ويكيبيديا

    "sabahın" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الصباح
        
    • صباحًا
        
    • صباح
        
    • فجراً
        
    • الصباحِ
        
    • بالصباح
        
    • صباحك
        
    • الفجر
        
    • صباحاَ
        
    • صباحِا
        
    • صباحاً
        
    • فجرًا
        
    • بزوغ
        
    • صباحية
        
    • فجرا
        
    Hüzünlü bir barış sabahın getirdiği. Güneş, kederinden gösteremiyor yüzünü. Open Subtitles أتى الصباح معه بسلام حزين ولم تطل الشمس برأسها حزناً
    Bu ikisi sabahın köründe nasıl bu kadar neşeli oluyorlar anlamıyorum. Open Subtitles لا أرف كيف هذان الاثنان يبدوان بغاية المرح في هذا الصباح
    sabahın erken saatlerine kadar iki Norveçli ayyaşla birlikte içiyorsun. Open Subtitles لاأعرف .. أنت تشربين مع شخصان من النرويج حتى الصباح
    İlk kez sarhoş olduğunda ve sabahın üçünde alınması gerektiğinde ya da ilk kız arkadaşı kalbini kırdığında neredeydin? Open Subtitles أين كنت عندما ثمل لأول مرة واحتاج لمَن يقلّه في الثالثة صباحًا أو عندما حطمت أول فتاة واعدها فؤاده؟
    Yarın sabahın köründe bir erkek yürüyüşü için kalkmam gerek ama kusura bakmayın. Open Subtitles يجب أن أستيقظ باكراً صباح الغد من أجل تسلق الجبال مع بقية الرجال..
    Peki, sabahın bu vaktinde ormanda ne işiniz var, bayım? Open Subtitles وماذا يكون همك بالغابة في هذا الصباح الطيب , سيدي؟
    sabahın nasıl başladığı düşünülecek olursa, o gün yaşananlar gerçekten de çok kötüydü. Open Subtitles ،ما حدث ذلك اليوم كان مؤسفاً خاصّة وأن الصباح كان قد بدأ لطيفاً
    Bu kattan birisi sabahın iki buçuğunda matbaanın tekini aramış. Open Subtitles عمل اتصل لمحل طبع في هاليها الصباح 2: 30 في
    Kuşlar sabahın erken saatlerinde çağlayanı arkalarında bırakıp böcek yakalamaya gidiyor. Open Subtitles في الصباح الباكر, تترك الطيور الشلالات وراءها عندما يبدأونَ بصيد الحشرات.
    Sahil kıyısında bir yer, buradan otobüs sabahın ilk ışıklarında kalkıyor. Open Subtitles إنه بالقرب من الساحل وهُناك حافلة التي تغادر في بداية الصباح.
    sabahın erken saatlerinde Kaptan James Wheeler'dan bir mesaj aldık. Open Subtitles في وقت مبكر هذا الصباح تلقينا رسالة الكابتن جيمس ويلر.
    Bu sabahın ilk saatlerinde başka bir koya bakmaya gittim ve suda bir yetişkinle oynayan iki küçük yavru buldum. Open Subtitles ذهبتُ لأستطلع في خليج صغيرِ آخرِ في هذا الصباح الباكر و وجدتُ جروين صغيرين يلعبان في الماء مع بالغِ واحد.
    sabahın köründe bal almaya gittiğine göre canın tatlı çekmişti galiba. Open Subtitles لابُد أنكَ احتجت للسُكر .لتذهب وتأخذ العسل في الصباح الباكر جدًا
    sabahın dokuzu gibi bir saatte bir trampet görmek isteyip istemediğimden pek de emin değilim. TED لست متأكدة جداً سواء كنت حقاً أريد رؤية صوت الطبل في الساعة التاسعة أو شئ كهذا في الصباح.
    Muhtemelen sabahın en sıkıcı konusu bu. TED وهو على الأرجح أكثر الموضوعات المملة طوال الصباح
    sabahın 8'inde bu kadar kurabiye muhabbetinin fazla olduğu kesin. Open Subtitles هذا بالتأكيد كلام كثير حيال البسكويت بالنسبة للـ 8 صباحًا.
    sabahın köründe.. ..karşıma dikilip beni seyrediyorsunuz. Open Subtitles إنك تقف فقط هناك وتحدّق بي في وسط غرفة نومي في الساعة 6.14 صباحًا
    Her gün sabahın köründe buraya gelip... saçma sorular sormaktan başka işiniz yok mu? Open Subtitles اليس لديكم شئ آخر تفعلونه اهم من مواصلة المجئ الى هنا, صباح كل يوم لتسألنى اسئلة حمقاء ؟
    Bir düşün; sabahın 4'ünde, anneciğinin tatlı rüyalarından uyandırılıp dışarıya buz gibi soğuğa gönderilip okul bayrağımızı göndere çekecek ve kalk borusu çalınana kadar üç saat boyunca esas duruşta kalacaksın. Open Subtitles تخيل نفسك الساعة الرابعة فجراً تستيقظ من حلم جميل حيث ترسلك أمك للخارج في البرد القارس لكي ترفع ألوان مدرستنا
    Hey! sabahın köründe seni burada görmeyi hiç ummazdım. Open Subtitles هيي أنا لَمْ أَتوقّعَ ان اراكي هنا في الصباحِ الباكر.
    Bir kızı, sabahın köründe çıplak bırakıp gitmek hiç hoş değil. Open Subtitles ليس لائقاً أنّ تتركَ مضجع فتاة عارية بوقتٍ باكر جداً بالصباح.
    Öğlen ara beni, sabahın nasıl geçtiğini anlatırsın. Open Subtitles اتصلي بي في الظهر لتخبريني كيف كان صباحك
    sabahın köründe kalkıyoruz ve kalemler için son paramızı harcıyoruz. Open Subtitles لماذا نسيقظ من الفجر وندفع ثمن أقلام الرصاص من رواتبنا
    Bir keresinde, sabahın üçünde, burada durmuş caddeye bakıyordum. Open Subtitles في إحدى المرات في الثالثة صباحاَ كنت أجلس هنا أراقب الشارع
    Gördüğümüz şeylere bakın, hem de saat daha sabahın sekizi. Open Subtitles أوه، كل هده الأشياء التي رَأينَاها وهي فقط الثامنة صباحِا.
    sabahın üçünde kedi, ona özel yiyecek almam için beni kaldırıyor. Open Subtitles القطة توقظني في الثالثة صباحاً لأجلب لها نوع خاص من الطعام
    - Ben bir şey demedim. sabahın ikisinde... Jules'ün sözlerine katılmam genelde. Open Subtitles كما أنّي لا أوافق على أيّ شيء يقوله "جول" بعد الثانية فجرًا.
    Akron'daki bebek bakıcısını görebilmeleri için mi sabahın köründe yemek yiyoruz? Open Subtitles سوف نأكل عند بزوغ الفجر لكي يذهبا إلى أكرون ليقابلا المربية؟
    sabahın ilk sigarası tüm günün en iyi sigarasıdır cidden. Open Subtitles كيف أن أول سيغارة صباحية تكون أفضل سيغارة بكل اليوم
    Anlıyorum, biraz ev hasreti çekiyorsun ancak saat sabahın 3'ü. Open Subtitles أنا أفهم انت تشعر بالحنين للمنزل لكن انها الثالثة فجرا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد