ويكيبيديا

    "yiyeceği" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الطعام
        
    • طعام
        
    • غذاء
        
    • طعاماً
        
    • الأطعمة
        
    • الغذاء
        
    • طعامها
        
    #Türkler gibi fes ve çarık giydiler... #...aynı yiyeceği yediler... #...birlikte sıkıntı çektiler... #...yük işlerinde, ulaşımda eşekleri kullandılar. Open Subtitles كانوا يرتدون نفس الملابس التي يرتديها الأتراك الطربوش و الصندل يأكلون من نفس الطعام و يعانون من الحرارة معاً
    Bu kadar çok çeşit yiyeceği yemeyi istemekten başka bir şey düşünemezdim. Open Subtitles لا يمكننى تخيل متعة تعادل تناول مثل تلك الأصناف المختلفة من الطعام
    Bu ülkede her gün, bir ton yiyeceği çöpe atıyoruz. Open Subtitles نحن نرمي الأطنان من الطعام في هذه الدولة كل يوم
    Sabah taşıyabileceğimiz kadar çok yiyeceği yanımıza alır ve ayrılırız. Open Subtitles بالصباح سنأخذ كل ما نستطيع حمله من طعام و نتحرك
    Yetişkin birinin yiyeceği yemeği çocuk yiyecekmiş gibi dilimleyen... ve doktor olduğunu iddia eden birinin Trent'i ziyaret ettiğini de biliyoruz. Open Subtitles ونعرف أيضا أن ترنت كان يزوره وبشكل شبه حصري رجل يدّعي أنه طبيب, رجل أنا أعتقد بأنه قطع طعام رجل راشد
    Bu fakirlik çizgisinin ne olduğudur -- Aile gelirlerinin % 80'i sadece enerji ihtiyaçlarını, günlük yiyeceği karşılar. TED هذا هو خط الفقر-- 80% من عائد تلك الأسرة يذهب إلى إحتياجهم للطاقة, وهو غذاء اليوم.
    Eğer bu yiyeceği bize gönderen ilahi bir kudret varsa,.. Open Subtitles وإذا كان هذا الطعام أتى كهدية من بعض الآلهة السريّة
    Yakıt yok. Balili yerel kadınlar testere talaşları üzerinde yiyeceği pişiriyorlar, ve sadece büyükannelerinin bildiği sırları kullanarak. TED تطبخ نساء بالي المحليات الطعام على مواقد نشارة الخشب بأستخدام أسرار لا يعرفها سوى جداتهن.
    Ve dedik ki, dinleyin, kurak mevsimde, yiyeceği alın. TED قلنا، حسناً، وقت الموسم الشحيح، سنقدم الطعام ونوزعه.
    Ayrıca yiyeceği daha iyi emmek için sıvı hâle getiren sindirim enzimleriyle dolu tükürük de salgılayabilir. TED بإمكانه أيضاً أن يفرز اللعاب مع إنزيمات هاضمة تحول الطعام إلى سائل لتسهيل امتصاصه.
    Farkedeceğiniz gibi, algımız her durumda biraz güvenilmezdir. Yiyeceğin kalitesiyle, o yiyeceği tükettiğimiz ortam arasındaki farkı TED كما ان ما تلاحظوه ايضاً انه في اي الاحوال من توقعاتنا هناك تسرب لانستطيع ان نحدد الفرق بين جودة الطعام
    yiyeceği tüm formlarında, renklerinde, aromalarında ve tatlarında konuşmak fazlasıyla moda ve doğru bir şey. TED يعد التحدث عن الطعام أمر لائق و طبيعي بجميع ألونه و أشكاله و بمختلف النكهات.
    yiyeceği pozitif pekiştireç olarak kullanan bilim insanları, güvercinlere Monet'nin eserlerini Picasso'nunkilere tercih etmelerini öğrettiler. TED باستخدام الطعام كمُعزز إيجابي قام العلماء بتدريب الحمام ليميز لوحات مونيه عن لوحات بيكاسو.
    Benim bisikletim vardı, onun ise çok az yiyeceği vardı. TED كان لديّ دراجة، وكان لديه بالكاد الطعام.
    - Ne yiyeceği vardı ne de hava alabiliyordu. - İçinde ölebilirdi. Open Subtitles حسنٌ، لم يكن لديها طعام أو هواء كان يمكن أن تموت بالداخل
    Bu annenin yavruları aç fakat onlara verecek yiyeceği yok. Open Subtitles ام الفراخ هذه جائعة، ولكن ليس لديها أي طعام لإعطائهم.
    Eğer hiç manyok olmazsa, milyonlarca insanın yiyeceği ve geliri de olmaz. TED وإن لم تكن الكسافا متوفرة، لن يكون هناك طعام متوفر أو دخل ثابت لملايين من الأفراد.
    Eğer çiftçi tarlasına bu virüs ve patojenlere dirençli olacak hangi tür manyok ekmesi gerektiğini bilseydi daha fazla yiyeceği olabilirdi. TED لو عرفت الفلّاحة أي تنوع من الكسافا لتزرعها في حقلها، والتي لديها المناعة ضد تلك الفيروسات والآفات، لكان لديها طعام أكثر.
    Yarın yolculuk için gerekli su ve yiyeceği alacağız. Open Subtitles نحن نرسو على جزيره غدا سنأخد طعام وماء لكى نكمل رحلتنا
    Cephanesi ve yiyeceği yetersiz olan bir avuç Apaçiye karşı başarılı sonuçlar alacak bir harekat icra edemiyoruz. Open Subtitles ... نحن لا نستطيع القيام بخاتمة ناجحة في حملة ضدّ حفنة من الاباتشي ... ليس لديهم غذاء ولا ذخيرة
    Tohumların bereketi sayesinde vahşi kediler gibi daha küçük yırtıcılar yeterli yiyeceği bulabiliyorlar. Open Subtitles لذا بعض المفترسين الأصغر، كالقطط البريّة لا تزال تجد طعاماً وفيراً
    Çok kötü konserve yiyeceği sevmem. Open Subtitles سيئ جداً أنا لا أَحْبُّ الأطعمة المعلّبَة.
    Bu yiyecek 2.0 dır, ürettiğiniz yiyeceği başkaları ile paylaşma amacınız vardır. TED هذا هو الغذاء 2.0 حيث يمكنك إنتاج الغذاء بهدف مشاركته مع الآخرين
    Oralarda yiyeceği bitene kadar beş ay dolandı durdu. Open Subtitles دارتْ حول الأرض طوال خمسة أشهر إلى أن نفد كيس طعامها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد