Fakat virüslerin bakteriyi enfekte etmek için kullandığı tek yöntem bu değil. | TED | و لكن هذه ليست الطريقة الوحيدة التي تصيب بها الفيروسات البكتريا بالعدوى. |
Bu yöntem sayesinde bilim insanları büyük akson demetlerini bulup yumuşak darbelerin onları yapısal olarak nasıl değiştirdiğini görebiliyorlar. | TED | هذه الطريقة تسمح للعلماء بأن يجدوا حِزم المحاور العصبية الكبيرة ونرى كيف أن الضربات الأكثر إعتدالا قد يغيرها هيكليا. |
Tabii bunun Marcus'a arkadaş bulmak için en iyi yöntem olduğunu düşünüyorsan. | Open Subtitles | إذا كنت تظن أن هذا هي أفضل وسيلة لتعثر على صديق لماركوس |
Şimdi bilgiyi gerçekten yalayıp yutmak ve onunlar birşey yapmamız için, bu yöntemlerin en azından ikisini kullanmak zorundayız, ya da duygusal bir deneyim ile birleştirerek bir yöntem kullanmak zorundayız. | TED | الآن .. لكي يتسنى لنا هضم المعلومات .. وتحليلها من اجل فهمها واستخدامها علينا أن نفعل طريقتي تحليل من الطرق الاربعة السابقة أو ان ندمج إحدى الطرق السابقة مع تجربة عاطفية |
Çoktan başladılar bile. Bu ise kendi kararlarını kendilerinin verebildiği, göreve dayalı bir yöntem. | TED | أنهم بدأوا ذلك فعلا، وهذا أسلوب معتمد على المهام، حيث أنها تتمتع بتحكم ذاتي لعمل جميع القرارات بأنفسهم. |
Ancak 1809 yılında David Ricardo, ekonomi biliminin farklı, tümden-gelimli bir yöntem kullanması gerektiğini iddia ederek, suyu bulandırmıştır. | TED | ولكن، في عام 1809، عكّر ديفيد ريكاردو صفو المياه بإدعائه أن علوم الإقتصاد يجب أن تستخدم طريقة استنتاجية مختلفة. |
Bana ilaç vermek ilişkiyi korumak için en iyi yöntem sayılmazdı. | Open Subtitles | لا شك أن تخديري لم تكن الطريقة المفضلة للحفاظ على العلاقة |
Sonra şöyle bir yöntem buldu; olayı, konuşmadan anlatmamı söyledi. | Open Subtitles | فابتكرت هذه الطريقة بحيث أخبرها بكل شيء بدون أن أتكلم |
Bir alanı alıp bütün bu şeyleri dışarı atmak bizim için çalışabilecekleri en verimli yöntem değildi. | TED | ان مجرد أخذ حقل وازالة كل هذه الاشياء ليست بالضرورة الطريقة الأكثر فعالية ليتمكنوا من العمل. |
Nasıl yapıldığını biliyorum ve aynı zamanda en sevdiğim yöntem, | TED | وأنا أعلم كيفية القيام بذلك، وطريقتي المفضلة للقيام بذلك .. هي الطريقة الأسهل |
Bu yöntem aşağı yukarı 20 yıldır kullanılıyor. Açıklaması çok kolay bir yöntem. | TED | هذه الطريقة كانت موجودة لمدة 20 عامًا تقريبًا، من السهل شرح ذلك. |
Bu yöntem yüzyıldan fazladır uygulanmaktadır. | TED | الآن، إنّ تلك الطريقة عُمل بها لأكثر من قرن. |
Bu nedenle çok daha nesnel bir yöntem arıyoruz ki bu durumu değerlendirebilelim. | TED | لذا كنا نبحث عن وسيلة أكثر موضوعية لتقييم هذه الظواهر. |
Bu yüzden öğretmen arkadaşım Sebastian Thrun ve ben düşündük ki, daha iyi bir yöntem olmalı. | TED | لذلك فإن مدرسي المساعد سيباستيان ثرون و أنا فكرنا لابد أن يكون هناك وسيلة أفضل |
Son zamanlarda çokça kullandığım özellikle ilginç bir yöntem evrimin kendisidir. | TED | وأحد تلك الطرق المثيرة للإهتمام بشكل خاص والتي كنت أستخدمها بكثرةٍ مؤخراً هي عملية التطور نفسها. |
Belki o dili akıcı olarak öğrenmekten sadece bir eğlenceli yöntem kadar uzaksınız. | TED | فربما أنت على بُعد أسلوب ممتع واحد من تعلم تلك اللغة بطلاقة. |
Nefreti reddedecek ve aramızdaki ayrımı iyileştirecek bir yöntem bulabilir miyiz? | TED | هل يمكننا إيجاد طريقة لرفض الكراهية وإيجاد حل للانفصال الموجود بيننا؟ |
Yani bizi diğer insanlara yakınlaştıracak bir sürü yöntem var ve görünüyor ki hepsi evrensel düzeyde. | TED | حسناً .. إذا هناك عدة طرق تمكننا من التواصل مع بعضنا البعض، ويبدو أن هذا الأمر أمرٌ عالمي |
yöntem aynı. | Open Subtitles | نفس الاسلوب الاجرامي لا تعطل للصمامات استخدام الكيروسين |
Takım çantamın geleceği olacak bir yöntem. | Open Subtitles | الوسيلة التي تصبح بالكامل أداة أساسية من صندوق أدواتي |
Evet, bu da başka bir yöntem. Pamuğu ayıklar, tohumu alırım. | Open Subtitles | بلى تلكَ طريقةٌ أخرى, أحلج القطن وأخذ البذور |
Italya'da sorel çimentosu kullanılan bir yöntem geliştirdiler. | TED | في إيطاليا، قاموا بتطوير تقنية تستخدم اسمنت سوريل. |
Belli bir yöntem ya da kurban tipi yok. Nasıl bir profil çıkarmıştın? | Open Subtitles | بدون اسباب معينة او اسلوب كيف بنيتم وصفا من ذلك؟ |
- Bu yöntem, zincirlenmiş içgüdülerime tam özgürlük veriyor yani. | Open Subtitles | تلك الطريقه تعطي غرائزي المتدربه الزمام الكامل.. أنت تعرف. |
Koordinasyon için inanılmaz bir yöntem bilgi akışları, çok ufak tanecikli bir şekilde. | TED | إنها وسائل للتنسيق لا تُصدَّق، فبطريقة رقيقة الحبوب جداً، تتدفّق المعلومات. |
Ondan ziyade, daha hızlı bir yöntem buldum. | Open Subtitles | بدلاً من ذلك إخترتُ فقط طريقاً أسرع |
Oradaki 3 şehir onları alt etmek için ilkel bir yöntem buldu. | Open Subtitles | ثلاثة مدن صغيرة هناك وجدت طريقةً بدائية لهزيمتهم |