Aynı fiziksel algılamalar, aynı mide kazınması hissi, farklı tecrübe. | TED | صحيح؟ نفس الانفعال الجسدي، نفس المعدة المتلوّية، ولكن تجربة جديدة. |
Gizemli bir tecrübe geçirdiğimi ve bundan sonra içimdeki bazı şeylerin değiştiğini hissettim. | Open Subtitles | شعرت بأني حصلت على افضل تجربة في حياتي وشئ في داخلي تغير اخيرا |
Sizce tekilliği tecrübe edecek ilk nesil biz mi olacağız? | Open Subtitles | هل تعتقد بأننا سنكون الجيل الأول من تجربة التفرد ؟ |
tecrübe olarak konuşuyorum bu olay her zaman üçüncüyü incitiyor. | Open Subtitles | وأتكلم عن خبرة حين أقول أن النقطة الثالثة تؤلم دائماً. |
Hayatın boyunca edebileceğin kültür ve sanattan daha fazlasını tecrübe edeceğim. | Open Subtitles | وسأكتسب خبرة في الثقافة والفن أكثر مما كسبته أنت طوال حياتك |
Ve bütün bu tecrübe bugün sizinle paylaşmaya geldiğim düşüncemi yeniledi. | TED | و هذه التجربة جددت التزامي للفكرة التي اتيت لاشاركها معكم اليوم. |
Ben bunu hiç tecrübe etmemiştim ve, sonuç olarak, kamp gezileriyle hayal kırıklığına uğradım. | TED | ولكني لم أحظ بتجربة مماثلة، ولذلك أكون مخيبة للآمال في رحلات التخييم. |
Bak, sana yalan söylemeyecek ve Ekvator'un yaşam değiştiren bir tecrübe olmadığı gibi davranacağım ama bilmiyorum, belki de onu entelektüelleştirir. | Open Subtitles | انا لن اكذب عليك واتظاهر ان الاكوادور لم تكن تجربة تغيير حياة حقيقية لكن لا اعرف هذا ربما يكون تنويريا منه |
Seni iyi olanlar da dâhil herhangi bir şey tecrübe etmekten alıkoyuyor. | Open Subtitles | إنها تمنعك من تجربة أي شيء ومن ضمن ذلك أي شيء جيد. |
RG: Ve ne yazıktır ki çok yaygın çok travmatik bir tecrübe. | TED | روفوس جريسكوم : وهو أمرٌ سيء حتماً وهي تجربة شائعة جداً و مؤلمة جداً |
Ama gerçekten de beni en çok memnun eden tecrübe, her iyi ilişkide ihtiyacımız olan dinleme numarasıdır. | TED | لكن في الواقع أكثر تجربة مرضية روادتني هي عملية الإستماع المطلوبة في العلاقات الناجحة ككل. |
Bu açıkçası inanılmaz derece acı veren bir tecrübe. | TED | في الحقيقة هذه تجربة مؤلمة صعبة التصديق. |
Bu Anatomaj Masası'yla öğrenciler kadavra olmadan diseksiyonu tecrübe edebilirler. | TED | مع هذه الطاولة أناتوماج، ويمكن للطلاب تجربة التشريح من دون جثة إنسان. |
Zira bu gibi durumlarla ilgili seneler boyu tecrübe edindim. | Open Subtitles | لأن لدى خبرة السنين فى التعامل مع مواقف مثل هذه |
Stratejimiz ayrıca bu adaletsizliği bizzat tecrübe etmiş kişilerin deneyim, bilgelik ve liderliğine dayanıyor. | TED | تعتمد استراتيجيتنا أيضًا على خبرة وحكمة وقيادة هؤلاء الذين تعرضوا لهذا الظلم المباشر. |
Dürüst olmak gerekirse, sizin ve benim buna dair hiçbir fikrimiz yok çünkü bunu doğrudan tecrübe etmedik. | TED | وبصراحة، أنا وأنت ليس لدينا أي فكرة عن ما يمكن أن يعنيه هذا. لأنه ليس لدينا خبرة مباشرة بذلك. |
Neden görünüşte güzel olan bu tecrübe hakkında mağdurmuş gibi konuşuyoruz? | TED | ولماذا نتحدث عن هذه التجربة الجميلة ظاهريًّا كما لو أنّنا ضحايا؟ |
Basit zevk ve eğlence ile başlayan birçok tecrübe bizi büyük bir dönüm noktasına götüren bir arayışın sonucudur. | TED | و هذا السعي هو سبب العديد من التجارب التي بدأت بمرح بسيط وتسلية قادتنا في النهاية إلي اختراقات عميقة. |
Eğer miğferine yıldız takmak için daha fazla tecrübe kazanman gerektiğini düşünüyorsan sana birşey söyleyeyim evlat: | Open Subtitles | اذا كنت تريد المزيد من الخبره لتزيد عدد النجوم علي خوذتك دعني اقول لك شيئا يا بني |
Henüz anlatılmayan çok fazla gizli tecrübe ve hikâye var. | TED | توجد المزيد من الخبرات المخفية وعدد القصص لا توصف حتى الآن. |
Çok rahat değil, inan bana bunu tecrübe ettim, ama işi şansa bırakamazdık. | Open Subtitles | ليس مريح كثيراً صدقيني , أنا أعلم من واقع تجربه لكن , لن نقوم بترك أي فرصة |
Bana göre son saldırı gözönünde bulundurulduğunda elde ettiğimiz tecrübe paha biçilemezdi. | Open Subtitles | وأعتقد أن التجربه كانت ثمينه بقدر ما كانت عملية الأنزال النهائيه |
Geçen işimde çok fazla tecrübe kazandım. Hızlı bir şekilde terfi etmiştim. | Open Subtitles | حصلت على خبرات كثيرة من وظيفتي السابقة حتى أنّهم قاموا بترقيتي بسرعة |
Kısa bir süreliğine gidiyorsun, ve o kadının da tecrübe kazanması lazım. | Open Subtitles | إنها مدة قصيرة فحسب وهي بحاجة للخبرة على أي حال. |
Chester'ı gördüğümü hatırlıyorum. Aşırı derecede sakindi, ...sanki bunun olmasını istermiş gibi. Sonunda teorileriyle uğraştığı kara maddeyi, fiziksel olarak tecrübe edecek olması onu sevindirmişti sanki. | Open Subtitles | ولكن الغريب وجدته هادى وكأنه أراد أن يختبر تجربته بنفسه |
Ölüm döşeğinde olmanın nasıl bir şey olduğunu tecrübe etmek? | Open Subtitles | هل هذه كانت جزء من تجربتك شعور أن تكوني على شفير الموت؟ |
Yani bir doğaüstü olayı tecrübe edebilseydim ya da tünelin sonundaki o anlık ışığı bir an bile olsa görebilseydim benden daha mutlusu olmazdı. | Open Subtitles | أنا أقصد أنه لا شئ يسعدني أكثر من التعرض لتجربه واحده غريبة روحانيه مثل رؤية ضوء خافت في نهاية نفق مظلم |
Ama tecrübe olarak büyük bir boşluk anlamına da geliyor bu | Open Subtitles | لكن ايعني هذا اننا نفهم ما اختبرته مباشرة |