Böyle olunca en azından yaşadığını biliyorum. En azından... - ...nabzının attığını biliyorum. | Open Subtitles | على الأقل أعرف أنك على قيد الحياة على الأقل أعرف أن قلبك ينبض |
Bilmek istiyorsan senin neden kötü bir kontla yaşadığını bilmem gerek. | Open Subtitles | لإنى أحتاج أن أعرف لماذا تعيشين مع هذا الكونت الشرير ؟ |
10. ipucu kedi sahibinin, Blend içen Danimarkalı'nın yanında yaşadığını belirterek onu 1. eve yerleştiriyor. | TED | فإن المفتاح العاشر يخبرك بأن مالك القطة يعيش بجوار الدنماركي مدخن البليند، مما يجعله يسكن في المنزل الأول. |
Apache öncüleri gördüğü duman işaretlerini okuyacak ... ve birilerinin hala yaşadığını bildirecek. | Open Subtitles | الاباتشي من خلال قرائتهم للاشارات يَعْرفوناذاشخصما بقى حي خلال المعركةِ |
- Hayır, sadece... Neler yaşadığını biliyorum çünkü ben de o yollardan geçtim. | Open Subtitles | كلا , إنه فقط , أعرف ما الذي تمر به لأنني كنت هناك |
Ruby. - evet. Bu Lillith'in arabası. Onun kasabada yaşadığını sanıyordum, Haydi. | Open Subtitles | روبي , هذه سيارة ليليث ظننت أنها تسكن في المدينة , هيا |
Pittsburgh Üniversitesi araştırmacıları iyimser insanların daha uzun yaşadığını ispatladı. | Open Subtitles | الباحثون في جامعة بيتروسبيج اثبتوا ان المتفائلون يعيشون مدة اطول. |
Senin yaşadığını tahmin ettiklerimi o da yaşadı. İnkar, öfke, vesaire. | Open Subtitles | لقد مرّ بما أتصوّر أنكِ ، تمرين به الإنكار, الغضب,إلى آخره. |
Af edersin,fakat bu genç adam, sizinle yaşadığını iddia ediyor | Open Subtitles | عفوا منك ، ولكن يدعي هذا الشاب انه يقيم معك. |
Bir çeşit katatonik durumdaymış yani etrafındakilerin farkında ama onlara yaşadığını göstermek için gözünü bile kırpamıyor. | TED | فقد كان في حالة شلل تام حيث يمكنه أن يعيَّ بما يدور حوله ولكنه لم يستطع أن يرمش بعينه لكي يشير على أنه على قيد الحياة |
yaşadığını ve geri dönmesi gerektiğini fark edemeyebilir. | Open Subtitles | ،مع أنهُ على قيد الحياة إنهُ على الأرجح لن يعرف، أنهُ عليهِ العودة |
Daima birlikteyiz ve ben bir kadınla birlikte yaşadığını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | نحن دائما معا و لا أعرف حت انك تعيشين مع امرأة |
Tamam,senin antikalar,hayaletler ve ölülerle dolu bir dünyada yaşadığını biliyorum. | Open Subtitles | حسناً ، أنت تعيشين في عالم الأثريات والأشياء والأشخاص الأموات |
O yaşlı ve burada Sam Hunt adlı bir fotoğrafçının yaşadığını düşünüyor. | Open Subtitles | أنه عجوز جداً , ويعتقد أن مصور يدعى "سام هانت" يسكن هنا |
Burada uzun zamandır kimsenin yaşadığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن أحداً يسكن هنا منذ فترة طويلة. |
Eğer oğlunun yanıbaşında olduğunu ve yaşadığını hissediyorsa, ...şey, belki de öyledir. | Open Subtitles | لو أنها تشعر بأن إبنها حي و بالقرب منها حسنا، ربماهكذاتعتقد. |
Neler yaşadığını tam olarak biliyorum, ama cesur olmalısın, tamam mı? | Open Subtitles | أعرف ما تمر به بالضبط لكن يجب أن تكون شجاعاً، حسناً؟ |
Onun Sarışın'ın nerede yaşadığını bildiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | بعد فترة بديت اتسائل ان كانت تعرف اين تسكن بلوندي |
Amacımız, dünyanın kimbilir neresinde olan kızkardeşini bulmak ve içinde yaşadığını söylediği cemaatin neyin nesi olduğunu anlamak, tamam mı? | Open Subtitles | مبينة للعثور على أختك في منطقة نائية من العالم، لنرى ما هذا المجتمع هي الذين يعيشون في وحقا كل شيء. |
Senin neler yaşadığını anlayabilecek çok fazla insan yoktur sanıırm, | Open Subtitles | ليس هناك العديد ممن يفهمون ماذا تمرين به |
Kapıyı açtığımda babamın başka bir kadınla ilişki yaşadığını gördüm. | Open Subtitles | عندما فتحت الباب وجدت والدي يقيم علاقة مع امرأة أخرى |
Sürekli o bara gittim ve yaşadığını söylediği çevrelere bakındım. | Open Subtitles | ذهبت إلى الحانة مررت بالحي الذي قالت أنها تعيش فيه |
60'ların ruhunun hala içinizde yaşadığını görünce çok mutlu oldum. | Open Subtitles | أنا مسرورة لأن روح الستينات مازالت حية فيك ياابنتي |
Bilim, Morlar'ın beyninin neden hala yaşadığını açıklayamıyor efendim. | Open Subtitles | العلم لا يمكنه تفسير لماذا . لا يزال عقل مورلار حياً |
Bana bu binada tek bir adamın mı yaşadığını söylüyorsun? | Open Subtitles | أتخبرني بأنهُ كان هناك رجلًا واحدًا فقط يقطن هذه البناية |
Deneklerin yarısına, karısının kocasının en iyi arkadaşı ile ilişki yaşadığını söyledik. | TED | لنصف المشاركين، قمنا بإخبارهم ان زوجته تقيم علاقة مع صديقه المقرب |
Yönetici, onun 27 yıldır burada yalnız yaşadığını söyledi. | Open Subtitles | المدير يقول أنها عاشت هنا وحدها لـ 27 عاماً |