Bu harika oyunda gerçek bir kahramanı oynadınız. | Open Subtitles | لقد لعبتِ دور بطولة حقيقي في هذه المسرحية المدهشة |
Şimdi duyduğuma göre oyunda olmayacakmışsın bile. | Open Subtitles | و الآن أسمع أنكِ لن تشاركين في المسرحية الجديدة |
oyunda çok sıkılıp bana evlenme teklif etmeye mi karar verdin? | Open Subtitles | لماذا أنت ممل في لعبة الزواج التي ستطلبها في النهاية ؟ |
Bu oyunda, kafanı kullanır ve bir ortak bulursan yüzde yüz kazanırsın. | Open Subtitles | في هذه اللعبه ، لو استخدمت رأسك ووجدت الشريك الصحيح لن تخسر |
Bak Lakha oyunda hile yapmak senin çocukluktan beri alışkanlığın. | Open Subtitles | انظر يا لاكها الغش في اللعب كان عاده في طفولتك |
Tutucun, takımının en yavaş adamı üçüncü bölgeye geliyor skorsuz giden oyunda skor yapmaya çalışıyor ve o koşmaya devam etmesi için tereddüt bile etmedi. | Open Subtitles | ماسك الطابة ، الرجل الأبطأ في هذا الفريق يمر بثالث مباراة ، بتعادل سلبي لا تردد على الإطلاق لقد أرسلت إليه على طول |
Hiç bir oyunda akıllıca davranan birini gördün mü? | Open Subtitles | هل سبق ورأيت أحدهم فى مسرحية يمثل أنه ذكى ؟ |
Bu oyunda oynaman için bütün fırsatları verdim sana. - Ama sen kullanmadın. | Open Subtitles | ولكني اعطيتك فرصه لتعود إلى المباراة وأنت لم ترغب بأخذها اي فرصه ؟ |
O yüzden oyunda rol almak istedin demek. | Open Subtitles | أذا لهذا السبب أردتي أن تكوني في المسرحية ؟ |
Bu kibrit kutusunu gördüğümde oyundaki rolümü öğrenir öğrenmez neden bunun da oyunda olduğunu merak ederim. | Open Subtitles | بمجرد ما أتعلم دوري في هذه المسرحية. ثم أرى علبة ثقاب. أتساءل لماذا ليست هي في المسرحية أيضًا. |
Oradaydı... şu kirli sahnede o dokunaklı oyunda. | Open Subtitles | كانت هناك في ذلك المسرح الحقير في تلك المسرحية المثيرة للشفقة |
- Hayır, hiçbir oyunda beni yenemez. Her seferinde kazanmasına izin vermesem... | Open Subtitles | إذا لم أتركه يفوز في كل لعبة لم نكن لنمارس الجنس أبداً |
Bütün kariyerinde tutunamayan adamın biri bir oyunda 2 kere tutunuyor. | Open Subtitles | شاباً لم يتعثر في كامل مهنته أخفقى مرتين في لعبة واحدة |
Onu mahveden bir oyunda tutmak için elimden geleni yaptım. | Open Subtitles | تمكّنت من جمع شتات نفسه وإبقائه في لعبة أبقته تعيساً |
Nasıl attığını gördüm. Ama bir oyunda atmaktan baska şeyler de var. | Open Subtitles | رأيت أنكم تجيدون التسديد على السله ولاكن اللعبه تتخطى ذالك |
Saniyeler içerisinde, oyunda yapabileceğimin en iyisinden en kötüsüne dönüştüm. | TED | في ظرف ثواني، انتقلت من اللعب بأفضل ما لدي إلى الأسوأ. |
Bir oyunda dört kere üçlü yapabilen tek adam. | Open Subtitles | والوحيد الذى حقق 4 أهداف فى مباراة واحدة |
Otel tiyatrosundaki bir oyunda yıldızı parlamıştı. | Open Subtitles | قامت بدور البطولة في مسرحية في مسرح الفندق |
3. oyunda, Bobby defansta açılış hamlesi olarak hiç yapmadığı birşeyi yaptı. | Open Subtitles | في المباراة الثالثة، لعب بوبي دفاع مفتوح وهو لم يلعبه من قبل |
Tabii ki de bunlar, gerçek oyunda çok daha uzun olacak. | Open Subtitles | اعني , كما واضح بأن هذا سيكون اطول بكثير باللعبة الحقيقيه |
Buraya en son geldiğimden beri oyunda sözcüklerin yerlerinin değişmediğini fark ettim. | Open Subtitles | ألاحظ بأن الكلمات في اللعبة لم تتغير منذ آخر مرة كنت هنا |
Ben kendim bakardım ama biri oyunda benim yerime oynamalı. | Open Subtitles | أنا من الممكن أن أبحث عنه بنفسي، لكن شخص ما . يجب أن يؤدى دورى في المسرحيّة |
Yani nerede olduklarını çözene kadar onları oyunda tutmaya devam edeceğiz? | Open Subtitles | لذا نَبقيهم في اللعبةِ حتى نَفْهمْ أين هم؟ |
oyunda onunla beraber oynayan lise öğrencileri için mali politikaları o ayarlıyordu. | TED | لكنه كان يصمم سياسة مالية داخل اللعبة من أجل تلاميذ القسم الثانوي الذين كانوا يلعبون معه. |
Oynadığınız bu küçük oyunda sen açık vermedin, o verdi. | Open Subtitles | اللّعبة التي كنتما تلعبانها، لم تكشفها أنتَ، بل هي من كشفتها. |
Hiç hoşuna gitmedi ama en azından oyunda oynamama izin verdi. | Open Subtitles | لم يعجبه الأمر مطلقاً ولكنه على الأقل تركني أبقى بالمسرحية |
Vay canına! Shrek, bize bir oyunda rol aldığından söz etmemiştin! | Open Subtitles | شريك، لم تقل لنا إنّك تؤدّي دورًا في مسرحيّة |