| üst ucunda ise morötesi, X ışını ve gama ışını vardır. | TED | وفي الجزء الأعلى يوجد الأشعة فوق البنفسجيّة، الأشعة السينيّة، وأشعة غاما. |
| O hala bir zamanlar itaat ettiğiniz ve hayran olduğunuz üst Komutan. | Open Subtitles | الذى لا يزال القائد الأعلى الذى كنت يوما تطيعه و تعجب به |
| Şimdi size hizmetlilerden birini alıp üst kata çıkmanızı öneririm. | Open Subtitles | و الآن أقترح أن تجد أحد الخدم ليأخذك للطابق الأعلى |
| Bu özel fotoğraf için yerden 15 metre yukarıda bir makaslı kaldıraç içindeydim ve yerim çok sabit değildi. | TED | في هذه الصورة خاصةَ، كنت في رافعة معدنية في الأعلى بارتفاع 50 قدما في الهواء ولم تكن مستقرة تماما، |
| Yani, burada, yukarıda, bütün bir dünya tamamıyla önemsiz görünebilir. | Open Subtitles | أعني، من الأعلى هنا، قد يبدو عالم كامل شديد الضآلة. |
| Bu eylem, bu gayri resmi, aşağıdan yukarıya gelişen ihlal eylemi, yavaş yavaş, yukarıdan aşağıya doğru olan politikaların dönüşümünü başlattı. | TED | بذلك الفعل ذلك الخرق الغير رسمي، للقوانين الذي بدأ من الأسفل نحو الأعلى، قد بدأ بالفعل بتحويل سياسة الأعلى نحو الأسفل. |
| Şey... bir zamanlar biri eski Yüce kralların yukarıdan bizi gözetlediğini söylemişti. | Open Subtitles | حسناً أخبرني أحدهم أن عظماء الملوك السابقون هناك في الأعلى يشاهدوننا بإستمرار |
| Bir adamın üst kata çıkıp kafasını uçurduğu bir partiye katıldın mı? | Open Subtitles | هل كنت يوماً في حفلة حيث يصعد رجلاً إلى الأعلى ويفجر رأسه؟ |
| üst kat komşum tütün çiğnemeyi çok seviyor ama daha çok sevdiği şey ise kapımın önündeki duvara tükürmek. | Open Subtitles | انه يعيش بالطابق الأعلى وكل يوم ينزل وهي يمضغ البان وعندما يصل عن شقتي سيبصق ما في فمه ويذهب |
| Zemin kat çekirdeğin yaşadığı yerdi, elektronlar üst katlara yerleşmişti. | Open Subtitles | تسكن النواة في الطابق الأرضي بينما تشغل الإلكترونات الطوابق الأعلى |
| Haklı olabilirsin... ama üst düzey rahiplikte... senin olman asla planlanmadı. | Open Subtitles | قد تكون محقاً، لكن موقع الساحر الأعلى لم يكن مقدراً لك |
| Mike üst katta. Kötü yaralanmış ambulans çağırdım, tamam mı? Yolda, geliyor. | Open Subtitles | مايك في الأعلى وهو بحالة سيئة لقد إتصلت بالإسعاف وستصل بعد قليل |
| üst katta gördükleriniz bir bilgisayar programının ufak bir kısmıydı. | Open Subtitles | ما رأيته فى الأعلى أنه جزء صغير من برنامج الحاسوب |
| Burada üç dikiş için yukarıda göğüs tüpünde kullanacağından daha fazla anestetik kullanıyorsunuz. | Open Subtitles | وتستعملونَ مخدراً موضعياً لثلاثة قطب أكثر مما تستعملونه في الأعلى لأنبوب تفجيرٍ صدريّ |
| Sanırım yukarıda birileri bende bir şeyler olduğunu hissetmiş olmalılar. | Open Subtitles | اعتقد ان شخص ما في الأعلى احسّ شئ ما بي. |
| yukarıda bir Tanrı varsa bile, şimdiye kadar bize sırtını çevirmişti. | Open Subtitles | إذا كان هناك رب في الأعلى لكان قد تخلى عنّا، الآن |
| Ayrıca, Brother Heywood da yukarıda, ve onun ereksiyon molası neredeyse doldu. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن مندوب شركة المفروشات في الأعلى وقد أوشك على الانتهاء |
| "Asansör gözlü" bir iş arkadaşınızın, sizi yukarıdan aşağı süzmesi. | Open Subtitles | زميل مع عين فاحصة تنظر إليك من الأعلى إلى الأسفل |
| - O, Yüce başkanın bir danışmanı. - Bizdeki başkanın karşılığı. | Open Subtitles | أنة مستشار للوزير الأعلى أنه منصب مساوي للرئيس عنددنا |
| Eğer bir seksen bir adam olsaydım üstte ben olurdum. | Open Subtitles | فإذا كنت رجل بعرض سبعة أقدام فسأكون أنا في الأعلى |
| Ama Kayzer, Almanya`nin en önemli kumandaniydi. O en büyük komutandi. | Open Subtitles | لكن القيصر ، كان القائد الأعلى في ألمانيا وأمير حربها الأعلى |
| Endişelerinizi Baş sekretere birçok kez ilettim ve o da bunları listeye ekledi. | Open Subtitles | لقد أبلغت مخاوفك إلى المسؤول الأول في عديد المناسبات، وقد رفعها للمسؤول الأعلى |
| Dağ tanrısının yukarda bizi beklediğini söylüyorlar, doğru mu merak ediyorum. | Open Subtitles | سمعت أن رب الجبل ينتظر في الأعلى هل ذلك صحيح ؟ |
| orada kadar küre için için şu anda güvenli mi? | Open Subtitles | هل من الآمن لك أن تنتقل إلى الأعلى الآن ؟ |
| Şimdi, tatlı olarak, dondurma yiyeceğiz bu yüzden, bir süre ihtiyacımız olmayacağı için tatlı kaşığını en üste yerleştireceğiz. | TED | الآن، للتحلية، سنتناول الآيس كريم لذلك سنقوم بوضع التحلية في الأعلى بما أننا لا نحتاج إليها لبعض الوقت. |
| Suya ulaşmak için tek şansımızın oraya üstten girmek olduğunu anladım. | Open Subtitles | أدركت بأن فرصتنا الوحيدة للوصول إلى الماء كانت بالسقوط من الأعلى |
| En başarılı gruplar en yüksek toplam I.Q. 'ya sahip olanlar da değildi. | TED | و لا كانت المجموعات أكثر نجاحاً اولئك الذين كانت نسبة ذكائهم الاجمالي الأعلى. |
| Mesaj ise, çoğu ülke sağa doğru gidiyor ve yukarı çıkıyor, | TED | والإستنتاج هو، معظم البلدان في طريقهم إلى اليمين و إلى الأعلى |
| Aslında burada gerçekleşen şey alevin alkol ve hava moleküllerinin karışımını yakarak cam kabın içinde baştan sona kadar ilerlemesiydi.. | TED | ما حدث هو أن الشعلة انتقلت عبر الوعاء الزجاجي من الأعلى إلى الأسفل، و حرقت خليط الجزيئات في الهواء والكحول. |