| Her yeni gün, çok az zamanımız kaldığı ve ölenlere saygımızı göstermek için, hayatlarımızı dolu dolu yaşamamız gerektiği gerçeğiyle yüzleşiriz. | Open Subtitles | اننا كل يوم نقابل نفس الحقيقة , ان حياتنا هنا قصيرة ولتشريف السابقين , يحب ان نعيش حياتنا على اكمل وجة |
| Ama bu gezegende yeni yerler keşfetmek istiyorsak, orada yaşamamız gerekir. | TED | ولكن إذا أردنا أن نستكشف نهايات حدود هذا الكوكب، علينا أن نعيش هناك. |
| En büyük problem hakikat ötesi bir dünyada yaşamamız değil; veri-ötesi bir dünyada yaşamamız. | TED | المشكلة الكبرى هي ليست أننا نعيش في عالم ما وراء الحقيقة هي أننا نعيش في عالم ما وراء البيانات |
| Başpiskopos bize uyum ve barış içinde yaşamamız için Tanrı önünde yemin ettirdi. | Open Subtitles | اهل العاصمة قالوا انهم اقسموا للرب اننا سوف نعيش في سلام وانسجام. |
| yaşamamız için bir neden olduğuna inanıyorum... ve gitmemiz için de. | Open Subtitles | عليَ أن أُؤمِن أنَ هُناكَ سببٌ لكوننا نحيا... و سببٌ لمُغادرتنا |
| Yabancıların bize nasıl yaşamamız gerektiğini söylemelerinden hoşlanmayız. | Open Subtitles | لا نسمح للدخلاء أن يقرروا كيف نعيش حياتنا |
| Beraber yaşamamız, müşterek danışmanlık yapmamız. | Open Subtitles | نحن.. نعيش معاً مجدداً, أن نكون مستشارتين مقيمتين شريكتين. |
| Tekrar barış içinde yaşamamız için tek şansımız bu. | Open Subtitles | هذه هى الطريقُة الوحيده و بعدها نحن سنكون قادرين ان نعيش حياتنا بسلام ثانيةً. |
| ..her biriyle nasıl savaştığımız ve sefalet içinde yaşamamız... O bunların hepsini eğlenceli bulur. | Open Subtitles | الطريقة التي نعيش بها بالحرب والفقر المدقع، كل هذا يجده مسليا |
| Ama bu şekilde yaşamamız hiç güzel değil. | Open Subtitles | لكن الطريقة التي نعيش بها ليست جميلة أبدا |
| # KUZGUNLAR, QUENTIN FIELDS'IN NUMARASINI EMEKLİYE KALDIRIYOR # ...çok az zamanımız kaldığını ve ölenlere saygımızı göstermek için hayatlarımızı dolu dolu yaşamamız gerektiği gerçeğiyle yüzleşiriz. | Open Subtitles | وقتنا هنا قصير ولتشريف السابقين يجب ان نعيش حياتنا |
| EUN Won ve benim beraber yaşamamız muhtemelen seni rahatsız ediyordur. | Open Subtitles | أون لي وون وأنا نعيش مع بعض لذلك أتيت لتحدث معك .. |
| Hayatımızı günü gününe yaşamamız gerekir diyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنه من المفترض أن نعيش حياتنا كل يوم بيومه |
| Belki hepimiz yalnız öleceğiz ama bu yalnız yaşamamız gerektiği anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | ربما نحن بالفعل نموت وحيدين ولكن هذا لا يعني أنه علينا أن نعيش كذلك |
| Hayatlarımızı nasıl yaşamamız konusunda tavsiyeler verip durur. | Open Subtitles | لتخبرنا بكل لطف كيف ينبغي لنا أن نعيش حياتنا |
| O zamandan beri, kendimizi bizim kurtarmamız gerektiğine inanırım ve yapabiliyorken yaşamamız gerekiyor. | Open Subtitles | منذ ذلك الوقت لقد عرفت يجب علينا أن ننقذ أنفسنا ويجب علينا أن نعيش عندما نستطيع |
| Öyleyse öğretici suç dramaları olmadan yaşamamız gerekecek sanırım. | Open Subtitles | حسنٌ، أعتقد أنّنا يجب أن نعيش من دون دراما الجرائم التعليميّة |
| Gidip normal bir hayat yaşamamız gerektiğini söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنتِ من قلتِ بأننا يجب أن نذهب بعيداً نعيش حياةً طبيعية |
| Bacaklarımızı kullanamadan yaşamamız gerekse bile. | Open Subtitles | حتى إن كان معنى هذا أن نحيا بدون أن نستخدم أي طرف من أطرافنا |
| Kendi hayatımızı yaşamamız için annene bir galibiyet verebileceğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ لو أنكِ تعطين أمكِ فوز واحد سوف نكون أحرار لنعيش حياتنا |
| Hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiğini anlatan.. | Open Subtitles | الذين كان من المُفترض عليهم إخبارنا كيفية عيش حياتنا |
| Birlikte yaşamamız konusunda için rahat, değil mi? | Open Subtitles | ألا تزالين موافقة على عيشنا سوياً تحت سقف واحد؟ |