İç kısımlardan alınan kölelerin evleri ve tüm topluluklar yağmalandı. | Open Subtitles | بيوت العبيد تم انتشالها من الداخل وجميع المجتمعات قد نُهبت |
İzole olmuş topluluklar milyonlarca yıl boyunca huzur içinde evrimleşir. | Open Subtitles | المجتمعات المعزولة قد تطورت منذ ملايين السنين فى سلام نسبى. |
Eminim ki hepiniz biliyorsunuz, bu tarımsal ve çevreci topluluklar arasında kayda değer anlaşmazlıklara yol açtı. | TED | وانا متاكد ان جميعكم يعلم ان هذا يسبب العديد من الصراعات بين المجتمعات البيئية والزراعية |
Bunlar topluluklar ve bu dünyanın her tarafında oluyor. | TED | هذه مجتمعات و هذا يحصل في جميع انحاء العالم |
Varoşların gayrıresmi topluluklar olduğunu duymuştuk. | TED | ونعلم الآن بأن الأحياء الفقيرة هي عبارة عن مجتمعات من العامّة |
Ve ne oluyor biliyor musunuz? Hizmet verdiğim topluluklar, her hafta silahlı şiddete ve mahkumiyetlere bağlı insan kaybediyorlar. | TED | وما كان يحدث في المجتمعات التي كنت أخدمها حيث كنا نخسر الناس إسبوعياً بسبب عنف السلاح والسجن الجماعي. |
Düşük gelirli topluluklar ve değişik ırklardan topluluklar nesillerdir bunu biliyor. | TED | المجتمعات محدودة الدخل، والمجتمعات متعددة الأعراق قد عرفت ذلك لأجيال. |
Diğer topluluklar gibi buna hazırlıksız yakalandık. | TED | مثل العديد من المجتمعات الأخرى، كنا فقط غير مستعدين |
Hükûmetler ödüyor, topluluklar ödüyor, sizler ödüyorsunuz, ben ödüyorum. | TED | الحكومات تدفع، المجتمعات تدفع، أنتم تدفعون، أنا أدفع. |
Dahil olduğumuz topluluklar ve tanıştığımız insanlar bize farklı deneyimler kazandırıyor. Üstüne üstlük, okula başlıyoruz ve bir diğer problemi eklemiş oluyoruz. | TED | لدينا كل التجارب المختلفة من المجتمعات والناس الذين التقينا بهم، وعلى رأس ذلك، نبدأ بالمدرسة، ونضيف المشكلة القادمة. |
Birincisi, kırsal bölgelerde yaşayan topluluklar üzerinde çalışmamız gerekiyor, şiddetin toplum gözünden uzakta gerçekleştiği yerler. | TED | أولها مساعدة المجتمعات التي تعيش في المناطق الريفية, حيث تحدث الانتهاكات البعيدة عن أنظار العامة. |
Göçmen topluluklar ve art arda ölen yaşlılar sonucunda ortaya çıkan zayıf arşiv kimin neye sahip olduğu konusunda karışıklık yaratıyordu. | TED | المجتمعات المهاجرة، والأجيال القديمة في مرحلة الزوال وبصورة حتمية سوء حفظ السجلات أدى إلى صراعات حول الملكية |
Yalnızca topluluğumdaki kızlar için değil, diğer küçük topluluklar için de mücadelede kararlıydık. | TED | لقد تمّ تعييننا للنضال من أجل الفتيات ليس فقط في مجتمعنا بل في المجتمعات الأخرى |
Bana kalırsa ikinci fırsat farklı topluluklar arasında daha fazla etkileşimi desteklemeliyiz. | TED | الأمر الثاني الذي أراه كفرصة هو فكرة تشجيع مزيد من التفاعل بين المجتمعات المختلفة. |
Bu bağımsız topluluklar arasında teolojiler ve eylemler çok fazla çeşitlilik gösterirken aralarında ortak, tutarlı bağlantılar olduğunu da görebiliyoruz. | TED | بينما تختلف تلك اللاهوتية والممارسات كثيراً بين تلك المجتمعات المستقلة، يمكننا أن نرى المواضيع المشتركة بينها |
Hepimizin ihtiyaç duyduğu topluluklar olmamıza yardım etmelerini sağlıyor. | TED | والتي تتيح لهم أن يُدخلوا أنواع المجتمعات التي نحتاج إليها جميعًا حيز الوجود. |
Ama doktorlar ve hemşireler daha çok şehirlerdeler ve Musu'nun topluluğu gibi olan topluluklar geride kalıyor. | TED | لكن الممرضين والأطباء متمركزون في المدن، وبالتالي فإن مجتمعات كمجتمع موسو يبقى جانبا. |
Elbette aynı prensip diğer güçlü topluluklar için de geçerli... iyi olanlar ve kötü olanlar. | TED | بالطبع، نفس المبدأ ينطبق في مجتمعات قوية أخرى أيضاً الجيده والسيئة منها. |
Dengeli topluluklar nasıl oluştururuz? | TED | كيف يمكننا بناء مجتمعات مستقرة؟ طول العمر. |
Bakteriler de tıpkı insanlar gibi topluluklar hâlinde yaşarlar. | TED | تعيش البكتريا في مجتمعات تمامًا كما يعيش البشر. |
Yani topluluklar mükemmel değil ama şehir de hapishane sayılmaz. | Open Subtitles | قصدي، أن الفئات ليس مغزاها أن تكون مثالية لكنها بالكاد سجن |
Halklardan hükümetlere kadar topluluklar olarak beraber çalışalım, öyle ki bugünün mutlu bir yaşındaki bebekleri yarının kendinden emin değişim öncüleri olsunlar. | TED | دعونا نعمل معا كمجتمعات من الجذور إلى الحكومات لنجعل الأطفال السعداء اليوم، صناع التغيير الواثقين بأنفسهم غدا |