"أنت على" - Translation from Arabic to Turkish

    • mısın
        
    • İyi
        
    • Doğru
        
    • sen de
        
    • üstündesin
        
    • Kesinlikle
        
    • haklısın
        
    Bu işe karışmak istiyor musun? Bu kararı vermeye hazır mısın? Open Subtitles هل أنت على إستعداد لتدوين أسمك في ذلك, أمستعد لهذا الإختيار؟
    Bu işe karışmak istiyor musun? Bu kararı vermeye hazır mısın? Open Subtitles هل أنت على إستعداد لتدوين أسمك في ذلك, أمستعد لهذا الإختيار؟
    Bu yüzden iyi biriyle evleniyor. Bu, Sunil'in düğün davetiyesi. Open Subtitles أنت على حق تماماً و لهذا فقط إرتبطت بشاب رائع
    Bence sizin canlı canlı deriniz yüzülse daha iyi olur. Open Subtitles .. إذا سألتنى . سأسلخك و أنت على قيد الحياة
    Doğru söylüyorsun, oğlum kutsal topraklarda ruhları çok daha huzurlu olacaktır. Open Subtitles أنت على حق يا بنيّ سترقد أرواحهم بسلام في أرضٍ مقدسة
    Hayır ama sen de Yahudi galetası varsa kıçına sok. Open Subtitles لا لقد حصلت أنت على مينورا يمكنك وضعه فى مؤخرتك
    Tepeden atlamadan hemen önce krom canavarın üstündesin. Open Subtitles صورتك و أنت على الشيطان المعدني قبل أن تقفز من ذالك الممر
    Kesinlikle haklısınız sayın avukat. Open Subtitles لم يدان موكلي بعد. أنت على صواب بكل تأكيد، أيها المحامي.
    Bu şehrin harika bir toplu taşıma sistemi olduğunun farkında mısın? Open Subtitles أنت على علم ان هذه المدينه لديها نظام نقل عام ممتاز؟
    İnsanları senin şartlarına uydukları sürece hayatında istediğinin farkında mısın? - Evet. Open Subtitles هل أنت على علم بأنك تريد أشخاص في حياتك بناء على شروطك؟
    Onların hepsine sahip olabilmek için her şeyi yapmaya hazır mısın? Open Subtitles هل أنت على استعداد للقيام بكل ما يلزم لتحظي بكل ذلك؟
    Bunu alıp getireceklerine hazır mısın? TED هل أنت على استعداد للتغيير و أن تتحول الى ما يتطلبه ذلك؟
    Eserlerini tanır mısın? Open Subtitles الشاعرة سافانا وينجو هل أنت على دراية بأعمالها؟
    Siz daha güncel bir teknolojiyi tanıyorsunuz, ki --işte burda Bu boyaların daha iyi bir görüntüsünü alabilirsiniz. TED أنت على دراية بأكثر تكنولوجيا حديثة تستطيع أن تحصل على منظر أفضل للنقاط
    sen iyi olanları tarafındasın, ve ben de kötü. Open Subtitles أنت على الجانب الخيّر وأنا على الجانب السيئ
    Sıkı dur, iyi haberlerim var. Open Subtitles هل أنت على إستعداد لبعض الأخبار الجيدة ؟
    Doğru söylüyorsun, oğlum kutsal topraklarda ruhları çok daha huzurlu olacaktır. Open Subtitles أنت على حق يا بنيّ سترقد أرواحهم بسلام في أرضٍ مقدسة
    İçkisini içer içmez kendinden geçecek sen de video kaseti alırsın. Open Subtitles وعندما يشرب سينام كالحمل الوديع وتحصل أنت على الشريط يا رجل
    Sen hızlı atın üstündesin. Arkadalarda ne yapıyorsun? Open Subtitles تمكنت منه يا، جوني - أنت على حصان سريع ماذا تفعل فى الخلف معى؟
    Kesinlikle haklısın. Yapma şimdi Frank. Hepimize büyük bir iyilik yapacağım ve bırakacağım, bunu kendiniz bitirin. Open Subtitles أنت على حق, هذا ما أعتقده أعتقد أننى سأقدم لنا جميعاً معروف كبير
    - Ama şimdi onları düşünmeyelim. - Oh, çok haklısın. Open Subtitles ـ دعنا من التفكير فيهم الآن ـ بالطبع,أنت على صواب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more