Ve bence gerçekten gerimizde olduğundan daha çok yenilik önümüzde var. | TED | أنا أظن أن هناك الكثير من الإبتكار أمامنا أكثر مما خلفنا. |
önümüzde uçan şu kuşa bakın. Araba ona tepki veriyor. | TED | شاهد هذا الطير الذي يطير أمامنا. السيارة تتفاعل مع ذلك. |
önümüzde uzun bir ömür var. Bunun bir anlamı yok mu? | Open Subtitles | أمامنا حياة طويلة ومستقبل ألا يعنى هذا أى شئ لك ؟ |
İleride yeterli boyda bir alan var ama sert olacak. | Open Subtitles | هناك حقل متسع بما يكفي أمامنا ولكن الهبوط سيكون وعراً |
önümüzdeki trende hamile bir kadın var ve şu anda doğum yapıyor. | Open Subtitles | القطار الذي أمامنا يحمل على متنه امرأة حامل وهي على وشك الولادة |
Senin teorine göre, Azizler günü başlamadan önce 48 saatten az vakitmiz kaldı. | Open Subtitles | و فقا لنظريتك أمامنا أقل من 48 ساعة قبل عيد القديسين |
Şu an hala biz engelli insanların önünde bariyerler var. | TED | الآن لا تزال هناك حواجز أمامنا نحن الأشخاص ذوي الإعاقة. |
100 metre önümüzde sürekli bir öncü birlik bulunmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد الطليعة على بعد 100 متر أمامنا في جميع الأوقات |
En sonunda, gördüklerimizin önümüzde olan şeylerden ibaret olduğu eski günlerdeki gibi olabileceğiz. | Open Subtitles | ستعود الأمور أخيراً كما اعتادَتْ أنْ تكون حيثُ مانراه هو فقط الذي أمامنا |
Evet, ama bizim önümüzde duruyorlardı ve ben onlardan yiyiyordum. | Open Subtitles | نعم، ولكن كانوا يجلسون في أمامنا وأنا كان يأكل منها. |
Tam önümüzde, elektronik ortamda hava yoluyla aktarılan bilgisayar kodları. | Open Subtitles | أكواد للحاسب يتم نقلها إلكترونيًا عن طريق الهواء أمامنا تمامًا |
21 yaşında iken, arkadaşım ile birlikte bir öğleden sonra yolda yürürken adamın birisi pantolonunu aşağı indirdi ve önümüzde mastürbasyon yapmaya başladı. | TED | وعندما كان عمري 21، بينما كنت أتمشى مع صديقتي على الطريق عند الظهيرة قام رجل بإنزال بنطاله و الاستنماء أمامنا. |
önümüzde beceri geliştirme gibi devasa bir mesele var. | TED | هناك تحد ضخم أمامنا في مجال رفع المهارات. |
Buradaki sarı kutu önümüzde karşıya geçen bir yaya. | TED | هنا الصناديق الصفراء تمثل المشاة الذين يعبرون من أمامنا. |
Fort Kearney ileride. Süvariler orada. | Open Subtitles | حصن كيرنى أمامنا بالضبط و سلاح الفرسان هناك |
Çünkü önümüzdeki yola çıkmayı düşünse bile hangi yolda duracağını bilmesi gerekirdi. | Open Subtitles | لأنه حتى من أجل الوقوف أمامنا سيكون عليها معرفة أي طريق لتقف |
Unutma Lowrey 2 günümüz kaldı. Başarmalıyız. | Open Subtitles | تأكد بقي أمامنا يومان لنفعل ذلك بالشكل الصحيح |
Gayret eden kupayı kazanır. önünde bir hedefin olduğunu hayal etmek. | TED | بالتحمّل للفوز بالكأس. بالحلم أن هناك هدف أمامنا. |
Bütün bilgiler önümüze gelmeden önce kesin bir karar vermeyeceyiz. | Open Subtitles | لن نتخذ أي إجراء حتى حتى تكون كل المعلومات أمامنا |
Bir eve daha gidelim. Sizleri geri götürmeden önce biraz vaktimiz var. | Open Subtitles | دعونا نجرب بيتاً آخر , مازال أمامنا دقائق قليلة قبل أن نعود |
Bugün karşımızda duran şu kadın gibi o da yaşam biçimimizi tehdit ediyordu. | Open Subtitles | لأنه كان خطر إلى طريقتنا في الحياة، مثل امرأة الذي يقف أمامنا اليوم. |
bize kazandırılan bu topraklar bu büyük görevi bize devredenlere adanacaktır. | Open Subtitles | بالنسبة لنا الأحياء. هل يمكن مكرسة لمهمة عظيمة ما تبقى أمامنا. |
Hemen arkasındaki Beş, tam karşıda. | Open Subtitles | خلفه مباشرة، يوجد الرواق الخامس، أمامنا مباشرة حيث يوجد مكتب الشرطة هناك |
Tam önümüzdeydi, sonra araya... O nerede? | Open Subtitles | لقد كان أمامنا بالضبط ثم اختفى فجأة أين هو؟ |
Yozlaşmayla ilgili konuşacağım fakat iki farklı şeyi yan yana getirmek istiyorum. | TED | سأحدثكم اليوم عن الفساد, و لكني أريد أن أضع أمامنا شيئان مختلفان. |
10 kadar ayakçı ve çakal. Tam önümüzdeler. | Open Subtitles | حوالي عشرة رجال، وذئب بريّة أمامنا مباشرة |