن يا سيدى ، إننى محق فى استدعائك كسلطة على الكتاب المقدس ألست كذلك ؟ |
Ben, otorite baskısıyla yılmayan... tutkulu, adanmış bir bilim adamıyım. | Open Subtitles | الذي لن يكون مهدداً بواسطة الضغط السلطوي |
Bir Vekil atama düşüncesini unutturarak Asil otorite'yi doğrudan bu genç bayana vermeye yetecek kadar kısa bir süre. | Open Subtitles | فقط يكفي... الاستغناء عن أيّ تفكير بالوصاية على العرش... وهكذا أستطيع التخلّي عن السّلطة الملكية مباشرة إلى هذه الآنسة. |
Ben de, "Nazik bir insanım ve herkese... "destek oluyorum diye otorite kuramaz mıyım yani?" dedim. | Open Subtitles | بعد ذلك قلت لها ليس السبب أنني لطيفة و مساندة لا استطيع أن أحمل سوطاً |