Ben bir kütüphaneciyim ve yapmaya çalıştığı şey bütün bilgi kaynaklarını onlara ulaşmak isteyen olabildiğince çok insana ulaştırmak. | TED | أنا أمين مكتبة, وما أحاول أن أفعله أن أجعل كل أعمال المعرفة بمتناول أكبر عدد ممكن من الراغبين بقراءتها |
Bir eşek arısı gibi vızıldayarak ineklerin kımıldamadan kalmalarını sağlayabilirim. İsveçli budala. | Open Subtitles | وأستطيع أن أجعل بقراتي تقف بلا حراك بتقليد طنين الدبور |
Ama bu yıl dönümünün özel olmasını istiyorum. Çocuklar ve suçlular olmadan. | Open Subtitles | ولكنني أريد أن أجعل هذه الذكرى السنوية مميزة، لا أبناء ولا مجرمين.. |
Seni dünyanın tanıyacağı en harika dansçılardan biri yapabilirim. | Open Subtitles | أستطيعُ أن أجعل منك أحد أعظم الراقصات في العالم |
Italya' daki babamı Internet'te çalışmaya ikna edemiyorum. | TED | أنا لا أستطيع أن أجعل أبي في إيطاليا أن يعمل على الإنترنت |
İster işbirliği yap ister yapma, buradan ayrılmadan önce seni adam etmek niyetindeyim. | Open Subtitles | فلذلك سواءً شئت أو أبيت التعاون، فإني أنوي أن أجعل منك إنسانا، قبل أن تعبر هذه البوّابات |
Vega'yı, yuvaların kurulduğu ve katledilmediği bir yer yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أجعل فيغا مكاناً تُنشؤ فيه العائلات وليس تُدمّر |
indirgenmesine izin veremem. | TED | لا يمكن أن أجعل أمر وفاة أفراد عائلتي يصغر إلى أن يُناقش في الأخبار المحلية. |
Sevdiğim adamın beni tekrar sevmesini sağlamak için New York'ta deli gibi dolanıp duran birisi olduğumu. | Open Subtitles | شخص ما يجري في نيويورك بجنون أحاول أن أجعل الرجل الذي أحبه أن يحبني |
Tekrar benimle ilgilenmesini sağlmalıyım, yoksa kim bilir hangi aptalca şeyi yapmaya başlarım? | Open Subtitles | يجب أن أجعل تركيزها يرجع إلي مرة أخرى أو سأبدأ بفعل أشياء قبيحة |
Sen benden insanların asla yapmaya razı olmayacağı şeyleri yaptırmamı istiyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أجعل أشخاصاً يقومون بأمور ليسوا على استعداد للقيام بها |
Bir bilim insanı olarak ve aynı zamanda bir insan olarak, kendimi harikalara karşı duyarlı yapmaya çalışıyorum. | TED | كعالمة وأيضًا كإنسانة كنت أحاول أن أجعل نفسي عرضة للتساؤل والدهشة. |
Diğer çocukların sana gülmemesini sağlayabilirim. | Open Subtitles | لأنني أستطيع أن أجعل الآخرين يكفّون عن الإستهزاء بك |
- Seni yenmek için hiç şansım olmayabilir ama dünyanın senin neyi temsil ettiğini ve aslında ne olduğunu öğrenmesini sağlayabilirim. | Open Subtitles | ربما لا أملك أدنى فرصة للإنتصار عليك لكني بالتأكيد أستطيع أن أجعل العالم يعرف ما تمثّله |
Sırf istediğim gibi olmasını denemek için bile deli gibi çalışmam gerek. | Open Subtitles | علي أن أعمل بجهد فقط لأحاول أن أجعل كل شيء على طريقتي |
Bak, sadece bu gecenin mükemmel olmasını istiyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | أردت فقط أن أجعل هذه الليلة مثالية ، تعلمين ؟ |
Kendini, ellerime teslim edersen seni bir yıldız yapabilirim. | Open Subtitles | يمكننى أن أجعل منك نجماً يا بنى إذا وضعت نفسك فى يدى |
Ben seni daha uzun yapabilirim, daha yakışıklı olabilirsin. | Open Subtitles | يمكنني أن أجعل قامتك أطول، يمكنني أن أجعلك وسيماً. |
Tüm yapabildiğim bu insanları bir duruşma yapılmasına ikna etmekti. | Open Subtitles | لقد استطعت بصعوبة أن أجعل هؤلاء الناس يوافقون على إجراء محاكمة |
Bilerek acıklı bir film seçmiştim. Onu teselli etmek için. | Open Subtitles | لقد إشتريت ستره للبكاء عليها من أجل أن أجعل أمك مرتاحه |
Ve eğer bu konuşmayı yapmak zorunda kalırsam bu, dünyadaki herkes için olurdu. | Open Subtitles | وأرغب لو استطعت أن أجعل هذه الكلمة موجهة لجميع الناس على الأرض، كلالبشرية! |
Seni de annemi öldürdükleri gibi öldürecek ve beni götürecekler. Buna izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | يقتلونك كما فعلوا لأمي ويأخذونني بعيدا, لا أريد أن أجعل هذا يحدث |
Yani tek yapmam gereken, karımın davadan vazgeçmesini sağlamak? | Open Subtitles | إذن كل ما يتوجب علي فعله هو أن أجعل زوجتي تلغي القضية |
Artık hazırım. Senin de, hazır olduğunu düşünüyorum. Ben Max'i seviyorum. | Open Subtitles | الأن أنا مستعد وأظن أنك مستعدة وأريد أن أجعل ماكس سعيد |
kural 2: kimseyi birine aşık edemem. | Open Subtitles | :الشرط الثاني لا يمكنني أن أجعل أحداً يُحب شخصاً آخر |