Ama aynı yaz şansı yaver gitmeyen iki kişi olmuştu. | Open Subtitles | لكن ثمة شخصين آخرين في ذلك الصيف لم يحالفهما الحظ |
Hatta kafalarına silahı dayayınca daha orada şansın yaver gidebilir. | Open Subtitles | إن وضعت مسدس على رأس أحدهم ، قد تواجه الحظ |
Evet Çavuş, şansızımız yaver gitti. | Open Subtitles | حسنا يا سيرجنت .. لقد حالفنا الحظ بعد كل هذا |
Altyordamı ayrıştırmaya çalışıyoruz ama şimdiye kadar şansımız yaver gitmedi. | Open Subtitles | الذي ينظم التواصل مع سفينة القيادة حتى الأن بلا حظ |
Ancak şu aralar şansım yaver gitti, ve tekrar lacilerimi giyebiliyorum. | Open Subtitles | لكن قد حالفني الحظ مؤخراً وعدت إلى العمل |
Şansımızın henüz yaver gitmediğini söyledin o da hemen atladı. | Open Subtitles | لقد قلت لبراد أن الحظ لم يحالفنا حتى الآن |
Morg elemanlarından oluşan bir ağ oluştursam anca şansım yaver gidebilir. | Open Subtitles | إذا استطعت جعل العاملين في المشرحة يراقبون الوضع ربما يحالفني الحظ |
Peki, hidrofonik labaratuvarın nasıl gidiyor? Şansın yaver gidiyor mu? | Open Subtitles | حسناً, ماذا عن معملك للزراعة المائية هل حالفك الحظ فيه؟ |
İletişim cihazıyla şansım yaver gitmedi, ...ama başka bir fikrim var. | Open Subtitles | حسناً لم يصادفنى الحظ مع جهاز الإتصال ولكن لدى فكره أخرى |
Şans her zaman yaver gitmez ama benimki artık dönmeye başladı. | Open Subtitles | الحظ موجود في خطوط رفيعة, واعتقد أن حظي على وشك التغيير |
Unutma, buna "şansı yaver gidiyor" derler ama şans tasarımın tortusudur. | Open Subtitles | تذكر أنك قد تكون محظوظاً ولكن الحظ يأتي لمن خطط له |
Samanlıkta iğne aramaya benziyor. Ama belki şansımız yaver gider. | Open Subtitles | الأمر أشبه بإبرة في كومة قشّ، لكن لربّما سيُحالفنا الحظ. |
Leela, bu sefer şansımız yaver gitti, ama daha dikkatli olman gerekirdi. | Open Subtitles | لقد حالفنا الحظ هذه المره يا ليلا لكن يجب أن تكوني أكثر حذراً |
Birkaç problemimiz var şansımız bu etkileyici balon koleksiyonunda daha yaver gidiyor. | Open Subtitles | لقد حالفنا الحظ أكثر بتطوير هذه المجموعة من البالونات |
Şansımız yaver giderse beyne oksijen taşıyan yeni damarların oluşmasını sağlayacak. | Open Subtitles | بأي حظ سوف تنمو أوعيتك الدموية الجديدة وتساعد على أكسدة الدماغ |
Ancak şu aralar şansım yaver gitti, ve tekrar lacilerimi giyebiliyorum. | Open Subtitles | لكن قد حالفني الحظ مؤخراً وعدت إلى العمل |
Belki şansımız yaver gider ve biz de onun düştüğü yere düşer ve onu buluruz. | Open Subtitles | ربما يحالفنا الحظ ونحطم انغسنا في نفس المكان ونجدها |
- Belki şansım yaver gider, şu barmenle bir kavgaya tutuşuruz. | Open Subtitles | ربما قد يحالفني الحظ حيث سأتشاجر مع ذلك الساقي كلا، ليس هذه المرة |
Gitmeden önce rulet oyna. Şansın yaver gidiyor. | Open Subtitles | إن عربتك جاهزة كي تغادري لقد حالفك الحظ اليوم |
Şu eski hastane arazisi üzerinde çalışmaya devam edelim, millet. - Belki şansımız yine yaver gider. | Open Subtitles | ولنواصل العمل بموقع المشفى القديم يا جماعة فلا أحد يعلم، لربما حلفنا الحظّ مجدّداً |
Benim dünyamda, zamanlama her şeydir. ve bazen şansımız yaver gider. | Open Subtitles | في عالمي , التوقيت هو كل شيء وأحياناً , نكون محظوظين. |
Kusura bakma ama kasıtlı olarak bunu yapamam[br]Ama belki şansın yaver gider. | Open Subtitles | آسف، لا أستطيع ذلك عن عمد، ولكن ربما يحالفك الحظ |
Dikkatli olun beyler eğer birinizin şansı yaver giderse, sadağımda bir sürü prezervatif var. | Open Subtitles | تقدموا فحسب يا زملاء إذا حالف أحدكم الحظ فلدي درزن من الواقيات الذكرية في كنانتي |
Onlar şansları yaver giden kürklü parazitlerdi. | Open Subtitles | كانوا الطفيليات ذات الفرو التي حالفها الحظ |
Ve birçok çiftin duşta şansı yaver gitmiş. | Open Subtitles | والكثير من الأزواج يحالفهم حظ كبير في الاستحمام |
Miniksiniz, şansınız yaver gitmiyor sonra dediniz ki, "Hey, o bir dev. | Open Subtitles | أنتم صغار الحجم وحظكم عاثر دائما ، تفكرون وتقولون |