| Onu sevdiğimi biliyorsun, ama ona olan aşkımın sana zarar vermesini asla istemedim. | Open Subtitles | أنتي تعلمين أني أحبه, لكني أبدا لم أقصد أن أحبه لأسبب لك الألم |
| - Bu manzarayı hep çok sevmişimdir. - Ben de severim, doktor. | Open Subtitles | ـ لقد أحببت هذا المشهد جدا ـ أنا أيضا أحبه يا دكتور |
| Evet. Bayıldım. Galiba eve giderken bunu giyeceğim. | Open Subtitles | أنا أحبه في الحقيقة، أعتقد أنا سألبسه للبيت |
| Onu sevdim, çünkü beni zorladı aramaya ve neşeye tutunmaya. | TED | إنني أحبه لأنه أجبرني على إيجاد البهجة و التعلق بها. |
| Konuya böyle de bakabilirsiniz ama bu benim hoşuma gitmez. | Open Subtitles | لكن المرء يضر البعض و هذا ما لا أحبه كثيراً |
| Kimseyi aşağılamadım. Hıyar herif bana resim sevgimi sordu, ben de sevmiyorum dedim. | Open Subtitles | الوخزة سألني ، إذا ما كنت أحب الرسم لقد قلت بأنني لا أحبه |
| Cristal içene kadar şampanya sevmezdim. Artık bayılıyorum. | Open Subtitles | لم تكن تعجبني الشامبانيا حتى تذوقة البلور الأن أحبه |
| Herif akıllı, komik, kibar ve ben ondan çok hoşlanıyorum. | Open Subtitles | فالرجل ذكي و مضحك و تقليدي و أنا أحبه كثيراً |
| Onu sevdiğimi sanıyordu ama sevmiyordum, onun sevdiği gibi değil. | Open Subtitles | لقد ظن بأنني أحبه لكنني لم أفعل ليس كما أحبني |
| Babamın saatini falan çalmadı. Ona ben verdim. Onu sevdiğimi sanmıştım. | Open Subtitles | لم يسرق ساعة والدي، لقد أعطيتها له كنت أعتقد بأنني أحبه |
| Atıştırmaya bayılırım. Neleri sevdiğimi bilirler. Kahvaltıda ne yemeyi severim çocuklar? | Open Subtitles | وهم يعرفون ما أحب، مالذي أحبه على الفطور يا رفاق ؟ |
| Onu kardeşim gibi severim; ama saçma sapan tasarılar kurmuş. | Open Subtitles | أني أحبه كأخ لي لكن الرجل يتحدث عن لعبة أغبياء |
| - Hiç de bile. - Yok, nazik severim ben. Ulu Tanrım! | Open Subtitles | أحبه ناعماً، يا إلهي أي شخص أخر كان سيظن أنك تحظين بالنشوة |
| Harika, değil mi? Cömert para harcayıcısı, Bayıldım! | Open Subtitles | الأمريكيين أريد ذلك الشيء إنه باهظ الثمن أنا أحبه |
| Ofisimdeki pek çok şeyle uyumsuz olsa da ona Bayıldım. | Open Subtitles | برغم أنه يتعارض مع كل شيء بمكتبي، فأنا أحبه |
| Harika, bunu sevdim. Düşündüğümden uzun sürerse söylüyorum sana bunu anlarım. | Open Subtitles | رائع ، أحبه منذ وقت طويل لم أخبرك بما أشعر به |
| Tamamen yeni bir açıdan düşünmem gerekiyor ama bunu sevdim. | TED | ويجب أن أفكر بطريقة جديدة لأقوم به، لكنّني أحبه. |
| Çok sevgi dolu biriydi, sevecendi bu da çok hoşuma gidiyordu gerçekten. | Open Subtitles | نعم, لقد كانت رقيقة جداً، وهذا ما أحبه تعلمان بأنني أحب ذلك |
| Ondan nefret etmiyorum, sadece sevmiyorum ki bu da oldukça farklı. | Open Subtitles | إنني لا أكره، إنني فقط لا أحبه وهو أمر مختلف تماماً |
| İşimi eskiden de severdim, ama Tanrım, şimdi bayılıyorum. | Open Subtitles | أحببت عملي من قبل, لكن يا إلهي, أنا فعلاً أحبه الآن |
| Herkesten daha çok hoşlanıyorum. O benim en iyi arkadaşım. | Open Subtitles | أحبه أكثر من أي شخص آخر إنه أفضل صديق لي |
| Ama genelde böyle bir orgazm yaşamam için adama aşık olmam gerekir. | Open Subtitles | لكن كي أحظى بهزة جماع كهذه مع شخص يجب أن يكون أحبه |
| Beni öpmesinden hoşlanmıyorum. Onu gönder, anne! | Open Subtitles | أنا لا أحبه أن يقبلني إجعليه يذهب، يا أمي |
| Belki de üniforması yüzündendi ama onu sevmedim. | Open Subtitles | ربما كان ذلك ناجم عن زيه الرسمي لكنني لم أحبه |
| Bu, çok sevdiğim bir şekil. Bradley, Petrie ve Dumais. | TED | هذا الشكل الذي أحبه : برادلي و بيتري و دوماي |
| Bilimde buna dair size binlerce örnek verebilirim fakat aralarında birini çok seviyorum. | TED | وأستطيعُ إعطاءكم ألف مثال عن ذلك في العلم، ولكن هناك مثالٌ أحبه حقًا. |