Bu noktada, seyirci her zaman onları şoke etmemi bekliyor. | Open Subtitles | في هذه المرحلة الجمهور يتوقع مني أن أفاجئه طوال الوقت |
Bu noktada, seyirci her zaman onları şoke etmemi bekliyor. | Open Subtitles | في هذه المرحلة الجمهور يتوقع مني أن أفاجئه طوال الوقت |
Bu yetenekli müzisyenler, seyirci önünde konser vereceklerini bildiklerinde, yeni bir enerji kazanıyorlar. | Open Subtitles | والموسيقيين الموهوبين الذين يبدو أنهم قد جددوا طاقاتهم بمشاركتهم في الأداء أمام الجمهور |
Performans, sanatçının belli bir zamanda, seyirci önündeki bir yerde yaptığı zihinsel ve fiziksel kurgudur ve sonra enerji diyaloğu gerçekleşir. | TED | العرض هو البناء المادي والعقلي الذي يقوم به المُؤدي في وقت معين في مكان ما أمام جمهور ثم يتولّد حوار ساخن. |
Bence bu arada seyirci düşüncelerini okuyarak neşesizliğini fark edecektir. | Open Subtitles | أعتقد أن الجمهور يمكنه أن يقرأ أفكارك وسيفترضوا ضحكتك المكتومة |
seyirci kaydırma olayını ilk kez görür ve oksijenin odadan çekildiğini duyabilirsin. | TED | يري الجمهور لأول مرة التمرير لأول مرة، يمكنك سماع الأكسجين يُسحب من الغرفة. |
Bu gerçekten içime doğan birşeyi doğruladı: seyirci aslında yemeği için çalışmayı ister. | TED | لقد أكدت شيء كان عندي حدس بخصوصه، وهو أن الجمهور يريد حقا أن يعملوا من أجل طعامهم. |
seyirci tamamıyla mantıklı varsayımlar veya tahminler yapmaya yöneltilir. Ancak, bunlar aslında önlerinde yapılan şeyle aynı değildir. | TED | حيث يقاد الجمهور لتكوين إفتراضات أو تفسيرات منطقية تماماً لكنها في الحقيقة لا تطابق ما يعرض أمامهم |
(Bunu okuyabilir misiniz?) BL: Harika. Peki ya bunu, 1, 2, 3 Seyirci: You are not reading this. | TED | ب. ل: مذهل. وماذا عن هذه؟ واحد اثنان ثلاثة. الجمهور: أنتم لا تقرؤون هذا. |
Seyirci: Kasten kaçır! DH: Önce ilkini deneyip sonra karar vermeye ne dersiniz? | TED | الجمهور : مباشرة .. لا تجرب دان هولزمان : ما رايكم ان اجرب اول مرة .. ومن ثم اقرر ؟ |
seyirci ve sanatçı eseri beraberce çıkarırlar. | TED | يتشارك الجمهور والمُؤدي في تقديم المقطع. |
seyirci karakterlerin bilmediği bir sırrı bilmektedir. | TED | الجمهور يعرفون السّر الذي غاب عن الشّخصيات. |
Şimdiden söyleyebilirim ki seyirci arasında 47 kişi, şu anda, psikolojik semptomlar sergiliyor. | TED | وأعتقد بأنه من المنصف القول بالفعل أن 47 شخص من الجمهور في هذه اللحظة يظهرون أعراضًا نفسية أودّ مناقشتها اليوم. |
Bu yüzden, her zaman belirli bir seyirci türündense kendimi memnun etmek için yazarım, çünkü seyirciyi, kendinizi bildiğiniz gibi bilemezsiniz. | TED | لذلك، دائمًا ما أكتب لأرضي نفسي، وليس لإرضاء نوع معين من الجمهور، لأنك لا تعرف الجمهور كما تعرف نفسك. |
Bu maçta ring, seyirci eldiven, hakem ve kural olmayacak. | Open Subtitles | هذه المباراة ليس فيها جمهور ولا صالة لاقفازات ولا قواعد |
Ben, halkın sadece değerli bir seyirci olarak görülmediği, aynı zamanda katılımcı ve bileşen olduğu bir akademik kültürde çalışmak istiyorum. | TED | أريد أن أعمل في مجالٍ بحثيٍ أكاديمي لا يكون فيه الشعب مجرد جمهور يدفع المال فحسب، بل مشاركًا وعنصرًا أساسي. |
Bilirsiniz, Fransızca konuşan bir seyirci önünde sağlam bir argümanı, iyi tartışarak, hoş bir sesle İngilizce sunmak, işe yaramayacaktır. | TED | كما تعلمون، تقديم مناقشة سليمة، بشكل جيد، محكمة و باللغة الإنجليزية أمام جمهور فرنكفوني لن يحقق الغرض. |
Bizler, sizin gibi bir seyirci gruplarının varsayımlarda bulunacağına güveniriz. | TED | سنعتمد على حقيقة أن المشاهدين أمثالكم يضعون إفتراضات. |
- Görünüşe göre kız bayağı seyirci çekmiş, değil mi? | Open Subtitles | يبدو أنها جذبت جمهوراً كبيراً أليس كذلك؟ بالتأكيد |
Siz çıraklar gelmek ister misiniz? seyirci bölümünde yer var. | Open Subtitles | أن أردتم الحضور هنالك الكثير من الأماكن في قسم التشجيع |
Tek bildiğim bu durum karşısında öylesine seyirci kalamayacağım idi. | TED | كل ما علمته أنني لا أستطيع أن أقف مكتوف الأيدي. |
seyirci bayıIıyor. Hamilelikten sanıyorlar. | Open Subtitles | الجماهير يحبونه انهم يظنونه انه بسبب أننى حامل |
Robert, ne söylediği bilmek istiyorum! Bana bak, ben seyirci değilim! | Open Subtitles | أود أن أعرف ما قاله لك أنظر أنا لست مجرد متفرج |
Sağolun millet. Harika bir seyirci oldunuz. | Open Subtitles | ،شكرًا لكم يا رفاق لقد كنتُم جمهورًا رائعًأ |
Buna seyirci kalamam. | Open Subtitles | .لا أستطيع مشاهدتك وأنت تفعلين ما تفعلين |
Öylece bekleyip çocuğunun boğazlanmasına seyirci mi kalacaksın? | Open Subtitles | يمكن أن تقف موقف المتفرج وتشاهد طفلها يذبح؟ |
Doğru. Doğumda hiç bu kadar çok seyirci görmemiştim. | Open Subtitles | صحيح، لأنّه لم يسبق لي أن شاهدتُ هذا العدد من المتفرجين في عملية ولادة. |
Her sezon aynı oyun, aynı sahneler ve seyirci üzerinde yarattığı etki de aynı. | Open Subtitles | كل موسم,نفس المسرحية,نفس المشاهد, ونفس التأثير على الجمهور. |
Ama bir Allah'ın kulu yardıma gelmedi. Tek yapabildiğim seyirci olmaktı. | Open Subtitles | لكن ما جاء أحد لمساعدتها، وما كانت بيدي حيلة إلّا المشاهدة. |
Hayır. Çünkü aynı anda hem seyirci hem suçlu olamazsınız. | Open Subtitles | كلا، لأنك مستحيل أن تكون متفرجاً وتكون مذنباً. |