| Daha sorunumu duymadınız. Sanırım şimdiden başka biriyle görüşmeye başladı. | Open Subtitles | فانت لم تسمع مشكلتي بعد فهي بدئت بمواعدة رجل اخر |
| sorunumu dinleyip... bana bir çözüm yolu bulursan hepimiz işimizin başına döneriz. | Open Subtitles | استمعي إلى مشكلتي و أخبريني كيف أقوم بإصلاحها و سنعود جميعنا للعمل |
| Bu geri zekalılar değil, başka bir ajans sorunumu çözer. | Open Subtitles | ، ليس لهؤلاء المغفلين و لكن لوكالة أخرى لحل مشكلتي |
| İstemediğim tek şey, birinin sorunumu söylemesi. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى لا أطيقه هو أن يقول لى أحدهم ما هى مشكلتى |
| Eğer sorunumu böyle çözmemi öneriyorsan, cevabım hayır. Çünkü bu ödleklerin çözümü. | Open Subtitles | إذا كنت تقترح أن أحل مشاكلي بالمال، فأنها أرفض، إنها طريقة جبانة |
| sorunumu kapatamıyorsak ne yapacağız? | Open Subtitles | اذا لم نتمكن من إيقاف اضطرابي ماذا نفعل؟ |
| Belki de artık sorunumu kontrol altına alabileceğim. | Open Subtitles | قد أكون قادر على أن أسيطر على مشكلتي الصغيرة |
| Artık TV'nin içine dönebilirsiniz, sorunumu çözdünüz. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً الآن يمكنكم العودة إلى التلفاز حيث أنكم حللتم مشكلتي |
| sorunumu, toplum için daha olumlu hale getirecek bir yol olmalı. | Open Subtitles | لابدّ وأن هناك طريقة لتحويل مشكلتي إلى شيء إيجابي للمجتمع |
| Sadece onu öldürmeyi reddetmekle kalmadın, ayrıca onun kendini öldürmesine engel oldun, ki bu durum benim sorunumu çözerdi, ki bu durum senin sorununu çözerdi, ki bu durum o çocuğun sorununu da çözerdi. | Open Subtitles | وإنما أيضا منعته من الانتحار الذي كان يمكن أن يحل مشكلتي والذي كان يمكن أن يحل مشكلتك |
| Bir çocuğu öldürmeyi reddetmekle kalmayıp onun kendisini öldürmesini de engelledin ki bu benim sorunumu da, senin sorununu da ve görünen o ki elemanın sorununu da kökten çözecek bir durumdu. | Open Subtitles | وإنما أيضا منعته من الانتحار الذي كان يمكن أن يحل مشكلتي والذي كان يمكن أن يحل مشكلتك |
| Uyuşturucu sorunumu sır olarak saklamak isteyen bendim. | Open Subtitles | أعلم أنني قلت بأنني أريد إبقاء أمر مشكلتي مع المخدرات سرًا، |
| Belki de tamircisi, sorunumu çözmek için gereken şeyi bana verebilir. | Open Subtitles | لعلّ عاملها الحرفيّ يستطيع منحي ما أحتاجه لإصلاح مشكلتي أخيرًا |
| Varoluşsal sorunumu önceden çözseydin bunların hiç biri olmazdı. | Open Subtitles | ، إذا كُنتِ قد حللتِ مشكلتي الوجودية في وقت مُبكر ما كان ليحدث أى من ذلك |
| sorunumu çözmeye gittiğinde de adamlarımız onu tutuklayacak. | Open Subtitles | ذهبت إلى هُناك لحل مشكلتي أفرادنا سينتظرون حتى إلقاء القبض عليها |
| Keşke sorunumu çözecek biri olsaydı. | Open Subtitles | أتمنى إن كان هناك شخص يمكنه التخلص من مشكلتي |
| Harika dinlendim. Uyku sorunumu da çözdüm. | Open Subtitles | حصلت على نوما ليلياً رائعاً حللت مشكلتى مع النوم |
| Gene de, benim sorunumu çözdüğünüzü düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنك أقنعتنى و حللت مشكلتى |
| Her ne kadar söyleyeceğin çelişkiyi duymak istesem de 7:30'da La Scala'da bağlanma sorunumu keşfetmek için bir randevum var. | Open Subtitles | و بقدر ما أرغب ان أسمعك تناقضني فلدي موعد عند الساعة 7.30 لأستكشف مشاكلي الحميمية |
| Geride bıraktığım erkek sorunumu neredeyse unutturuyordu. | Open Subtitles | كادت أن تجعلني أنسى مشاكلي مع الفتيان في دياريّ |
| sorunumu aktifleştiren sensin zaten. Sonra beni öldürmeye çalıştın. | Open Subtitles | انت الشخص الذي قام بتفعيل اضطرابي ومن ثم حاول قتلي |
| Hayır cidden sonunda kadınlarla olan sorunumu çözdüm sanırım. | Open Subtitles | لا حقاً , أعتقد أنني اكتشفت حلاً لمشكلتي مع النساء |
| En azından bana kendi sorunumu hatırlatmazdı. | Open Subtitles | على الأقل، لن يذكّرني ذلك بمشكلتي الخاصة |