| Sinsi : Üzgünüm Woody. Ama onlara hak vermek zorundayım. | TED | سلينكي: أنا آسف يا وودي لكن علي أن أوافقهم الرأي. |
| Sana bunu söylediğim için Üzgünüm ama bu başarılı değil. | TED | أنا آسف لإخبارك بهذا، ولكنني لا أعتقد أن منتجك ناجح. |
| Böldüğüm için Üzgünüm, ama Grant Kalesi genel alarm verdi efendim. | Open Subtitles | أنا آسف للمقاطعة، لكن حصن جرانت يومض بتوجيه إنذار عام، سيدي |
| Sayın yargıç, adil olmaya çalıştığınızı fark ettim ve ben...ben o anın heyecanıyla söylenen sözler için çok Üzgünüm. | Open Subtitles | إننى أدرك أن سيادتك تحاول أن تكون عادلاً إننى آسف جداً على أى ملحوظات لقد كانت وليدة اللحظة الحارة |
| "Ama son zamanlarda yapmadın ve geciktin." Geç kaldığım için Üzgünüm. | Open Subtitles | لقد فات الاوان على عمل اي حماقة ، آسف على تأخيركم |
| Güzel bayanla konuştum, ve ona söylediğim efendim... bu olanlar korkunçtu... ve Üzgünüm. | Open Subtitles | تحدثت إلى زوجتك الطيبة وقلت لها أن الذي حدث كان رهيباً وأنّي آسف |
| Güzel bayanla konuştum, ve ona söylediğim efendim... bu olanlar korkunçtu... ve Üzgünüm. | Open Subtitles | تحدثت إلى زوجتك الطيبة وقلت لها أن الذي حدث كان رهيباً وأنّي آسف |
| Burada rahatsız ettiğim için Üzgünüm, ama pek evde olmuyorsunuz. | Open Subtitles | بأي حال آسف على مضايقتك فلم تكن في المنزل كثيراَ |
| Benim hatam Üzgünüm, geçen haftaydı yani benim düşündüğümden bir hafta öncesi. | Open Subtitles | إنها غلطتى , أنا آسف لقد كنت أتحدث عن الثلاثاء قبل الفائت |
| - Üzgünüm Çavuş, şimdi konuşamam. - Ne demek istiyorsun? | Open Subtitles | أنا آسف لا يمكنني التحدث الآن مالذي تعنيه بهذا ؟ |
| - Annen de çok oldu ama. - Üzgünüm, Marisa. | Open Subtitles | ـ لقد تجاوزت أمك حدودها ـ أنا آسف يا ماريسا |
| Çok Üzgünüm Sayın Yargıç fakat Ludwig'in Kraliçe'yi öldürmek için plan yaptığını sanıyoruz. | Open Subtitles | آسف ، أيتها الموقرة لكننا نعتقد أن لودفيج مشترك فى مؤامرة لإغتيال الملكة |
| Lütfen Tanrım, yaptıklarım için çok Üzgünüm. Bir daha hiç yapmayacağım. Söz veriyorum. | Open Subtitles | رجاءً، الله، آسف جداً على ما فعلت ، أنا لَنْ أَعْملَه ثانية، أَعِدُ |
| Gerçekten Üzgünüm. Sana iyi eğlenceler. Haftaya konuşuruz, tamam mı? | Open Subtitles | و أنا آسف حقاً، استمتع بوقتك سنتكلم الأسبوع الماضي، حسناً؟ |
| O şeyin içinde olmasından dolayı Üzgünüm ama beni kurtaracaklar. | Open Subtitles | أنا آسف لكونك حاملة لهذا الكائن لكني سأنجو عندما يأتون |
| Üzgünüm bayan, ama menüdeki her şeyin içinde balık var. Peki ekmek? | Open Subtitles | آسف يا سيدتي ، لكن كل ما في القائمة يحتوي على السمك |
| Üzgünüm bayım, serserilerin bu gece spor salonunda uyumasına izin vermiyoruz. Ama ıvır zıvır şeyleri arka kapıya koyacağız. | Open Subtitles | آسف سيدي ، لن نسمح للمتشردين بالنوم في غرفة الرياضة الليلة لكن سنضع بعض الوجبات المنزلية في الباب الخلفي |
| Üzgünüm evlat ama kampüs hayatı hakkında izlemem gereken bir program var. | Open Subtitles | آسف يا بني ، هناك برنامج عن الحياة الجامعية يجب أن أراه |
| Üzgünüm, ama biraz sükunet için pahalı bir fotoğraf makinesini feda ettim. | Open Subtitles | آسف ، لكن تخليت عن الكاميرا الثمينة فقط لأحصل على وقت هادئ |
| Çok Üzgünüm. Belki bir ara buluşup, bir kahve falan içeriz. | Open Subtitles | آسف ، ربما نجتمع يوماً ما ونتناول القهوة أو شيء كهذا |
| Kusura bakma da umurunda olmadığının farkındayım benim başım belâya girecek. | Open Subtitles | انا آسف انا اعرف انك لن تهتم لكن هذا أمر يخصنى |
| pardon. İşinize yarayabilecek diğer bir şey ise beş saniye kuralı. | TED | آسف. يوجد شيء آخر يمكنكم استعماله، أطلق عليه قاعدة الخمس ثوانٍ. |
| Afedersin bebeğim, kafam fena karıştı ve bunu hiç bir bahane geri alamaz. | Open Subtitles | أنا آسف يا عزيزتى، لقد أفسدت الأمر ولا يوجد هُناك عُذر سيغير هذا. |
| - Affedersin. Eski alışkanlıklar. Bir dahaki sefere zili çalarım. | Open Subtitles | آسف لذلك، عادات قديمة سأقرع جرس الباب في المرّة المقبلة |
| özür dilerim. Bütün bu meseleler canımı sıktı. Yakında herşey iyi son bulacak. | Open Subtitles | آسف ، أشعر بالملل من الأمر كله وكلما انتهينا مبكراً كان ذلك أفضل |
| Bu arada, Charlie'ye olanlar konusunda... çok üzgün olduğumu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | بالمناسبة,أريد شخصياً أن أقول لك كم انا آسف لما حصل لتشارلي |
| Bunu duyduğuma üzüldüm. Şimdi buraya gel de beni al. | Open Subtitles | أنا آسف لسماع ذلك و الآن احضر إلى هنا لتصطحبنى. |
| Affedersiniz, Merhaba. Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim. Koalaca biliyor musunuz? | Open Subtitles | معذرة مرحباً أنا آسف لإزهاجك هذا أنا الكوالا هل تعرف الكوالا ؟ |
| Sizi buralara kadar getirttiğimiz için kusura bakmayın ama onları binadan çıkartamam. | Open Subtitles | آسف لجعلك تأتي هنا بهذه الطريقة ولكن لا يمكنني إخراجها مِن المبنى |
| afedersiniz Memur bey ama kimliklerimiz içeride. Eğer isterseniz hemen gidip getireyim. | Open Subtitles | أنا آسف تركناهم بالداخل إذا تريد يمكن أن نذهب لنحصل عليهم الآن. |