İyi haberler bu kadar. vatandaş'tan bir mektup daha geldi. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الاخبار الجيده وصلتنا رساله اخرى من مواطن |
İyi haberler bu kadar. vatandaş'tan bir mektup daha geldi. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الاخبار الجيده وصلتنا رساله اخرى من مواطن |
Mirageman'in yokluğunda sade vatandaş Psued-Robin onun yerini almaya karar vermiş. | Open Subtitles | بسبب غياب الرجل السراب مواطن يدعى شبه روبين قرر أخذ مكانه |
Dünyanın büyük bölgelerinde, ortalama vatandaş için yüksek eğitim ulaşılamaz halde. | TED | في أماكن شاسعة من العالم يتعذر التعليم العالي على المواطن العادي. |
Sebebi; teoride eyaletin, bireysel olarak bir vatandaş yerine, tüm vatandaşlar adına müşterek biçimde hareket etmesi. | TED | هذا لأن الدولة، نظريًّا، تُمثِّل المواطنين كجماعة، وليس مواطنًا وحيدًا بحد ذاته. |
Ben tuhafım,... - ...sense güvenilir bir vatandaş. - Anladık, anladım. | Open Subtitles | أنا غير منظم، وأنتم عاليين ومحكمين انا سطحي وأنتم مواطنين صلبين |
Marina vatandaş değildi, muhtemelen Hosty onu sınır dışı etmekle tehdit ediyordu. | Open Subtitles | انها لم تكن مواطنة , لذلك ربما كان يهدد بترحيلها إلى روسيا |
Ve birisinin bu duyguları ne kadar azsa uyanıp, işe gidip, iyi bir vatandaş olabilir. | Open Subtitles | و بمشاعِر أقَّل، يُمكنُ للمرء أن ينهَض و يذهَب للعمَل و يكون مواطناً صالحاً |
Sıradan bir vatandaş gibi geldi ve prosedürel sorular sordu. | Open Subtitles | لقد اتى الى كأنه مواطن عادى وبدأ فى طرح الأسئلة |
Biliyor musun, bana kendimi ikinci sınıf vatandaş gibi hissettirme konusunda inanılmaz yeteneklisin. | Open Subtitles | أتعرفين ، لديك موهبة رائعة في جعلي أشعر أني مواطن من الدرجة الثانية |
Her vatandaş her zaman Büyük Lider'in rozetini takıyor. | TED | ويرتدي كل مواطن شارة تحمل صورته في جميع الاوقات. |
Geçen yıl New York'taki 155.000'den fazla vatandaş nitelikli olmak için yeteri kadar puan topladı. | TED | العام الماضي، أكثر من 155,000 مواطن في منطقة نيويورك فقط. حازوا نقاط تكفي للتأهل. |
Ben de derim ki, duyulmak ve görülmek isteyen herhangi bir vatandaş, bir malzeme, bir konuşma konusu olarak değil, bir katılımcı, bir kurucu olarak. | TED | وسأخبرك، أي مواطن يريد أن تتم رؤيته وسماعه ليس كسند أو موضوع نقاش، ولكن كمشارك، كمبتكر. |
Maddi güvencesi olan mahkûm da vergilerini ödeyen bir vatandaş olabilir ve vergilerini ödeyen, maddi güvencesi olan bir vatandaş öyle kalabilir. | TED | فالشخص المسجون المستقر ماديًا يمكن أن يصبح مواطن دافع للضرائب، ودافع الضرائب المستقر ماديًا يمكن أن يظل هكذا. |
Gangsterlerin umurunda olmaz ama sıradan bir vatandaş geceyi hapiste geçirirse kafayı yer. | Open Subtitles | ..المجرمين لا يهمهم ، لكن المواطن العادي بعد ليلتان في الحجز يفقد عقله |
Sarhoş olduğunu sanıyorlar. Daha önce konuştuğun şu adam dürüst bir vatandaş gibi görünüyordu. | Open Subtitles | يعتقدون بأنك تشرب.ذلك الرجل الذي تكلمت مع بدا مثل مثل هذا المواطن الصادق. |
Buna tepki olarak, onbinlerce hoşnutsuz vatandaş merkez Kiev'de bu bağlılığı protesto etmek için bir araya geldiler. | TED | وكردة فعل، قام عشرات الآلاف من المواطنين الغاضبين بالتدفق إلى وسط كييف للتظاهر ضد هذا التحالف. |
Yerleri Konsül tarafından bilinmeyen pek çok vatandaş olmasını umuyorum. | Open Subtitles | . أعتقد أن هناك مواطنين كثيرون مكانهم مجهول بالنسبة للقنصل |
Bir vatandaş, benim gibi sıradan bir vatandaş, birinin hatırı sayılır miktarda uyuşturucu bulundurduğunu biliyorsa yasalara göre sorumluluğu nedir? | Open Subtitles | إذا مواطنة, مواطنة عادية مثلي عرفت أن شخص يحمل كمية كبيرة من المخدرات فماذا تكون مسؤوليتي, كما تعرفون, تحت القانون؟ |
Sıradan bir vatandaş olduğum zaman umarım daha yakın arkadaş oluruz. | Open Subtitles | عندما أصبح مواطناً عادياً أتمنى أن نصبح أصدقاء أفضل |
Bir kişi tam olarak nerede ikinci sınıf vatandaş oluyor? | TED | أين بالضبط يمكن للمرء ان يصبح مواطنا من الدرجة الثانية؟ |
Köprü yıkıldığı ve havaalanını köprünün diğer tarafında olduğu için birkaç vatandaş arabalarıyla köprüden atlayarak geçmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | بإختفاء الجسر والمطار من الجهة الأخرى للجسر عدد من المواطنون يحاولون قفز الثغرة بسياراتهم |
Meçhul kalmayı isteyen gizli bir vatandaş tarafından yapılmış. | Open Subtitles | تمّ إجراء الإتّصال من قبل مُواطن عادي الذي يرغب في أن يظلّ مجهولاً. |
Yürümekte olan insanların üçüncü sınıf vatandaş olduğunu, halbuki otomobillerde gidenlerin birinci sınıf vatandaş olduğunu gösteriyor. | TED | المبين هنا أنا المارة هم مواطنون من الطبقة الثالثة بينما الذين يتنقلون بالسيارات هم مواطنون من الطبقة الأولى. |
Dürüst vatandaş rolü oynayıp gidip parayı Chicago polisine mi vereceksin? | Open Subtitles | هل تـُحاولين أن تلعبي دور المواطنة الصالحة ونقوم بتسليمها للشـُرطة؟ |
Aslında ilgili bir öğrenci, öğretmen, vatandaş olmanın bir yöntemi var. | TED | وفي الحقيقة، فإن هناك طريقة لكي تكون طالبًا أو معلمًا أو مواطنًا متفاعلّا. |
Örnek vatandaş. Güzellik yarışmacısı, yönetmen, sevecen bir anne. | Open Subtitles | مواطنه مثاليه , متسابقه في الجمال مديرة مسابقه فخمه ,أم محبه |
Bilirsin işte, destekleyici şekilde böylece iyi ve muteber bir vatandaş olarak büyür. | Open Subtitles | حتى يمكننه أن يكبر حتى يكون لطيفًا, مواطنٌ صلبْ. |
Ama çöplüğün bir yere yapılması gerekliydi ve vatandaş olarak sorumlulukları vardı. | TED | ولكن يجب التخلص منها في مكانٍ ما وكان لديهم شعور بالمسؤولية كمواطنين. |