Pekâlâ, belki istediği bu değildi ama olmasını umduğu şey buydu. | Open Subtitles | حسنًا،ربمالا يكونهذا ماأراد ... ولكنهذاما تمناه... |
Şirketin başına Ollie geçti. Babasının umduğu her şey olmayı başardı. | Open Subtitles | قاد "أولي" الشركة وجعل منها كل ما تمناه والده |
Neden bazılarının kaderinde el pençe divan hizmet görmek varken diğerlerinin tek umduğu tuvalet yıkamak olsun? | Open Subtitles | لماذا على بعض الناس أن يتم خدمتهم بيدٍ وساق وكل ما يأمله الآخرين أن يغسلوا الحمامات |
Fakat gözleri kadar büyük midesi olsa bile bu umduğu gibi bir yemek değil. | Open Subtitles | لكن حتى بعينين تماثلان حجم معدته هذه الوجبة ليست بالحجم الذي كان يأمله |
Ancak kendisinin düğün hediyesi olmasını umduğu tabancanın başkasının olacağını öğrenir. | Open Subtitles | لاكتشاف فقط ماكان يتمناه هدية لزفافة أصبحت لغيرة |
Ama ne yazık ki, karısı, hiç onun umduğu tepkiyi vermemişti. | Open Subtitles | .. ولكن مع الأسف لم تتجاوب زوجته لذلك كما كان يأمل |
Evet, ben de Susan'ın hayatının umduğu gibi gitmediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | نعم لا اظن ان حياة سوزان تذهب بالطريق التي كانت تأمله ايضا |
Bilim adamının umduğu şey de buydu. | Open Subtitles | كان كل ما تمناه العالم |
Hedefimizin umduğu da buydu! | Open Subtitles | ! هذا ما تمناه المجرم |
Bu, hepimizin umduğu en güzel şey. Unutulmayacağımız için. | Open Subtitles | ذلك أفضل ما يمكن أن يأمله أي فرد منا أن لا نُنسى |
Steven'ın davranışı umduğu sonucu getirmemişti. | Open Subtitles | افعال ستيفي لم توصله لما كان يأمله |
Büyük Mystic Falls'ı boşaltma planı herkesin umduğu gibi gitmiyor. | Open Subtitles | {\pos(190,220)} إذًا خطّة إخلاء (ميستك فولز) الجللة لا تسري بالنجاح الذي يأمله الجميع. |
Bir patronun olmasını umduğu şey tam da budur çünkü benim istediğim şey bu. | Open Subtitles | إنه بالضبط ام يتمناه أي مدير لأن هذا ما أريد |
Her nasılsa, umduğu gibi gittiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنّ ذلك سار على النحو الذي كان يتمناه. |
Bir babanın umduğu her şeysin sen. | Open Subtitles | أنت كل ما يتمناه أي والد. |
İzcinin öğrenmeyi umduğu şey, bir nehrin karşısındaki uygun bir yerde bulunan bir köprüdür. | TED | والكشاف يأمل أن يتعلم، لنقل، هناك جسر في مكان مناسب عبر النهر. |