yapmak istediğim şey, Afika'nın yaptığının aynısını yapan başka ülkeler bulmak, yani 1800 yıl boyunca yerinde saydıktan sonra bir anda gürlemek, aniden aşırı yükselmek. | TED | ما أود فعله هو إيجاد دول فعلت مثل ما فعلته أفريقيا وذلك يعني القفز من 1800 سنة من لا شيء إلى لمس الأعالي فجأةً |
yapmak istediğim, tekniği kullanarak alanla bir olmayı bulmak. | TED | وما أود فعله هو محاولة اكتشاف كيفية الانضمام للقوة مع الفراغ من خلال هذه التقنية |
Ama annemim bilmediği bir şey vardı: hayatımı son derece sıkıcı buluyordum ve yapmak istediğim en son şey kendim hakkında yazmaktı. | TED | والذي لم تكن تعلمه هو اعتقادي أن حياتي كانت شديدة الملل, وأن آخر ماكنت أريد القيام به كان أن أكتب عن نفسي. |
yapmak istediğim şey bir kişinin bir çift gözlük yapabileceğini sizlere göstermek. | TED | ما أريد فعله هو أن أبين لكم أنه يمكن أن تصنع نظارات. |
Senin için yapmak istediğim birçok şey var. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء التي أود فعلها من أجلك |
Tek yapmak istediğim Aşka geri dönüş için bir yol bulmak | Open Subtitles | جل ما عليّ فعله البحث عن طريق العودة إلى الحب |
Açık olmak gerekirse, ben gazeteciyim, teknolojist değilim, ve yapmak istediğim kısaca bugünün ve geleceğin nasıl görüneceğine dair bir resim çizmek. | TED | الآن حتى نكون واضحين، أنا صحفي ولست تكنولوجيا، وبالتالي ما أود القيام به باختصار هو رسم صورة لما سيكون الحاضر والمستقبل عليه. |
yapmak istediğim size onların öğrendiklerinden birkaçını göstermek. | TED | و ما أود فعله ، هو أن أريكم بعض الأشياء مما تعلموه. |
yapmak istediğim şu an biraz para almak. | Open Subtitles | ما أود فعله هو الحصول على بعض المال الآن |
Seni seviyorum ama yapmak istediğim bir sürü şey var. | Open Subtitles | أحبك لكن هناك الكثير الذي أود فعله في حياتي |
yapmak istediğim şey, aslında, size bunu gerçekte olduğu gibi muhteşem 3D haliyle sunabilmek. | TED | ما أريد القيام به هو أن أقدمه ثلاثي الأبعاد كما هو في الواقع. |
yapmak istediğim şey bilgisayar, zeka ve interneti bir parçamız haline getirmek. | TED | ما أريد القيام به هو أنني أريد أن أنسج الحوسبة، الذكاء والانترنت كجزء منا. |
Şimdi, yapmak istediğim: Şu ortadaki 9 tane yüzeyi arkasına bir filtre koyarak sarı ışıkla aydınlatacağım. | TED | والآن الذي أريد القيام به حقاً هو أنني سوف أضع تسعة أسطح هنا تحت إضاءة صفراء ببساطة عن طريق وضع فلتر خلفهم |
yapmak istediğim sizinle alakalı en klas bazı şeyleri paylaşmak. | TED | وما أريد فعله هو مشاركتكم بعض الإشياء الممتعه التي تحصل معكم |
Ona yapmak istediğim tüm şeyler, ona zarar verebileceğim tüm yöntemler. | Open Subtitles | كل الأشياء التي أود فعلها لهَا كل الطرق التي تمكنني من إيذائِهَا |
Tek yapmak istediğim Aşka geri dönüş için bir yol bulmak | Open Subtitles | جل ما عليّ فعله البحث عن طريق العودة إلى الحب |
Bugün yapmak istediğim, bu gezegen ve okyanuslar hakkında size bazı şeyler göstermek. | TED | وما أود القيام به اليوم هو أن أعرض عليكم بعض الأشياء عن كوكبنا أو عن المحيطات. |
Bir jonglör olarak yapmak istediğim şey bir anı temsil edici birşeyler yaratmaktı. | TED | حسناً, كـ قاذف للكرات ما اردت فعله هو انا اصنع شيئاً. وكانت تلك تمثيلية اللحظة |
Bu çok iş demek ama yapmak istediğim bir iş zaten. | Open Subtitles | انه فقط الكثير من العمل لكنه العمل الذي اريد ان افعله |
Şu anda yapmak istediğim tek şey Başkan'ın sakat bacağını düzeltmek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أريد عمله الآن هو علاج ساق السيّد المشلولة. |
Hayatım boyunca, bebek, yapmak istediğim tek şey kaçmak oldu. | Open Subtitles | من كل حياتي، أيها الطفل .. الشيء الوحيد الذي أريده هو الهروب. |
yapmak istediğim birşey olduğunu fark ettin bu sonucu çıkardın. | Open Subtitles | لقد رايت ان هنال شيئا اود فعله وفهمه لذا انت ما انت عليه |
Bütün yapmak istediğim, koşu ayakkabılarımı giymek ve kapıdan dışarı koşmaktı. | TED | كل ما أردت فعله هو أن أرتدي حذائي الرياضي والجري خارجا. |
Ama bazen önüne geçemiyorum. Yani tek yapmak istediğim o oluyor. | Open Subtitles | وكأنّي غير قادر على ردعه أحياناً وكأنّه كلّ ما أودّ فعله |
Şimdi, gerçekten yapmak istediğim kendi soruşturma şirketimi açmak çünkü paranın olduğu yer orası. | Open Subtitles | الآن, ما اريد فعله فعلا هو فتح ملف التحري الخاص بي لمعرفه مكان وجود المال اولا |