ويكيبيديا

    "reddettiği" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • رفض
        
    • ترفض
        
    • يرفض
        
    • رفضه
        
    • رفضوا
        
    • رفضته
        
    • يَرْفضُ
        
    • لرفضه
        
    Taş attığını itiraf etmeyi reddettiği için dövüldü ve nihayetinde, hapishaneden salıverildiğinde ölümüne sebep olan bir takım iç yaralanmaları vardı. TED تم ضربه حين رفض الاعتراف برميه للحجارة، وبالنتيجة، تعرض لإصابات داخلية أدت إلى وفاته مباشرة بعد أن أطلق سراحه.
    Bir defasında başka klinisyenler tarafından otizm teşhisi konan 10 çocuktan dokuzunun otistik olduğunu reddettiği için havalara girmişti. TED حتى أنه تفاخر بكونه رفض تشخيص 9 أطفال من أصل 10 أرسلهم أطباء آخرون إليه وذلك دون تلقيهم أي تشخيص لمرض التوحد.
    Savaş başladığında ise asi lider fonun kendine verilmesini talep etti, babam da tasarrufunun bu olmadığında ısrar etti ve parayı vermeyi reddettiği için öldürüldü. TED قائد المعارضة طالب بأن يعطى ذلك المال له، أصر والدي بأنه لم يكن في حوزته، و قتل لأنه رفض بأن يسلم المبلغ.
    Operatör beni, Boeing firmasının uçaklarının yapımına ilişkin herhangi bir bilgi vermeyi reddettiği hususunda bilgilendirdi. Open Subtitles عامل التليفون أخبرنى بأن البوينج ترفض إعطاء أى معلومات بخصوص بناء طائرتهم
    Çünkü gözlerimin beynimin algılamayı reddettiği bir şeyi görüyor olduğunun rahatsız edici kesinliğinin sıkıntısını çekiyorum. Open Subtitles لأني أَعاني من الحقيقة الملحّة أن عيني ترى شيء و دماغي يرفض المعالجة
    Bebek Diego, Buenos Aires'te bir barın önünde bıçaklandı... imza vermeyi reddettiği için. Open Subtitles طعن دييغو الصغير خارج حانة في بوينوس أيرس بعد رفضه إعطاء توقيعه لأحدهم
    Bugün sizi buraya Lavon ve George gelmeyi reddettiği için çağırdım. Open Subtitles لقد طلبت منكم المجئ هنا اليوم لأن لافون و جورج رفضوا
    Bir de şu evlenmeyi reddettiği kız meselesi var. Başka, başka. Open Subtitles وهناك ذلك الموضوع عن الفتاة التي رفض الزواج منها
    -Böyle birinin, diğerlerinin reddettiği bir uygulamayı Tanrısal gücünden dolayı yapması da nadir midir? Open Subtitles هل من المألوف لمثل هذا الشخص المضي قدما على مسار أن الآخرين قد رفض إلا إذا كان من الشعور الله مثل الطاقة؟
    Bu babasının Oral Peattie'i, çoçuk felcine karşı aşılamasını reddettiği zamandı. Open Subtitles ذلك عندما أبّوها، واحد بيتي شفهي، رفض السماح لها لكي تكون تلقّح ضدّ شلل الأطفال.
    Marcel'in vermeyi reddettiği parayı sana verebilirim. Open Subtitles يمكن أَن أَعطيكي المال الذي رفض مارسيل إعطائه من قبل.
    Evet, altı ay önce reddettiği adamı. Open Subtitles أنا نفس الشخص أنها رفض في وقت سابق من ستة أشهر.
    Babanız lisansın parasını ödemeyi reddettiği için hayvan korunağı onları bulamaz. Open Subtitles و لا مجال للبحث عنهم و لما كان أبى قد رفض شراء رخصة لها فلن يمكن لملجأ الحيوانات الضالة أن يعثر عليها
    Otoritesini riske atamayacağını söyleyerek rüyasını benle tartışmayı reddettiği gün bilmeliydim. Open Subtitles ليس هناك ما يمكن عمله فقد رفض مناقشه حلم معي على فرضيات انه قد يؤثر على سلطاته ، كان عليّ أن اعرف
    - Ya reddettiği faşizm herhangi bir şekilde karşımıza çıkarsa. Open Subtitles رفض الإغراء لأنّه يرفض كلّ شيء من الفاشية.
    Kız kardeşim kalmayı reddettiği için, yarınki yemek iptal edilmiştir. Open Subtitles عشاء الكريسماس بالغد ... تم إلغاؤه لأن أختي ترفض الحضور
    Onun rol modeli bendim. reddettiği kişi benim. Tüm suçu kendi üzerine alma, Rose. Open Subtitles وأنا قدوتها أنا من رفضته اذا كانت ترفض ،أحد فهي ترفضني
    reddettiği zaman suratıma tükürüp bana yol mu verecek yani? Open Subtitles وعندما يرفض ، تبصق في وجهي وتقوم بطردي ؟
    Bebek Diego, Buenos Aires'te bir barın önünde imza vermeyi reddettiği için bıçaklandı. Open Subtitles طعن دييغو الصغير خارج حانة في بوينوس أيرس بعد رفضه إعطاء توقيعه لأحدهم
    Afyonunu yetiştirmeyi reddettiği için köyleri yaktı, insanları katletti. Open Subtitles لديه قرى بأكملها أحرقت الشعب / والعديد من ذبح ، رفضوا لأن الحصاد / الخشخاش له.
    Aklıma yakın zamanda reddettiği zararsız bir tedavi gelebilseydi. Open Subtitles لو أمكنني فقط التفكير بعلاج طبيّ غير مؤذٍ رفضته مؤخراً
    Bir üniversitenin paylaşılamaması reddettiği öğrenci miktarından anlaşılır. Open Subtitles الخصوصية أيّ جامعة مَحْكُومُ أولياً بكميةِ الطلابِ يَرْفضُ.
    Hastane'nin eczacısı doğum kontrol reçetelerini vermeyi reddettiği için işinden kovuldu. Open Subtitles طُرد الصيدلي من صيدليّة المشفى لرفضه صرف وصفة تحديد نسل.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد