Çünkü işi halletmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz, pek çok kişi bunu bilir. | TED | لأننا نفعل كل ما يتطلبه الأمرلإنجاز العمل، و الكثير من الناس يعرف ذلك. |
pek çok toplumsal sorun insanların silah alımını ve kullanımını etkiliyor. | TED | تؤثر الكثير من القضايا الاجتماعية علي سبب شراء واستخدام الناس للأسلحة. |
Makine öğrenimi mükemmel değil, hâlâ pek çok hata yapıyor. | TED | آلة التعلم ليست مثالية، ولا تزال ترتكب الكثير من الأخطاء. |
Bugün, İsveç'te ve diğer zengin ülkelerde, insanlar pek çok farklı makineler kullanıyorlar. | TED | اليوم .. في السويد .. وفي الدول الغنية الناس تستخدم العديد من الآلات |
Bu bağlamda, fiziğin kanunları karanlık enerji miktarını gösteren sayıyı açıklayamaz, çünkü aslında tek bir sayı yok, pek çok sayı var. | TED | في هذا السياق قوانين الفيزياء لا تستطيع تفسير رقم واحد من الطاقة المظلمة لأنه لا يوجد رقم واحد هناك العديد من الارقام |
Çok daha basitleştirdik ve aradaki pek çok basamaktan kurtulmuş olduk. | TED | وقمنا بتبسيطها كثيراً، لذا قمنا بالتخلص من الكثير من هذه الخطوات. |
Doğruluğu çok kesin olmayan ama pek çok insanın anlattığı bir hikaye vardır. | TED | هناك قصة، التي هي ليست مؤكد أنها صحيحة، لكن يرويها الكثير من الناس. |
Kozmologların bunun nasıl gerçekleştiğine dair pek çok fikri vardır. | TED | ولدى علماء الكون الكثير من الأفكار حول كيفية حدوث هذا. |
pek çok insanla görüştüm, sizin yanıldığınızı söylüyorlar ve tahminleri şirketlerden yana. | TED | وقد حاورت الكثير من الشخصيات، ويقولون بأنك مخطيء، وأنهم يراهنون على الشركات. |
Bu karakteri ve kişiliğini tamamladığını düşünebileceğiniz pek çok şey var, bu yüzden süper kahraman sadece bir veya iki boyutlu değil. | TED | هناك الكثير من الأشياء التي يمكنك التفكير بها يدور حول الشخصية، لكي لا يكون لدى البطل الخارق بُعد واحد أو اثنين فقط. |
Bugün konuşmak için fırsat bulamadığım daha pek çok mikrobik örnek var. | TED | هناك الكثير من الأمثلة للكائنات المجهرية التي لايسعني الوقت للتحدث عنها اليوم. |
Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz. | TED | في الواقع، يمكنكم رؤية الكثير من السياسة باعتبارها من أجل الانتماء. |
Günümüzde toplum olarak pek çok zorlu problemle yüz yüzeyiz. | TED | اليوم، نحن كمجتمع نجد أنفسنا في مواجهة العديد من المشاكل. |
Sanırım, pek çok insan sermaye piyasalarıni bir okyanus gibi düşünüyor. | TED | أعتقد أن العديد من الأشخاص يشبهون الأسواق المالية نوعاً ما بالمحيط. |
pek çok diğer alanda gerçekten çok yüksek rıza standartlarımız var. | TED | وبالفعل لدينا مستويات عالية من الموافقة في العديد من المجالات الأخرى. |
Tekli yollar yerine çoklu yollara izin veren bir sokak ağı ve tek bir çeşit yerine pek çok çeşit sokak sağlıyor. | TED | هي شبكة طرق والتي تتيح العديد من الطرق بدلاً من الطرف المفردة وتوفر العديد من أنواع الشوارع بدلا من نوع واحد فقط. |
Sürekli baktığında senin merkezinde pek çok başka insan var. | TED | لكن فقط هناك العديد من الآخرين في سرتك عندما تحدّق. |
pek çok şeyi düşündük, Afrika Enstitüleri ve araştırmacıları, uluslararası araştırmacılar ile yaptıkları çalışmalarda durumun böyle olmadığını gösterdi. | TED | كثير من معتقداتنا تم نفيها من خلال أبحاث جيدة قام بها باحثون و مؤسسات إفريقية بالتعاون مع مؤسسات عالمية |
Ancak bu destansı olayın gerçekleşmesi pek çok koşulun sağlanmasına bağlı. | Open Subtitles | ،لكن ليحدث هذا الحدث الهائل فيجب أن تجتمع عدّة عناصر سويةّ |
Fakat pek çok kez kadınların gereken her şeye sahip olduğunu gördüm. | TED | و لكني رأيت في حالات عديدة أن النساء يملكن كل ما يحتاجن. |
Doğru olanı yapman için pek çok şey denedim, tamam mı? | Open Subtitles | النظرة، حاولتُ الكثير مِنْ الأشياءِ المختلفةِ للحُصُول عليك لتَعمَلُ الذي صحيحُ. |
çünkü pek çok hayatı değiştirecek potansiyele sahip harika bir şeyle karşılaşmıştım ve bunu araştırmak zorundaydım. | TED | لأنني صادفت شيئاً مذهلاً بحق، والذي بإمكانه أن يغيّر حياة الكثيرين وهذا ما دفعني لدراسته. |
Bu sığ kumsallar Karayipler'in pek çok tabiat manzarasından sadece bir tanesidir. | Open Subtitles | هذه الشواطئ الرملية الضحلةِ فقط واحد للكاريبي من العديد مِنْ المناظر الطبيعية. |
KH: Sanırım buradaki pek çok insana ifşa ettin bile. | TED | ك.ه: أعتقد أنك أفصحت عنهم للكثير من الناس نوعاً ما. |
pek çok kişi, petunyaların bunu neden düşündüklerini tam olarak bilseydik Evren'in doğası hakkında şimdikinden çok daha fazla bilgi sahibi olabilirdik demiştir. | Open Subtitles | فكر الكثيرون إن كنا نعلم لماذا فكرت زهرية البتونيا فى هذا فلا بد إننا نعلم الكثير عن طبيعة الكون أكثر مما نعلم الآن |
Oradayken... Bana verilen emirlerle pek çok kötü şey yaptım. | Open Subtitles | عندما كنتُ هناك، قمت بالكثير من الاعمال، تحت وطئة الآوامر |
Modern bilgisayarı ortaya çıkaran pek çok temel fikri keşfetti. | Open Subtitles | هو المكتشف للعديد من الأساسسيات والأفكار التى صنعت الحاسبات الحديثة |
West Side Koleji de pek çok çocuğu Harvard'a sokuyor. | Open Subtitles | ثانيا : المدرسة الاعدادية الغربية ألحقت طلاب كثيرين بجامعة هارفارد |
pek çok doktor cinsel kimlik hakkında soru sormaya çekiniyor. | TED | لا يشعر معظم الأطباء بالراحة عند السؤال عن الهويات الجنسية. |
pek çok yerde yarım tavuklar nahoş şekillerde servis ediliyor, bundan nefret ediyorum. | Open Subtitles | طريقة تقديم الدجاج في أغلب الأماكن عبارة عن قطعة لحم كريهة أكرهه فحسب |