Ama bana planladığı partiyi gerçekleştirmesinin güvenli olup olmadığını sordu. | Open Subtitles | ولكنه أرادني أن أخبره إذا كان ذهابه للحفله التي كان يخطط لها آمنه |
Ana Gezegen Komutanlığı, Lucian İttifakı'nın Dünya'ya bir saldırı planladığı konusunda kesin kanıta ulaştı ve bu esirlerde o saldırıyı önlemeye yarayacak bilgiler olması oldukça mümkün. | Open Subtitles | قياده عالمنا استلمت تاكيد ان حلف لوشيان يخطط للهجوم على الأرض وإنه محتمل |
Bu durum, Almanlar'ın planladığı gibi Fransızları yavaşlatıyordu. | Open Subtitles | هذه الطوابير ستعوق خطوط الأمداد الخاصه بالحلفاء تماماً كما خطط الألمان للأمر |
Tıpkı Pappagallo'nun planladığı gibi arabalı adamların ulaşamayacağı kadar uzaklara gittik. | Open Subtitles | قائد البوصلة الجيروسكوبية وكما خطط باباجالو فقط سافرنا أبعد بكثير من الوصول إلى الرجال في الآلات |
Ayrıca Afgan terörist grubun almayı planladığı 26 milyon dolarlık güdümlü mermi satışına da engel olmuş olduk. | Open Subtitles | استطعنا أيضاً إيقاف صفقة شراء صواريخ أرض جو بـ26 مليون و التي كانت تخطط الجماعة الأفغانية لشرائها |
Samantha, planladığı gibi ertesi sabah yerine o gece bir uçuşa yer ayırtmayı başarmıştı. | Open Subtitles | سمانثا تمكنت من حجز رحلة في تلك الليلة .بدلاً من صباح اليوم التالي كما هو مخطط |
Ben doğar doğmaz babamın o makasla kesmeyi planladığı ip. | Open Subtitles | هو ما ينوي والدي أنْ يقطعه بتلك المجزّة فور ولادتي |
planladığı şey neyse anahtarı bu olmalı. | Open Subtitles | لابد من وجود مفتاح لأيّ كان الذي يخطط له. |
Son istihbaratımız ise onun Amerika'nın büyük bir şehrinde metro sistemine bir saldırı planladığı yönünde. | Open Subtitles | وظهرت لنا معلومات مؤخرا انه يخطط لهجوم اخر على نظام مترو الانفاق في المدن الامريكية الكبرى |
El Zuhari kaçıyorsa, planladığı şeyi yapması çok yakında demektir. | Open Subtitles | حسنا، إذا كان آل زهري يتحرك كل ما يخطط له يجب أن يحدث قريبا. |
Tek bildiğim o Yıldırım Atar ile büyük bir şeyler yapmayı planladığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه انه يخطط شيئا كبيراً مع السيول |
Büyük bir şeyler planladığı oldukça açıktı. | Open Subtitles | قبل مغادرته مباشرةً، جعل من الواضح أنه يخطط لشيء ضخم. |
Watts'ın dış kolonilerde tıbbi uydulara saldırmayı planladığı bilgisini aldık. | Open Subtitles | تم الحصول على معلومة أن واتس يخطط لهجوم على قمر صناعي طبي خارج المجرة |
Bu, Longshanks'in planladığı etkiyi yapmadı. | Open Subtitles | ولم يكن لذلك الأثر الذي خطط له لونقشانكس |
Ve işin özünde ailemin benim için planladığı her şeyden ve kendi beklentilerimden vazgeçtim hem de hiç tanımadığım bir çocuk için. | Open Subtitles | لذا ، استسلمت لذا ، استسلمت خطط والدي لكل شيء |
Sanırım Fred için de planladığı gibi olmadı. | Open Subtitles | وأعتقد أن هذا لم يكن من خطط كاسلي أيضا لذا أقلعت عن الفكرة تماما |
Hayır, sadece Büyü Okulu kayıtları, ders programları Leo'nun planladığı saha gezileri. | Open Subtitles | لا، فقد ملاحظات مدرسة السحر والمنهاج التعليمي للطلاب والرحلات الميدانية التي خطط لها ليو |
Haklıysam, Kabal'ın amaçlarına ulaşmak için burada ve denizaşırı ülkelerde planladığı terör olaylarından ilki olacak. | Open Subtitles | إن كنت محقاً سيكون بداية عدّة أعمال إرهابية هنا وفي الخارج، تخطط لها اللجنة السرية لتعزيز أهدافها |
Bulduğumuz kanıta göre, banliyöde bir eve sahip kadının aile planlaması derneğini kundaklamayı planladığı görünüyor. | Open Subtitles | بإستخدام دليلنا، لدينا إمرأة تملك منزلاً في الضواحي تخطط لإحراق مركزا لتنظيم الأسرة |
Hayır, Victoria'nın planladığı başka bir şey var. | Open Subtitles | والف ذلك السلاح حول رقبة فيكتوريا لا فيكتوريا لديها مخطط آخر |
Pireneler'i geçmişti; fakat hiçbir şey planladığı gibi gelişmedi. | Open Subtitles | عبر جبال البرانس ولكن لا شيء حدث كما كان ينوي |
El Zuhari harekete geçmişse planladığı şey yakında olacak demektir. | Open Subtitles | حسنا، إذا كان آل زهري يتحرك، مهما كان الذي يُخطط له أنه سوف يحصل قريباً |
Yani çetenin planladığı şey için ne bulabileceklerini bekleyeceğiz. | Open Subtitles | لذا سنرى ما يمكنهم تبيّنه حيال المخطَّط. |