199 tatmin olmuş müşteri. Her neyse, büyük gece Perşembe günü. | Open Subtitles | مائة وتسعة وتسعين عميلة راضية علي أيِ الليلة الكبيرة يوم الثلاثاء |
Kadınlardan çok tatmin oldum, ama... sen bunu bir bilime dönüştürdün. | Open Subtitles | أنا راضٍ تماماً من النساء فقد جعلت منه علماً |
Profesör Moriarity'nin ajanlarından birini hatırlayınca kesinlikle tatmin edici oldu. | Open Subtitles | انا كنت راض على التعرف على احد عملاء الاستاذ مورياتى. |
Bu tür bir ayakkabı seni belki tatmin edebilir ama... satışlar yıl boyunca çok durağandı. | Open Subtitles | قد تكون راضي .. عن هذا النوع من الأحذية و لكن المبيعات لم تتغير طوال العام |
ve güvenlik hissimizi o iniş çıkışların vereceği tatmin duygusuyla değiş tokuş ediyoruz. | TED | الشعور بالامان والاطمئنان وذلك الشعور الثابت من الرضا بدلاً عن تلك اللحظات التي نصل بها الى حافة حدود السعادة |
Sayın Başkan, işim, her şeyi gördüğüm konusunda tatmin olana dek sürecek. | Open Subtitles | سيدي الرئيس التفتيش سوف يستمر حتى أكون راضياً عن كل شيء أراه |
Rezil olma korkusundan gitmeyişimle hep tatmin olur, değil mi? | Open Subtitles | .. وستكون راضية أبداً ,لمعرفتها أنها أحرجتني للبقاء أليس كذلك؟ |
Eğer benimkini de kendininkinin yarısı kadar güzel yaparsa beni tatmin eder. | Open Subtitles | اذا صففت شعري بنصف جمال ما تصففه لشعرها سأكون راضية تماماً عنها |
ve normal insanların hayatlarını tatmin olacakları hale getirmeye çalışmalı, aynı zamanda deha ve yüksek yetenek yetiştirmekle ilgilenmeli. | TED | و يكون مهتما بنفس القدر بجعل حياة الناس العادية راضية أن يهتم بالعبقرية و رعاية النوابغ. |
Hikâyeni buldun evlat, tebrikler. tatmin olmuşsundur umarım. | Open Subtitles | حسنا لقد حصلت على قصتك يافتى , تهانينا اتمنى انك راضٍ عن نفسك الان |
Dalga geçiyorum seninle. Merak etme, kesinlikle tatmin oldum. | Open Subtitles | أنا أستمتع معك, ثق بي، أنا كزبون راضٍ تماماً |
Bu eylem onu tatmin edemez hale geldiğinde yeni bir kurban arıyor. | Open Subtitles | و عندما يصبح غير راض عن هذا فهو يبحث عن ضحية جديدة |
Bir insanın yaşamını düşündüğünde ne kadar mutlu ne kadar tatmin olmuş olduğu ile ilgili. | TED | إنها حول كم هو راض أو سعيد عندما يفكر الشخص بحياته. |
"Sonuç olarak, John gösterdiği performans ile tatmin edicidir. | Open Subtitles | نتيجة لذلك، جون يجب أن يكون راضي عن أدائه. |
Fark ettiğim diğer şeyse iş tatmin çıtamı önemli ölçüde yükseltti. | TED | وشيء آخر استدركته، ويجعل الرضا عن وظيفتي أمراً عسيراً. |
Sizin gibi bir zekâ, önemsiz bir adamın hayatından tatmin olmaz. | Open Subtitles | من لديه عقلك لن يكون راضياً بأن يعيش حياة رجل عادي. |
Tanrı'nın yüzünü görmüş ama o muhteşem yere gitmekle tatmin olmamış biri. | Open Subtitles | رأى وجه الله لكنه لم يرضى بالذهاب إلى هذا المكان العظيم ، أوه ، لا |
Ne tatmin edici ne de teşekkürü bol bir iş. | Open Subtitles | ايها الرجل العامل ؟ أنه غير مرضي ولا أشكر عليه |
Ve gerçek nedeni bilmeden onu gömmekle tatmin olacak mısınız ? | Open Subtitles | و أنت ستصبح راضى لدفنها دون أن تعرف السبب الحقيقى للوفاة ؟ |
Alakası olabilir... Kendi merakımı tatmin etmek için birkaç soru soracağım. | Open Subtitles | إنّها ذات صلة بالمرحلة النهائيّة، إنّما سأطرح بعض أسئلة لإرضاء فضولي. |
Fakat tatmin olmuşluk duygusu yerine kaygılı ve sürüklenmiş hissettim. | TED | ولكن بدلاً من الشعور بالرضا كنت اشعر بالقلق وعدم الهدوء. |
İkinci ya da üçüncü kitaptan sonra tek istedikleri kendi egolarını tatmin etmek. | Open Subtitles | ثم بعد الكتاب الثاني أو الثالث يتحول الأمر إلى الرغبة فى إرضاء الغرور |
Peki bu gerçekten yaratıcı şeylere ilişkin sezgimizi tatmin ediyor mu? | TED | لكن هل يرضي هذا فطرتنا لما هو إبداعي حقاً؟ |
Kadınlık içgüdülerini böyle mi tatmin etmek istiyorsun? Pekâlâ, keyfin bilir. | Open Subtitles | هل هذا يشبع رغبات ما تسمى الغريزة الإنثوية لديكِ، حسب ظني |
Hiç kimse neyin daha çok tatmin edici olduğuna karar bile veremez. | Open Subtitles | لا أحد يمكن أن يقرر في أي وقت ما هو اكثر ارضاء. |