Gördüğünüz gibi, yalan söylemek aslında gelişme sürecinde tipik bir adım | TED | وهكذا كما ترون، الكذب هو في الحقيقة جزء تقليدي للنمو والتطور. |
Ve ona yalan söylemek zorunda değilim çünkü onu yatağa atmak istemiyorum. | Open Subtitles | وأروع ما في الأمر، أني لا أضطر إلى الكذب لأستدرجها إلى السرير |
Tonane'nin halkına yalan söylemek fikri benim de hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب فكرة الكذب على قوم توناني أكثر منك |
sürekli yanımda olman ve sürekli yalan söylemek zorunda kalmak çekilmez olmuştu. | Open Subtitles | لقد أصبح اﻷمر لا يطاق، أن أضطر للكذب وأنتي بجانبي طول الوقت |
Ve onlara benimle birlikte olduğuna dair yalan söylemek zorunda kalacağım! | Open Subtitles | و أنا لن أكذب و أقول لهم أنك كنت فى منزلى |
Böylesi en iyisi. Satıcıya yalan söylemek zorunda da kalmazsın. | Open Subtitles | ذلك سيكون الأفضل، ولكن سيكون عليك أن تكذب على البائع |
Bunun sebebi gerginlik değil. Bu kokuya yalan söylemek sebep olur. | Open Subtitles | ليس التوتر ما يسبب هذا الكذب هو مسبب رائحة بول القطط |
Hayır, sevdiğin kadına gerçekleri söylemek yada ona yalan söylemek. | Open Subtitles | لا، بين قول الحقيقة للمرأة التي تحب أو الكذب عليها |
Sus. Zaten çok güçsüzsün. Enerjini yalan söylemek için harcama. | Open Subtitles | أنت ضعيف بما يكفي أرجوك لا تهدر طاقتك على الكذب |
Ben Priya çok seviyorum! Ve artık ona yalan söylemek istemiyorum | Open Subtitles | انا احبّ بريا كثيراً والآن انا لا استطيع الكذب عليها أكثر |
Benim tek yaptığım ise onları üzüp hayal kırıklığına uğratmak ve yalan söylemek. | Open Subtitles | كل ما فلحت في القيام يه كان إقلاقهم و تخيب ظنهم و الكذب |
Ve sana yalan söylemek istemedim. Ama bunu atmak zor. | Open Subtitles | وأنا لم أقصد الكذب عليك ولكن من الصعب التفريط فيها |
Tanrı'nın suratına karşı yalan söylemek ahlaksızlık değil mi sence de? | Open Subtitles | غير اخلاقي الا تعتقدين هذا؟ مثل الكذب على في وجه الاله؟ |
Sırf size yalan söylemek için neden onca sıkıntıya gireyim? | Open Subtitles | لماذا أريد كل هذا العناء فقط من أجل الكذب عليك؟ |
Hakkında yalan söylemek bu yüzden bu kadar kolay oldu. | Open Subtitles | لهذا السبب كان سهلاً جداً عليّ الكذب حيال ما فعلته |
Güvercinleri besledikten sonra bu konuda yalan söylemek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | عندما انتهيت من اطعام الطيور لم يكن على الكذب بشأنها |
Evli olmak konusunda yalan söylemek istemiyorum. - Ben de. | Open Subtitles | لا، لا، أنا لا أريد أن يكون للكذب عنا زواجه. |
Bak sana yalan söylemek istemezdim. Fakat daha sonra anlayacaksın. | Open Subtitles | إسمعي، أتمنى أنّني لم أضطر للكذب عليكِ، لكنّكِ ستتفهمين لاحقاً. |
Eğer yalan söylemek konusunda yalan söylediğime karar verirse bana borçlanırsın. | Open Subtitles | حسناً ، إذا قررت أنى أكذب فإنى كذلك فإنك مدين لى |
Bugün herhangi bir konuda bana yalan söylemek niyetinde misiniz ? | Open Subtitles | هل أنت تنوي أنت تكذب علي في أي شيء هنا اليوم |
Onlara yalan söylemek kolay olmadı ama ne zaman taşınsam saçma bir hikaye uydurmam gerekiyordu. | Open Subtitles | ليس من السهل أن يكذب لهم من هذا القبيل، لكن في كل مرة أنتقل لدي لتعويض بعض قصة مجنون. |
Sen sevgilini düşük maaşlı işin hakkında yalan söylemek zorunda kalmadan kapmıştın, değil mi? | Open Subtitles | وأن أخبرها حقيقتى ؟ لقد حصلت على فتاتك بدون كذب حول حالك المتواضع ، صحيح ؟ |
Tamam ama soran falan olursa yalan söylemek kabalık olur. | Open Subtitles | حسناً, ولكن ان سأل احد سيكون من الوقاحة ان نكذب |
Yani yalan söylemek ve bir çeşit uzaylı istilacılar gibi bana işkence etmenin sorun olmadığını düşündün. | Open Subtitles | حسناً، ظننتِ إذاً ألّا بأس في أن تكذبي و تعذّبيني و كأنّكِ غازية من الفضاء؟ |
Burada olmak için Emma'ya yalan söylemek zorunda kaldığımın umarım farkındasındır. | Open Subtitles | اتمنى ان تدرك انني اضطررت ان اكذب على ايما لأكون هنا |
İstediğin son şey, Rosie teyze gibi yeğenlerine, kaç kez nişanlandığın konusunda yalan söylemek. | Open Subtitles | آخر ما تريدينه هو أن بنتهي بك الامر مثل العمّة روزي تكذبين لـ بنات أخيك عن كم مرة قد خُطبتي |
Bu kadar yalan söylemek için bu işe gerçekten ihtiyaç duymuş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنّه كان بحاجة فعلاً لهذه الوظيفة ليكذب هكذا. |
Dostum bu durumdan kurtulmak için bir sürü yalan söylemek lazım. | Open Subtitles | صديقي، سيأتي الوقت تضطر فيه لتكذب للحفاظ علي العلاقة. |
Çok kadınlar sik evlat. Sana yalan söylemek için bir nedenim yok. | Open Subtitles | عاشر الكثير من النساء، لا سبب لدي لأكذب عليك |
Biliyorum ama ona yalan söylemek, korkak ve bencilce geliyor. | Open Subtitles | أنا أعلم، ولكن، مثل، والكذب لها فقط يبدو الجبان والأنانية. |
anlamak için çok gençler, bu onlara yalan söylemek değil. | Open Subtitles | التي لا يُدركونها لا يُعد كذباً |