Bu çok içten bir özür, ve onlar da bunu ciddiye alıyorlar. | TED | و إنه لإعتذار صريح، و هم يأخذونه بجدية كبيرة. |
Kapağını açıyorsun... ve onlara bir miktar, içinde alkol bulunmayan çocuk sidiği örneği veriyorsun... ve onlar da sana anahtarlarını geri veriyorlar. | Open Subtitles | .تقومبفتحالصمّام. و تعطيهم جرعة من بول الطفل الغير ملوَّث و هم يجب عليهم إرجاع مفاتيحك لك |
Çünkü yataktan çıkarsam üşüyeceğim ve onlar da annemin canını acıtacaklar. | Open Subtitles | إذا أنا ـ ـ إذا أنا أنهض، سأبرد وهم سيآذونها من؟ |
Şimdi, zamanla, onlara daha da yaklaşıyoruz, ve onlar bunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | وبمرور الوقت اصبحا اقرب واقرب وهما لا يعلما ذلك |
Hala bir satıcısın ve onlar da bunu biliyorlar. | Open Subtitles | مازالت محادثة مبيعات, و هم مازالوا يعرفون ذلك |
ve onlar Hanks gibi kibirli adamları bizden daha fazla sevmezler. Birkaç şey ayarlayabilirim. | Open Subtitles | و هم لا يحبون اصحاب الروتين امثال هانكس مثلنا |
Çünkü seni bağışladım ve onlar da bana bir ders vermek istediler. | Open Subtitles | لأننى سامحتك و هم أرادوا أن يلقنونى درساً |
Ama düşman birçok ve onlar her yerde vardır. | Open Subtitles | لكن لديك العديد من الأعداء و هم في كل مكان |
Şimdi sadece yalnız ve ümitsiziz ve onlar da bunu biliyorlar. | Open Subtitles | نحن فقط وحيدات الآن و يائسات و هم يعلمون هذا |
Eğer filmimi istemiyorsan başka bir şovu arayacağım ve onlar gösterecek. | Open Subtitles | إذا كنت لا تريد فيلمي سأتصل بوكالة آخري وهم سيعرضون الفيلم |
Sadece güzel, mükemmel şeyler düşünüyorsun ve onlar da seni havaya kaldırıyorlar. | Open Subtitles | أنت يجب فقط أن تفكر فى أفكار رائعة وهم يرفعونك في الهواء |
Biz ve onlar, birbirimizin varlığından haberdar olmadan paralel hayatlar yaşıyor olabiliriz. | Open Subtitles | نحن وهم نعيش في عوالم متوازية كل منا غير مدرك بوجود الآخر |
Ve sonra her şey altüst oldu. Ben üst ve onlar da alt. | Open Subtitles | ثم ينقلب كل شئ رأساً على عقب أنا الرأس وهما العقب |
Peter, onu buldu ve onlar... sonsuza kadar mutlu yaşadılar. | Open Subtitles | بيتر، لقد وجدها وهما عاشا بسعادة طوال العمر |
En iyi dayanağımız bu çeteydi ve onlar da doğranmış ciğere döndü. | Open Subtitles | يؤدي قصارى جهدنا لعصابة جديدة لذيذة وأنهم في نهاية المطاف والكبد المفروم. |
ve onlar bana yapmam gereken herşeyi söylüyorlardı. | TED | وكانوا يوجهونني نحو كل الامور التي يتجوب علي القيام بها |
ve onlar kurt değil, kudurmuş Vikinglerin hayalete dönüşmüş yaratıklarıydı! | Open Subtitles | ولم يكونوا ذئاباً بالكلية، ولكن كانوا الأشباح المتحولة لـثوار الفايكينغ |
Kesinlikle ve onlar zenginliklerini kaybetmekten hoşlanmazlar. | Open Subtitles | بالضبط. وهُم لا يُحبّون أن يردّوا الأشياء. |
ve onlar heykeli saf altınla kapladı. | Open Subtitles | و أخذوا يكسون الصوره بالذهب الصافي |
Kim olduğunu, ne yaptığını ve onlar için ne yapabileceğini söyle. | Open Subtitles | من أنت ولماذا أنت هنا و ما الذي تستطيع فعله لهم |
NCAA birinci sınıfların oynamasına izin vermeyecektir ve onlar elimizdeki tek oyuncular, sizinle birlikte. | Open Subtitles | و اتحاد الجامعات الرياضي لن يوافق على لاعبين مستجدين وهؤلاء هم اللاعبون الوحيدون لدينا بالاضافة لكما |
Herkes benim üzerime geliyor, bir Paskalya parçası konusunda, ve onlar senin filmini istiyorlar. | Open Subtitles | " كله ينظر لي بشأن ضربة " إيستر ويريدون فيلم " إيستر " وقبل الصيف |
ve onlar söylemek istediklerini söyleyecekler, sonra da sen istediklerini söylersin, mesele çözülür. | Open Subtitles | وسيقولون مايريدون قوله تستطيع قول ماتشاء وسننتهي,حسناً؟ |
ve onlar sigara içiyorlardı! | Open Subtitles | وقد كانو يدخنون |
Ve kötü zamanlarda, bir kere olsun, onları yıkamak istediğinde, ve onlar istemediğinde, | Open Subtitles | مرة واحدة في حين عند محاولة لمنحهم حمام، وأنها لا تريد ذلك. |