Bir güneş paneli yedi veya sekiz senede kendini amorti eder. | TED | إن اللوحة الشمسية تغطي تكاليفها الذاتية خلال سبعة أو ثمانية سنوات. |
Duruşmaya çıkana kadar sekiz ay boyunca hapiste kaldı ve vergi mükelleflerine 9 bin dolardan fazla maliyeti oldu. | TED | و ظلّ في السجن ثمانية شهور حتى وصلت قضيته للمحاكمة، و بتكلفة أكثر من 9,000 دولار من أموال الضرائب. |
Ve böylece tüm bu terimleri tanımladık ve sonra bölgeden sekiz kişiyle görüştük. | TED | لذا قمنا بتعريف كل تلك المصطلحات، ثم أصبح لدينا ثمانية مندوبين في المنطقة. |
sekiz yaşındaydı, ama resmi olarak o asla doğmamıştı bile. | Open Subtitles | كان فى الثامنة من عمره، ولكنه رسمياً لم يولد أبداً |
En iyi sekiz sonuç: Bir numara, Bagel Fırını, El Dorado Sokağı'nda. | TED | اول ثمانية نتائج: رقم واحد مخابز باجل , في شارع ال درادو |
Ben bir sürü dağınık fikirle başladım, yaklaşık sekiz veya dokuz yıl önce. | TED | لقد بدأت بالعديد من تلك الافكار الفضفاضة تقريبا ثمانية او تسعة سنوات مضت |
Bu sekiz sene öncesiydi, o zamanlar bazı insanlar daha fazla cumhuriyetçiydi. | TED | كان هذا قبل ثمانية أعوام مضت، بعض الأشخاص كان أكثرهم جمهوريين حينها. |
Fakat eger Hindistan yuzde sekiz gibi bir büyüme gösterirse, 2050 yılına kadar kişi başına yıllık gelir 16 katına ulacaktır. | TED | ولكن إذا نمت الهند بما يعادل ثمانية في المائة فان دخل الفرد الواحد في السنة سيتضاعف 16 مرة بحلول عام 2050 |
Her baharda, altı hafta boyunca bahçem işte böyle oluyor. Altı veya sekiz hafta boyunca, bu cömert, yeşil vahaya sahibim. | TED | هذا ما يحدث في كل ربيع. لمدة ستة أسابيع ، ستة إلى ثمانية أسابيع ، لدي هذه الواحة الخضراء المليئة بالحياة. |
Wilks'in bu işte tüm gün çalışan sekiz adamı var. Karşılığını alacağız. | Open Subtitles | وقد عيّن ويلكز ثمانية رجال دائمون لاتقلق, سيكون هناك من يدفع الثمن |
Nehir kenarındaki eğlence, başka ülkenin istihbaratında çalışan sekiz adamının tutuklanması. | Open Subtitles | وإلقاء القبض على ثمانية من ضباط الخدمة السرية من دولة معينة |
Bu mahkemede görülmekte olan dava sekiz aydan uzun süre önce başladı. | Open Subtitles | بدأت المحاكمة التي جرت أمام هيئة المحكمة قبل أكثر من ثمانية شهور |
sekiz bin paraşütçü asker. Kaç planör var, belli değil. | Open Subtitles | ثمانية عشر ألف مظلي الله وحده يعلم عدد طائرات الإنزال |
Bana sus deme. On sekiz yıldır konuşmuyorum, sen beni susturuyorsun. | Open Subtitles | لا تسكتني, ثمانية عشر سنه من الصمت التام وتطلب مني السكوت؟ |
Yaptıkları otopsi sayesinde, sekiz yaranın iki kurşunun marifeti olduğunu teyit ettik. | Open Subtitles | لذا خلال تشريح الجثة أرجعوا ببساطة حدوث ثمانية جروح إلى فعل رصاصتين |
Ama mutlu yıllar diledi ve sekiz yaşına girmenin çok süper olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لكنه يقول لك عيد ميلاد سعيد و من الجيد أن تكون بعمر الثامنة |
Tanrı aşkına, kız sadece sekiz yaşında. Bazen korkmak normaldir. | Open Subtitles | أنت في الثامنة من عمرك، من الطبيعي أن تخافي أحياناً |
sekiz gün önce geldi. - Igor evimden arayıp bana bildirdi. | Open Subtitles | . لقد وصل منذ ثمانيه ايام ايجور اتصل بى فى المنزل |
sekiz ve dokuzuncu kaburgalarla, göğüs kafesinde,.. ...ölüm sırasında oluşmuş çatlaklar var,.. | Open Subtitles | هناك كسور حدثت قبل زمن الوفاة على الضلعين الثامن والتاسع وعظم القص. |
Zamanının çoğunu, son sekiz ay boyunca İrlanda sularında geçirmiş. | TED | وقد أمضت مُعظم وقتها ,الثمانية أشهر ألاَخيرة ,في المياه الايرلندية |
Bugün yanımda birileri olacak, yedi yerine sekiz kişilik masa ayırtır mısın? | Open Subtitles | سَأُرْبَطُ قليلاً اليوم لذا يُمْكِنُ أَنْ تَحْجزَ الطاولة' لثمانية بدلاً مِنْ سبعة؟ |
Heathrow'un son sekiz saat içindeki yolcu listelerini elde edebilir misiniz? | Open Subtitles | هل يمكنكم الحصول على قوائم مسافرين هيثرو في الثمان ساعات السابقة |
sekiz yıllık arayı kapatmak için dört haftam var, hemen başlayalım mı? | Open Subtitles | لدينا أربعة أسابيع لكي نعوض الثماني سنوات لذا فلنبدأ ، أيمكننا ؟ |
Evet, bu pasaklı polyester parçası sekiz yıldır yüzümdeki yağlara maruz kaldı. | Open Subtitles | أجل، هذه القطعة الوضيعة من البوليستر ظلت مغمورة في الزيت لثمان سنوات |
sekiz saat, sekiz dakika, 26 saniye sonra sinir sistemi çökecek. | Open Subtitles | ثمانى ساعات 8دقائق 26 ثانية باقية حتى يتم تدمير الجهاز العصبى |
sekiz yaşında bir kız, 10 yaşında bir kız vardı. | TED | كانت هناك بنت ذات ثمان سنوات وأخرى ذات عشر سنوات. |
Gelecek yıl, sekiz hastalığı tartışmayı planlıyoruz. sonra, on altı. | TED | السنة المقبلة، نخطط للقيام بثمانية أمراض، السنة التي بعد، 16. |
Oğlum sekiz yaşındayken, ...iki çocuk, sırf farklı olduğu için, onu hırpalamıştı. | Open Subtitles | حين كان ابني بالثامنة من عمره, تعرض له صبيان لأنه كان مختلفاً. |
Ama sekiz yaşındaydım ve bu hayatımın sonuymuş gibi geldi. | Open Subtitles | لكن كنت في الثامنه من عمري وكان هذا سينهى حياتي |
sekiz saatlik bir çalışma gününde her bir şeye yoğun ilgi gösterdiğinde ne çok şey yapabildiğini görmek şaşırtıcı. | TED | وستتعجب من قدر ما يمكنك إنجازه في ثماني ساعات يومياً، إذا قمت بعمل كل شيء تلو الآخر بتركيز مكثف. |