Eğer 150 yıl ayakta kalmayı başarırsak, tahminimce torunlarınızın torunları Malthus'u tamamen unutmuş olacaklar. | TED | اذا أستطعنا فعل ذلك خلال ال 150 عاماً القادمة أعتقد أن أحفاد أحفاد أطفالنا سينسوا كل شئ عن مالثيوس |
Eolo'nun torunları postu geri almak istediler, çünkü post krala şans getirirdi. | Open Subtitles | أحفاد إيالوا طلبوا إستعادة الفروة لأنها تجلب حظ الملك |
Her neyse, ben kaçtım yoksa ben gidene kadar torunları olacak. | Open Subtitles | علي أي حال , سأنطلق وإلا سيكون لديها أحفاد إلي أن أصل لهناك |
Saray muhafızları cesurca girdikleri çatışmayı kaybettikten sonra, o, ailesi ve genç torunları da dahil içeride vurularak öldüler. | Open Subtitles | هو وعائلته بما في ذلك أحفاده أُطلق عليهم النار داخل القصر بعد خسارة حرس القصر معركته بشجاعة دفاعاً عنه |
Dedelerinin prestijini korumak için torunları hayatlarını feda ediyor. | Open Subtitles | يخاطر الأحفاد بحياتهم لإنقاذ شرف جدودهم |
Yakın mağaralarda, antik Maya uygarlığının torunları, yüzyıllar boyunca taptıkları tanrılarına dua ettiler. | Open Subtitles | في الكهوف القريبة احفاد المايا صلوا الى الرب لديهم عباداتهم لاكثر من مائة جيل |
Müvekkilimi hedef almayı bırakmazsan seni öyle bir davaya gömerim ki torunlarının torunları hâlâ masraflarını ödüyor olur. | Open Subtitles | لولمتتوقفعناستهدافزبوني , سارفع عليك الكثير من القضايا سأجعل أحفاد أحفاد أحفادك يدفعون الفواتير هل هذا واضح؟ |
Ve geri kalanının da sümüklü torunları dışında yaşamak için bir sebebi yok. | Open Subtitles | وبقيّتهم، ليس لديهم ما يعيشون لأجله سوى أحفاد عليلة، |
Bu da Buddasi'nin torunları olduğunuzu gösterir, insan muhafızı, ve geçmenize izin veririm. | Open Subtitles | ،إذا فأنتم أحفاد بوداسي ،حراس الإنسان وسأدعكم تعبرون |
Hayır ama olay şu ki, o listedeki bir çok adamın da torunları var. | Open Subtitles | لا ولكن المشكلة هي أن معظم الرجال في تلك القائمة لديهم أحفاد أيضًا |
Bu maceraya katılanların torunları tarafından tamamlanacak. | Open Subtitles | تكتمل بأيدى أحفاد الأرواح الشجاعة التى ذهبت بتلك المغامرة |
Daha sonra İngiltere'ye gittiler. Onları buraya getiren de torunları oldu. | Open Subtitles | وذهبت الى انكلترا، ومن ثم أحفاد الرجل هم من جلبوهم من هناك. |
torunları var, aile konusunda biraz daha ileride. | Open Subtitles | لديه أحفاد لذلك يسبقنا قليلًا في قسم الأسرة |
Yemek görevlisi bayanın torunları vardı, dolaysıyla çocukları da... O yüzden akşamları okuldan ayrılırdı? | TED | طباخة المطعم الخاصة بي لديها أحفاد! ! وهذا يعني أن لديها أطفالًا! وهذا يعني أنها تغادر المدرسة في نهاية الدوام؟ |
torunları uzakta yaşayan, karısı ve çocukları ölmüş, muzip bir duldu. | TED | كان أرمل شيطاني زوجته وابناؤه متوفيين أحفاده يعيشون بعيدا عنه |
Her pazar kiliseye gidiyor.. Karısı ve torunları ona bayılıyor.. | Open Subtitles | يذهب للكنيسة كل يوم زوجته تحبه وكذلك أحفاده |
Sadece kelebekler değil, geçmişte hiçbir şeyi öldüremezsin, ...çünkü onların bütün torunları da ölür ve insan ırkının sonunu getirebiirsin. | Open Subtitles | ليس فقط الفراشات لا تستطيع قتل أيّ شئ في الماضي لأن يبيد كلّ أحفاده وينتهي بإبادة الجنس البشري بالكامل |
Aşağılık şirketi torunları sigorta kapsamına almıyor. | Open Subtitles | منظمة التأمين الصحي لا تشمل الأحفاد |
Fakat torunları bir arkadaşlık olarak kabul edersen. | Open Subtitles | ولكنْ إن أمكنكِ رؤية "الأحفاد" كتعبير مجازيّ للأصدقاء، |
Bu kadınlar, eski yöntemlerle büyükleri tarafından eğitilmiş Polinezyalı denizcilerin torunları. Şimdi de bana devrediyorlar. | TED | ان هذه النسوة هنَّ احفاد الملاحين البولينيزية تم تدريبهن بواسطة اجدادهن على الطريقة القديمة والآن هن ينقلن علومهنَّ إلي |
Bu insanların torunları üzerinde hakları var. | Open Subtitles | هؤلاء الناس لديهم الحق في حفيدتهم |
Küçük torunları, bebek Jack. | Open Subtitles | لقد أتوا بحفيدهم "جاك". |
ve onların torunları da kurtulacak, bu böyle sürüp gidecek. | TED | و أطفال أطفالها سيتم انقاذه أيضاً و أحفادهم بدورهم سيتم إنقاذهم و هكذا دواليك |
Büyükannemi düşündüğümde, ona göre tabii ki bütün torunları özeldi. | TED | عندما فكرت بجدتي ، بالطبع كانت تعتقد بأن جميع أحفادها مميزون. |
Kardeşlerim eşleri, çocukları, torunları, hep birlikte burada toplanmıştık. | Open Subtitles | وإخوتي وزوجاتهن وأولادهم وأحفادهم اجتمعوا كلّهم هنا |
Bunun anlamı şudur, dişi katil balina yaşlandıkça ailesinin büyük bir bölümünü çocukları ve torunları oluşturur, daha uzak akrabalarsa ölür. | TED | هذا يعني أنه كلما كبرت أنثى الحوت القاتل فإن نسبة أكبر من عائلتها تتكون من أطفالها وأحفادها بينما يموت الأقارب البعيدون. |
torunları büyük babalarına veda ediyorlar. | Open Subtitles | .الاحفاد يقدموا لجدهم حفلة وداع رائعه |