| Çünkü 2009 yılındayız ve halen sütü küçük kağıt bir kutuya koyuyoruz. | Open Subtitles | لأننا في العام 2009 ولا نزال نضع الحليب في ذلك الصندوق الورقي |
| Eğer birinin çikolatalı kurabiyeyi bilmesini istiyorsan yanına bir bardak sütü de çizeceksin. | Open Subtitles | لو أردت أن يخمن أحد رقاقة بسكويت الشيكولاتة، ترسم كوب من الحليب بجانبها |
| Boya sürekli sulanıyordu. Biz de savaşmak yerine durumu kabullendik sütün bizi nereye görüreceğini ve durumu telafi ederek nasıl daha iyi bir görüntü ortaya çıkaracağını seyrettik. | TED | كان ذلك في تغير مستمر، وكان علينا، بدلاً من محاربة ذلك أن نبني عليه ، ونرى أين سيأخدنا الحليب وتعويض ذلك لجعله أفضل. |
| 3 Avromuz vardı. 4 şişe süte 2 Avro, 76 sent verdik. | Open Subtitles | لدينا ثلاثة, 2 يورو و 76 سنتاً لأجل 4 زجاجات من الحليب |
| sütünü bitirmek hariç bir çok yeteneği var. Bakabilir miyim? | Open Subtitles | إن لديه مواهب كثيرة ، لكن ليس فى الإنتهاء من تناول الحليب |
| Çok şaşırmıştım. Hijyenik ped kullanmakla süt bütçesinin alakası ne? | TED | بعدها صدمت، ماهو العلاقه بين استخدام الفوط الصحية وميزانية الحليب |
| Annenin sütü iyi değil diye inek sütü mü içiyorsun? | Open Subtitles | حليب ماما خفيف .. فالنونو لا يشرب سوى الحليب البودرة |
| Herkes sütü çıkarmak için ineğin memesini sıkman gerektiğini biliyor. | Open Subtitles | الجميع يعرف بأنه يجب أن تعصر الحلمة لتخرج الحليب منها |
| Hatta çiftçiler orada sığırları otlatırdı, çünkü mezar otlarının, sütü daha tatlı yaptığına inanıyorlardı. | TED | حتى المزارعين كانوا يرعون مواشيهم فيها، معتقدين أن أعشاب المقبرة وُجدت لجعل الحليب أكثر حلاوة. |
| Bir şekilde, bu bebek şişe burunlu yunus dumanı temsil etmesi için sütü kullanma fikrini bulmuştu. | TED | بطريقة ما، خطرت للدلفين طريقة استعمال الحليب لتمثيل الدخان. |
| süt patojenlerle savaşa yardım eden bağışık etmenler sağlar ve anne sütü bebeğin vücuduna uyarıcı hormonlar sağlar. | TED | يوفر الحليب عوامل مناعية تساهم في محاربة مسبِّبات الأمراض، كما يوفر حليب الأم هرمونات ترسل إشارات إلى جسم الرضيع. |
| sütü tek tip haline gelmiş, homojenize ve pastörize edilmiş, paketlenmiş, tozu yapılan, tatlandırılmış ve formüle edilmiş bir şey olarak düşünmeye başladık. | TED | بدأنا نعتبر الحليب كشيء معياري، ومتجانس، ومبستر، ومعلّب، ومسحوق، ذي نكهة ومُعالج. |
| Diyaframın ani açılışı mideden hava çıkarırken, glottisin kapanması da sütün akciğerlere girmesini engeller. | TED | التوسع المفاجئ للحجاب الحاجز يدفع الهواء من المعدة، بينما إغلاق لسان المزمار يمنع الحليب من دخول الرئتين. |
| Fakat son on yıldır, sütün kıymetini bilmiyoruz. | TED | ولكننا في العقود الأخيرة أصبحنا نعتبر الحليب شيئًا عاديًا. |
| Bu DNA'yı bakteriye, mayaya ya da süte koyabilirsiniz. | TED | يمكنكم وضعه في البكتيريا، يمكنكم وضعه في الخميرة، يمكنكم وضعه في الحليب. |
| O, istediği zaman sütünü içecek, soğuk ya da sıcak. | Open Subtitles | فسيكون لديها الحليب حيثما تذهب .. ساخن أو بارد. |
| İki tane sinek, bir kaşık süt, pazarları da bir güvercin yumurtası verirsiniz. | Open Subtitles | مجرد زوجين من الذباب ، ورشفة من الحليب وربما بيضة حمامة يوم الأحد. |
| - Kafeinsiz Zimbabwe latte. - Yağsız sütlü mü? | Open Subtitles | زمبابوي مع الحليب بلا كافيين هل الحليب فيها قليل الدسم؟ |
| Eğer bütün sütü içerseniz, haftasonuna sütümüz kalmayacak. | Open Subtitles | اذا شربتم كل الحليب , لن يبقى لدينا شيئ للأسبوع |
| Uyuşturucu alacak paraları olmadığından; birayla, mayalanmış sütle sarhoş olanlarla. | Open Subtitles | فقراء جداً لشراء المخدرات, يسكرون على البيرة أو الحليب المخمر. |
| Ve Korova Milk Bar'ında oturmuş rasodoklarımızı yoruyorduk akşama ne yaparız diye. | Open Subtitles | نجلس هنا فى حانة كروفا نحتسى الحليب ونفكر ماذا نفعل هذا المساء |
| - Çikolatalı Sütten başka birşey var mı? | Open Subtitles | ألا تمتلكون شيئا آخر غير الحليب بالشيكولاتة |
| # Şimdi sütçü bile çıktı yola iyi geceler demek için çok geç şu anda # | Open Subtitles | الان بائع الحليب بالطريق الوقت متأخر لنقول ليلة سعيدة |
| Kendi ağırlığınız kadar milkshake için ve bir milkshake kazanın! | Open Subtitles | اشربوا قدر وزنكم من مخفوق الحليب واربحوا كوب مخفوق حليب |
| O mama yiyemez. | Open Subtitles | هذا الطفل لا يستطيع أن يشرب الحليب الصناعي |
| Yeterli sütüm var. Fırtınanın dinmesini bekliyordum. | Open Subtitles | انا احضرت كمية من الحليب انا فقط انتظر توقف العاصفة |
| Doğru yaşamaya çalışıyorum. Her gün sütümü içerim. | Open Subtitles | أحاول أن أعيش بطريقة صالحة أشرب الحليب كل يوم |