"الإتجاه" - Translation from Arabic to Turkish

    • tarafa
        
    • taraftan
        
    • tarafta
        
    • yoldan
        
    • taraf
        
    • yol
        
    • yönü
        
    • yönünde
        
    • yönlü
        
    • yönden
        
    • yönde
        
    • şekilde
        
    • taraflı
        
    • şuradan
        
    • gitmeye
        
    Yaklaşık 45 kiloluk bir kızın sakin adımlarla şu taraftan geldiğini ve sonra sıkıntı içinde şu tarafa doğru koştuğunu söyleyebilirim. Open Subtitles يمكنني إخباركم أن فتاة تزن أقل من 100 رطل أتت من هذا الإتجاه تمشي في هدوء ثم ركضت في حالة فزع
    Yanlış tarafa bakıyorsun. Her zaman hayatı zor hale getirir. Open Subtitles أنت تنظر في الإتجاه الخاطئ دائماً ما يجعل الحياة صعبة
    Hayır,burası halka açık, bunlar halk kayıtları, ve ben de halkım,yani eğer sen de sıkıyönetim falan koymadıysan, ben bu taraftan gideceğim. Open Subtitles لا ، هذه ملكية عامة وتلك سجلات عامة وأنا من العامة وإذا أردت أن تعلن قانون الحرب فإنني ذاهبة من هذا الإتجاه
    Güney doğu'nun bu tarafta olduğunu söylüyor. Open Subtitles يقول المنطقة الجنوبية الشرقية الشرقية ذلك الإتجاه.
    Bay Coudair'in evine bu yoldan gidilmiyor. Open Subtitles هذا ليس الإتجاه الصحيح لمنزل السيد كودير
    Adamım, umarım bu adam iskele ne taraf sancak ne taraf biliyordur! Open Subtitles أتمنى فقط أن يكون هذا الرجل يعرف الفارق بين الإتجاه الأيمن من الأيسر ..
    Gerektiğinda başını başka tarafa çok güzel çevirdiğini iyi biliyorum, ...çünkü uluslararası suçlularla çalışmak dünyaya iyilik getirme şansını veriyor sana. Open Subtitles أعلم جيداً أنك تنظر إلى الإتجاه الآخر عندما تحتاج لذلك لإن العمل مع مُجرم دولي يسمح لك بإرساء الخير في العالم
    İşte damgalanma bu, çünkü ne yazık ki yaşadığımız dünyada eğer kolunuzu kırarsanız herkes alçınızın üstüne adını yazmak üzere yanınıza koşar ama insanlara depresyonda olduğunuzu söylerseniz, diğer tarafa koşarlar. TED تلك هي وصمة العار، لأنّنا لسوء الحظ، نعيش في عالم حيث إذا قمت بقطع ذراعك، فإنّ الجميع يركض لرؤية حالتك، ولكن إذا قلت للناس أنّك مكتئب، يركض الجميع في الإتجاه المعاكس.
    Ben buna bir tür av tüfeği fleksibilitesi diyorum. Başını bu tarafa çevir, ateş et, ve mutlaka bir şeyleri vurursun. TED ادعوها نوعا ما بسلاح المرونة ادر رأسك بهذا الإتجاه .. بوم .. ها انت شاركت بقتل شئ
    İşaret bu tarafa, harita da Ambléve o tarafta diyor. Open Subtitles الإشارة تقول ذلك الإتجاه أما الخارطة فتقول هذا الإتجاه
    Seni doğru tarafa yönlendirmeye çalışabilirim. Ama hepsi bu. Open Subtitles سأبقيك في الإتجاه الصحيح إذا استطعت و لكن هذا هو كل شيء
    Yolda karşı taraftan gelen bir Shaolin keşişi görünmüş. Open Subtitles وذلك عندما ظهر كاهن الشاولين فى الطريق مواجها وسائرا فى الإتجاه المعاكس
    Ben tutacağım. Bu taraftan gelin. Open Subtitles سأوجه المؤخرة و سيروا أنتم بهذا الإتجاه.
    Temizlikçinin dediğine göre, kız bu taraftan koşmuş. - Evet? Open Subtitles وفقاً لعامل القمامة لكن هربت من هذا الإتجاه
    Siz dördünüz de bu taraftan çıkacaksınız. Open Subtitles أربعتكم ستذهبون من هذا الإتجاه خارج السور
    Onlarla birlikte büfeye git, yönün bu tarafta olsun. Open Subtitles اذهبي معهم إلى مائدة الطعام و قفي في مواجهة هذا الإتجاه
    Görünüşe göre aradığımız kişiler bu yoldan gidiyorlar. Open Subtitles . يبدو أن الأشخاص الذين نطاردهم متجهين بهذا الإتجاه
    Siktir lan. Doğu bu taraf. Open Subtitles اغرب عن وجهي يا أخي الشرق من هذا الإتجاه
    Bence... yaşanan bu aksiliklere rağmen... proje hala doğru yönde yol alıyor. Open Subtitles لا، بالرغم من هذه النكسات الواضحة، هذه النموذج يتجه في الإتجاه الصحيح.
    Oradaki şu küçük dişli, yönü ileri ve geriye değiştirmeye yarıyor. TED هذا الترس الصغير هناك يتحرك للأمام و الخلف لتغيير الإتجاه .
    Sonuçta sanırım göreceksiniz ki zeki, kapalı organizasyonlar hızla kapalı yönünde ilerliyorlar. TED و أخيرا ما أعتقده أنك سترى أذكياء المنظمات المغلقة سيجنحوا أكثر فأكثر نحو الإتجاه المفتوح.
    Sağa dönersek tek yönlü gidişten kurtuluruz. Open Subtitles بالإستدارة لليمين نتفادى النظام الأحادي الإتجاه.
    Deriz ki, ışın şu yönden geldi dolayısıyla gökada da şurada olmalıdır, tamam mı? TED لذلك نقول ، أن شعاع الضوء قادم من هذا الإتجاه ؛ يجب أن تكون المجرة هناك ، حسنا.
    O yönde bir kan izi yoktu. En azından görebildiğimiz bir iz yoktu. Open Subtitles أعني ليس هناك مسار دم يقود لهذا الإتجاه على الأقل لا شيء نراه
    Başbakan Manmohan Singh bile aynı şekilde düşünüyor. TED وحتى رئيس الوزراء مانموهان سينغ يؤيد هذا الإتجاه.
    Sanırım bu tek taraflı bir gezi sunuyor. Open Subtitles أظنّ أنّ ذلك يجعل من الأمر رحلة أحادية الإتجاه.
    İçeri girmeliyiz hanımefendi. Fırtına şuradan geliyor! Deh! Open Subtitles يجب أن ندخل للداخل, هناك عاصفة قادمة من ذاك الإتجاه
    Bu hızda gitmeye devam edersek radar temasını kaybedeceğiz. Open Subtitles نحن على وشك أن نفقد إتصال الرادار فى الإتجاه الذى نبحر إليه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more