Aslında, beyinleri olsa tam olarak erkeklerin söyleyeceği bir şey. | Open Subtitles | في الواقع، هذا ما يقوله الرّجال لو كان لديهم عقول |
- söyleyeceği bir şey yok. - Sorar mısınız, lütfen? | Open Subtitles | ليس لديه اي شيء يقوله هلا حاولت ، من فضلك؟ |
Böyle bir diyalog içerisindeyken, çocuk bir sonra söyleyeceği şeyi bulmak zorunda, başlattığı hikaye için sorumlu olur. | TED | عندما تتحاورن هكذا، الطفل يصبح عليه أن يخترع الشيء القادم ليقوله يجب أن يكون مسؤول عن ما بدأ به. |
Fakat çok sonraları, 1871'de Bu konuda söyleyeceği bir şey vardı. | TED | لكن بعد ذلك بكثير، عام 1871، كان لديه شئ ليقوله حول ذلك. |
Unutmayın, kimin ne söyleyeceği veya konuşmacının ne kadar açık konuşacağı konusunda hiçbir fikirleri yoktur. | TED | تذكر، ليست لديهم القدرة للتحكم بما سيقوله أي شخص، أو كيف سيكون وقع تعبير المتكلم على الآخرين. |
Bu çok komik. Açtığında söylediği şey düğün gecesi söyleyeceği şey olacak. | Open Subtitles | الشي الذي ستقوله عندما تفتحها هو الشي الذي ستقوله في ليلة الدخلة |
Bu, o kişinin söyleyeceği şeyle bağlantı kurmayı kolaylaştırır. | TED | يجعل مشاركة ما يجب أن يقوله ذلك الشخص أكثر سهولة. |
Spor ve kadınlar olmasaydı, erkeklerin tek söyleyeceği şu olurdu: | Open Subtitles | لو لم تكن هناك رياضة أو نساء، فالشيء الوحيد الذي يقوله الرجال هو: |
Çünkü bir an gelir, eşinizin söyleyeceği her şeyi duymuş olursunuz... ve bu midenizi bulandırır. | Open Subtitles | لأنه في نقطة ما تسمع كل شيء يقوله الشخص وهذا يجعلك تشعر بالقرف الشديد |
Senin hakkında söyleyeceği hiçbir şey yokmuş, çünkü annesini dövermişsin. | Open Subtitles | قال أنه ليس لديه ما يقوله عنك لأنك كنت تضرب أمه |
Shifu'nun söyleyeceği tek şey, Daniel'a öğrettiği olacaktır. | Open Subtitles | حسنا ، كل ما يقوله شيفو هو أنه يقوم بتعليم دانيال |
Michael Richard'ın sana söyleyeceği bir şey var. | Open Subtitles | مايكل اعتقد ان ريتشارد لديه شيئ يريد ان يقوله لك |
- Kimsenin söyleyeceği bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شخصاً لديه أي شيء ليقوله أنا سأفعل |
Ama onun başka bir konuda söyleyeceği çok şey vardı. | Open Subtitles | لكن كان لديه الكثير ليقوله بخصوص موضوع آخر |
Eminim babamın bu konu hakkında söyleyeceği şeyler vardır. | Open Subtitles | واثقة بأن والدي لديه شيئاً ليقوله بشأن الأمر. |
Umarım söyleyeceği çok şey vardır. Çünkü benim yok. | Open Subtitles | آمل أن يكون لديه الكثير ليقوله لأنني لست كذلك |
Doktoruna başvurup söyleyeceği şeyleri uygula. | Open Subtitles | اذهبى الى طبيبك ونفّذى ما سيقوله لك تماما |
Evet. Fakat onun dışında söyleyeceği her şey pis bir yalan olacak. | Open Subtitles | نعم، لكن أي شئ آخر سيقوله لكم هو كذب رخيص |
- Öncelikle o bir adam değil, bir şey, ikinci olarak söyleyeceği hiçbir şeye güvenilmez. | Open Subtitles | انه ليس هو .. انه جماد ثانيا فاي شي سيقوله لن يتم الوثوق به |
Annen şu anda kapıdan girse sana söyleyeceği ilk şey ne olurdu? | Open Subtitles | حسناً , لو دخلت أمك الآن ما أول شيء ستقوله لك ؟ |
- Yalnızca 11 kabulüm ve bu nazik teklif müvekkilinizin hakime söyleyeceği şeylere göre değişir. | Open Subtitles | لن أغير رأيي عن 11 وهذا عرض رائع على ما ستقوله موكلتك للقاضي |
Eğer söyleyeceği birisi varsa o da benim. | Open Subtitles | إن كان سيخبر أحدًا بما فعله فسيخبرني أنا |
45 dakika buzda tut, daha sonra kemiği yerine oturt-- doktorun sana söyleyeceği de bu olacaktır, yani onlardan birini görmene gerek yok. | Open Subtitles | فقط ضع عليهما ثلج لمدة 45 دقيقة ثم ضع جبيرة هذا ما سيخبرك به الأطباء لذا فلا تحتاج لزيارة أحدهم |
Evet, tam da Parrish İşaretlilerden biriyse söyleyeceği gibi. | Open Subtitles | نعم ، بالضبط ما على باريش قوله إذا كانت من : الملحوظين |
Annenle konuşmalısın. Çiftlik ile ilgili sana söyleyeceği bir şey var. | Open Subtitles | .يتحتم أن تتحدث مع أمك .فلديها أمر بخصوص المزرعة لتخبرك به |