ويكيبيديا

    "sağlam" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • قوي
        
    • سليمة
        
    • جيدة
        
    • سليم
        
    • قوياً
        
    • متين
        
    • ثابت
        
    • ثابتة
        
    • محكمة
        
    • قويّة
        
    • جيّدة
        
    • قوى
        
    • سليماً
        
    • قاطع
        
    • الصلبة
        
    sağlam kanıtı olmadan ne kadar iyi olduğunun hiç önemi yok. Open Subtitles لكن مالم يكن لديّها دليل قوي لا يهم كم هي جيّدة.
    Geçtiğimiz gün herkesin bilgisayar oyunları hakkında sağlam bir görüşü olduğunu öğrendik. TED سمعنا سابقا أن الكل لديه رأي قوي عن ألعاب الفيديو
    Yukarı doğru uzanan 25 metrelik buz. Bunu tek bir sağlam bacakla yapamazsınız. Open Subtitles 25مترا من الجليد المعلق , يستحيل لا أستطيع أن أفعلها حتى برجل سليمة
    On sağlam at, 10 sağlam silah. Memur yok, dükkâncı yok. Open Subtitles وعشرة جياد وبنادق بحالة جيدة لا أريد كتبة أو أمناء مخازن.
    Mekân, Vezüv Dağı gibi patladı, dostum. Bir tane sağlam mobilya kalmadı, ciddiyim. Open Subtitles ‫لقد حدثت فوضى عارمة في المكان ‫ولم يبق أي شيء سليم في الحانة
    Dinle, bu adam üzerinde sağlam bir dayanağın yoksa, ona inanmaya karar vereceğim.* Open Subtitles إسمع، ما لم تكن تملك شيئاً قوياً ضد هذا الرجل، فسأعتبره من الأخيار.
    Gerçekte, tüm o arkadaşlık meselesi, vakıf sağlam. Open Subtitles من الواضح ان الصداقة الكاملة قائمة علي اساس متين
    Saat ikiyi gösteriyor. Mahkemeye gitme zamanı. Kendi konuşmasını sağlam kitlesiyle alkışlamak, muhaliflerininkini de yuhalamak gerek. TED إنها الساعة الثانية والوقت بالنسبة له ليكون في المحكمة مع جمهور قوي من عملائه لتهتف لخطابه وتستحقر خصمه.
    Duvar hâlâ asırla öncesinde olduğu kadar sağlam. Open Subtitles التي شُيدت الجدار قوي اليوم كما كان عليه منذ قرون
    Bahse girerim, giysilerinin altında da düzgün ve sağlam bir vücut vardır. Open Subtitles وبصحّـة جيّدة، جسم قوي تحت هذه الملابس، أراهن
    Bina yeteri kadar sağlam görünüyor ama inişi tehlikeye atamam. Open Subtitles المنشأة تبدو سليمة بما فيه الكفاية، لكني لن أخاطر بالهبوط.الكامل.
    Bu fikir gerçekten sağlam ise etkileri çok önemlidir. TED إذا كانت هذه الفكرة هي سليمة حقا، ثمة آثار كبيرة.
    Resiflerin el değmemiş ve sağlam olduğu adanın doğu bölgesine baktığınızda, fırtınanın hemen hemen hiç etkilemediğini söyleyebilirdiniz. TED وعلى الطرف الشرقي للجزيرة، حيث الشعاب المرجانية سليمة ومزدهرة، بالكاد يمكنك أن تتصور أن عاصفة استوائية مرت من هناك،
    Bunu sağlam ve yüksek sesle yaparsan, anında... burada olacağım. Open Subtitles أنت تعمل ذلك بطريقة جيدة جداً، سأكون هنا بلمح البصر
    Ellerinde eksik olan tek şey bizleri harekete geçirmek için sağlam bir krizin gerektiği. TED الأمر الوحيد الذي يفتقدونه هو أننا في حاجة إلى أزمة جيدة لتحريكنا.
    Gördüğünüz üzere sağlam ve tamamen şeffaf. TED هكذا ترون ، انه سليم من أيّ أذى، شفاف تماما.
    Çok sağlam bir küçük çocuktun. Yedi ya da sekiz yaşındaydın. Open Subtitles كنت ولداً صغيراً قوياً كان عمرك سبع أو ثمان سنوات تقريباً
    Kız arkadaşınızın sandalyesini daha sağlam olanıyla değiştirdik ve yemeğiniz hazır. Open Subtitles إستبدلنا مكانكم بكرسي جديد متين والوجبة على حساب المحل
    Çünkü çok sağlam dediğin anlaşma bana saçmalıktan ibaretmiş gibi geldi. Open Subtitles لأنه بدا أن ما قلت إنه ثابت هو مجرد كلام فارغ
    Döüştürücüleri karaya taşı, ve çok sağlam bir zemine inşa et. TED انقلوها إلى البر وعلى أرض ثابتة وابنوا الإصلاحيات.
    Üç kepçe spagettisi, iki meyve kasesi ve sağlam bir planı vardı. Open Subtitles حيث تناول ثلاث غرفات من السباجتي وكوبين من الفاكهة وخطة واحدة محكمة
    Bu adada olduğuna ve hepsinden öte de kayıkhanede neden kayıkhanede olduğuna dair sağlam bir görgü tanığın yok. Open Subtitles لستَ تملك حجّة غياب قويّة تؤكّد كونك هنا على الجزيرة والأهم من ذلك، كونك في ساحة القوارب. لقد أخبرتك.
    sağlam biridir, hem hastaneye yakın bir yerde kalmalı. Open Subtitles انه قوى البنية ويحتاج للسكن بقرب المستشفى
    Bir gün, o yoldan geçerken eli ayağına dolaştı ve sağlam dişimi çekti çürüğü bırakıp. Open Subtitles مرة كان مشدوهاً بجمال أردافها وإقتلع ضرساً سليماً بدلاً من التالف
    sağlam nedenlerden dolayı, kesin bir kanıta asla erişemeyeceğimizi düşündük, ama bu kesin bir kanıt. TED لعدة أسباب معتبرة، لم نكن نتوقع أننا سنرى دليلا قاطعا عنها، وهذا دليل قاطع.
    Evliliğimizin böylesine sağlam bir temele oturduğunu bilmek ne güzel. Open Subtitles من الجيد معرفه أن زواجنا قام علي أساس الصخور الصلبة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد