Ben polisliği bıraktıktan sonra dedektiflik için gereken standartlar çok düşmüş. | Open Subtitles | حسناً، معايير الترقية إلى محقق إنخفضت بشدة منذ أن تركت القوات |
Çok yüksek standartlar koyuyorlar ama öğretmenlerin şu sorunun cevabını bulmalarını sağlıyorlar: "Bugün öğrencilerime ne öğretmem gerekiyor?" | TED | وتضع معايير طموحة لتمكن مدرسيها من تحديد ما الذي يريدون تدريسه لطلابهم اليوم؟ |
İmkansız standartlar koyuyorsunuz normal insanların diğerlerinden düşük olduğunu hissetmesini sağlıyor. | Open Subtitles | .. ووضعت معايير مستحيلة التي تجعل الناس العاديين يشعرون بأنهم أقل من أي شخص آخر |
Bir adım daha yukarı çıkarsanız çiftçilere gelirsiniz, kozmetik standartlar yüzünden zamanı gelince hasatlarının üçte birini hatta daha fazlasını atarlar. | TED | اصعدوا خطوة واحدة، و ستصلون للمزارعين، الذين يتخلصون من ثلث وأكثر من حصادهم بسبب المعايير الجمالية. |
90'larda onüçüncü Bu gerileme standartlar düştüğünden değil başka alanlarda çok hızlı yükseldiklerindendi. | TED | وفي التسعينات بالمرتبة 13 ليس لأن معاييرها قد تدهورت بل لأن تلك المعايير تطورت بسرعة مذهلةفي باقي العالم. |
Matt, oğlum, bando piliçlerini düzemezsin. Belli standartlar var. | Open Subtitles | ما يا صديقي، لا يمكنك ضرب مؤخرة الفرقة فهناك مقاييس |
Şu anki sistemin çok adaletsiz olduğunu düşündüğünüzü anlıyorum çünkü farklı yerlerde farklı standartlar hakim. | Open Subtitles | لأنه ذا معايير مختلفة في أماكن مختلفة. لكن برأيك ماهي المعايير العادلة؟ |
Diyelim ki nihayetinde ilçeler sayımlarını yapmak için farklı standartlar kullandılar. | Open Subtitles | أن المقاطعات تستخدم معايير مختلفة للفرز. في هذه المرحلة, برأيك، |
Florida Temyiz Mahkemesi'ne başvurup net standartlar saptamalarını isteyelim. | Open Subtitles | ونحثهم على وضع معايير دقيقة لفرز الأصوات. في ظل هذه الظروف, قد يفعلونها أخيراً. |
Açıkça sizin karşılayamayacağınız standartlar. Ama sizinle tanışmak güzeldi. | Open Subtitles | معايير لا تنطبق عليك نهائياً لكننا سعدنا بلقائك |
Eğer sen de bir üyeysen standartlar bayağı düşmüş demektir. | Open Subtitles | من الواضح , أن معايير القبول تراجعت لو أنتِ عضوة هنا |
Güzellik ve çekicilik için uluslararası biyolojik standartlar vardır. | Open Subtitles | هنالك معايير حيوية عالمية للجاذبية و الجمال |
İşbirliği yaptıkları şirketlere bunların güvenli standartlar olduğunu söylüyorlar. | TED | هم يخبرونهم أن هذه معايير سليمة |
İnsanlar, kendi norm ve standartlarını belirtebilecekti. Çünkü resmi topluluklarda geçerli olan standartlar, gayri resmi olanlarda işe yaramıyor. | TED | وبإمكانهم المجيء بقواعدهم ومعاييرهم، لأن المعايير التي تصلح للمواطنين الرسميين لا تصلح لغير الرسميين. |
Ama hem kendin hem de çevrendekiler için o kadar yüksek standartlar belirledin ki... | Open Subtitles | أنتِ تضعين تلك المعايير العالية في التعامل مع نفسك ومع الآخرين وأحاول الإرتقاء لتوقعاتك بخصوصي فحسب |
Bayan Fulsom, Bayan Darling'e kızgınlıkla dolu bir mektup yolladı onun için bile yeni standartlar belirliyordu bu mektup. | Open Subtitles | الآنسة فولسوم بعثت رسالة غاضبة إلى السّيد دارلنج الذي وضع المعايير الجديدة من التزمت، حتى لها |
Hatta, şu ahlaki standartlar... | Open Subtitles | أيضا فاغلب المعايير الأخلاقية ليست موجودة |
Burası cesetlerin işlem gördüğü standartlar Odası. | Open Subtitles | هذه هي غرفة المعايير التى يتم فيها فحص الجثة |
Aslında Amerika'da farklı standartlar var... | Open Subtitles | -هنا في (أمريكا) مقاييس مختلفة ... |
Eğer soruşturma yönetimi için yeni protokol ve standartlar sağlanırsa bunun bir an önce başlaması gerekir. | Open Subtitles | إذا كانت القواعد الجديدة ومعايير السلوك بحاجة لإعادة الإنشاء فمن هنا يجب علينا البدأ |
Gelir akışı dinamiğinde yeni standartlar belirler. | Open Subtitles | تُعد معياراً جديداً لمجرى حركة" "العائدات الصاعدة |
Ama tadilata başladığınızda modern standartlar devreye girdi. | Open Subtitles | ولكن حالما قمت بصيانته يجب ان يخضع للمعايير الحديثة |