Evet, bu madenden çıkardıklarım sayesinde artık kendi silahım var. | Open Subtitles | أجل، بفضل ما استخرجته من هذا المنجم، لدي سلاحي الآن. |
silahım bugün sıcak ve gördüğünüz gibi gayet güzel çalışıyor. | Open Subtitles | تعلمت من خلال التجربه ايضا. والان سلاحي يعمل. |
Eğer bir silahın varsa kendinize sorun: Fazladan bir silahım var mı? | TED | إذا كنت تمتلك سلاحًا، فاسأل نفسك: هل لدي سلاح أخر لا أحتاجه؟ |
Annemi ziyaret etmek için buradayım. Neden silahım olsun ki? | Open Subtitles | انا هنا لزيارة امى لم على ان احمل سلاح ؟ |
Bir atış müsabakasından çıktım. Bu yüzden bir silahım vardı. | Open Subtitles | لقد أنهيت للتو بطولة رمي السلاح ولذلك عندي الآن مسدس |
Param ve silahım güvenli bir biçimde basıp gittik. | Open Subtitles | ، و معي نقودي و مسدسي مازالا آمنين ومن ثم إنطلقنا |
Valizimde bir silahım olamaz mı? | Open Subtitles | ألا يحتمل أن يكون هناك بندقية في الحقيبة؟ |
- Evet, efendim. Yedi kişilik saldırı talimi yapıyorduk ve silahım elimden kaymıştı. | Open Subtitles | كنا نقوم بتدريبات التصويب السباعية و انزلق سلاحي |
Kutsanmış kişi, avcıya karşı en güçlü silahım olacak. | Open Subtitles | المُبارك سيكون سلاحي الفعّال ضدّ المُبيدة |
Evet, beni tanıyor ama sen benim gizli silahım olabilirsin. Hadi. | Open Subtitles | نعم, إنه يعرفني ولكنك تصلح أن تكون سلاحي السري, هيا |
Benim, uzun ve ağır silahım sana fazla mı geldi cüce? | Open Subtitles | إنها طويل جديا, سلاح قوى لشيء مثلك ايُها الرجل الصغير ؟ |
Ne yazık ki, silahım yok. Senin bıçağını ödünç almam gerekecek. | Open Subtitles | لسوء الحظ فليس معي سلاح , عليّ أن أستعير سكينتك |
- Ama benim silahım yok ki. - Benim de yok. Ben bir çiftçiyim. | Open Subtitles | أنا ليس لدي سلاح و لا أنا , أنا مجرد مزارع |
Suarez, bir silahım var ve kullanmakta tereddüt etmem. | Open Subtitles | اذا لم اخبرك فانت لن تعلمي بذلك لدي مسدس و لن اتردد باستخدامه |
Bu Emniyet'in silahı değil, benim silahım. Kendi paramla aldım. | Open Subtitles | انه ليس مسدس القسم انه ملكى, اشتريته من مالى |
Bu çantanın içinde silahım vardı. Onu sen almadın mı? | Open Subtitles | لقد كان هناك مسدس فى هذه الحقيبة ، ألم تأخذه ؟ |
Silahımı benden zorla aldılar ve bir silahım olmak zorunda. | Open Subtitles | هم اخذوا مسدسي مني وانا فقط كان يجب على ان امتلك مسدسا |
Gör bak kim daha hızlı; senin yumruğun mu yoksa benim silahım mı? | Open Subtitles | ونج فاي هونج , دعنا نرى من الاسرع انت ام مسدسي |
silahım var, sen arabada bekle. Seninle geliyorum. | Open Subtitles | معي بندقية أنت انتظري في السيارة أنا ذاهب معك |
Şimdi, gördüğün gibi burada makineli silahım duruyor, atın üstünde. | Open Subtitles | الان وكما ترى جعلت بندقيتي الآلية على الصف باتجاه الملك |
şarap hakkında konuşmaya başladığında, keşke bir silahım olsaydı diyorum. | Open Subtitles | عندما تتحدث عن النبيذ أحيانا أتمنى لو كان معي مسدساً |
silahım var, sarhoş oluyorum ve böyle görünüyorum. | Open Subtitles | أملك سلاحاً , و اشعر بالثمالة و أبدو بهذه الهيئة |
Şimdi, eğer benim silahım olsaydı, ...zamanında beni durdurabilecek pozisyonda olabilirdiniz. | Open Subtitles | الآن ، إذا كان لديك سلاحى كان يمكنك توجيهه في الوقت المناسب لإيقافى |
Ajan Cooper, çok üzgünüm. Nasıl olduğunu bilmiyorum. silahım elimden kaydı işte. | Open Subtitles | عميل "كوبر"، أنا آسف للغاية، أجهل ماذا حدث، انزلق المسدس من يدي |
Balistik, cinayet silahının benim silahım olmadığını doğrulayacak. | Open Subtitles | المقذوف سوف يوضح اذا كان مسدسى هو سلاح الجريمة , وانت سوف تعرف ذلك |
Dinleyin beni, Delice bir şey gibi gelebilir belki.. Ama silahım hemen şuradaki saksının içersine koydum. | Open Subtitles | اسمعوا، لا أقترح أن نقوم بأمر جنونيّ هنا ولكنني دسستُ مسدّسي بأصيص الورد ذاك |
- Bildiğim kadarıyla kaybolan tek şey var o da benim silahım. | Open Subtitles | حتى الآن، الشيء الوحيد الذي أعلم أنّه مفقود بشكل يقين هُو مُسدّسي. |
Rakibim gibi kimseyi vurmadım ve silahım da olmadığı için nasıl yapılacağını da bilmiyorum. | Open Subtitles | ولم اطلق علي احد ان لم يكن خصمي وبما انني لا املك سلاحا فلا اري كيف افعل |