Camdan dışarı bakıyor, tam caddenin karşısına bu çocuğun babasına bıçağı saplamasını görüyor. | Open Subtitles | تنظر عبر النافذةَ, ومباشرة عبر الشارع ترى الابن يغرس السكين في صدر أبيه. |
Balık bıçağı veya çatalı yoksa, daha ufak bir bıçak veya çatal kullanın. | Open Subtitles | إن لم تكن هناك اياً من الشوكات, استعمل السكين والشوكة الصغيرة لأكل السمك |
Ama söyleyin, Matmazel Duveen, bıçağı Mösyö Bex'in ofisinden niçin aldınız? | Open Subtitles | اذن اخبرينى انسة دوفينى لماذا أخذت السكين من مكتب تاسيد بكس؟ |
Tiyatroda bıçak, bıçak değildir ve kan da sadece ketçaptır. | TED | على المسرح، السكين ليس سكينا والدم هو مجرد صلصة طماطم. |
Dükkan sahibi dükkanındaki bu türden son bıçak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أمين المخزن قال بأنه السكين الوحيد من نوعه المتوفر لديه. |
bıçağın elinde olduğunu farzediyorum ve video da açık, izliyorsun. | Open Subtitles | أنا أفترض الآن أنّ لديك السكين ولديك الفيديو الذي تشاهده |
İbrahim bıçağı havaya kaldırınca, sanki onu kalbinden vurmuş gibi oldu. | Open Subtitles | اعطاه له عندما رفع إبراهيم السكين ليقتل به ابنه في قلبه |
Kasap, çocuğun pazardaki herkesi öldürmeye niyetli olduğunu anlayınca bıçağı elinden almaya çalışmış. | Open Subtitles | الجزار حاول الحصول على السكين في البدء تمني قتل كل من في السوق |
Asıl katille aynı bıçağı ve yöntemi kullanan bir taklitçi. | Open Subtitles | تقليد لجريمة قتل بإستعمال نفس السكين ونفس طريقة القاتل الأصلي. |
böyle günlerde bu bıçağı bir ustura kadar keskin tutmayı. | Open Subtitles | أن أبقي هذه السكين حادة كشفرة الحلاقة ليوم مثل هذا |
Sonra da bıçağı kalbine saplıyor ve kimse olayı görmüyor. | Open Subtitles | ثم تغرس السكين في قلبه بدون أن يرى أحد شيئا |
Seni hayal kırıklığına uğratmak istemezdim ama bileğindeki bıçağı aldığını gördük. | Open Subtitles | أكره أن أخيب أملك، ولكننى رأيتها تأخذ السكين الذى فى كعبك |
Neden o bıçağı kaldırıp, kendini ve arkadaşlarını eve götürmüyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تضع ذلك السكين جانبًا، وتأخذ أصدقاءك، وتذهبوا للمنزل؟ |
Bu doğru, öyle oldu. Ekmek kesiyordum ve bıçak kaydı. | Open Subtitles | حسنا ، هذا حقيقى كنت أقطع الخبز حين اٍنزلق السكين |
bıçak hakkında hiçbir şey bilmiyorum. O davayı unutmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف أى شىء عن السكين أحاول نسيان تلك القضية. |
Otopsi uzmanı bıçak yara açılarına bakıp katilin daha uzun boylu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | المشرحة توصلت من زاوية جرح السكين إلى أن القاتل كان أطول من الضحيّة |
Lütfen, Tanrım, tekrar olmasın." "Tırtıklı bir bıçak." "Tosh'un boynunu parçalayacak." | Open Subtitles | هناك قواطع على نصل السكين يمكن لها أن تمزق عنق توش |
Burada bıçağın kalbi nasıl deldiğini görüyorsunuz. | TED | ويمكننا ان نرى كيف ان السكين اخترق القلب |
Yani adamı başka birisi aynı tür bıçakla mı öldürdü? | Open Subtitles | أتظن أن شخصاً آخراً قام بالطعن بنفس نوع السكين بالضبط؟ |
bıçağını çekip, her ne yapmak isterse onun için borç istediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد سحب السكين وقال أريد أن تعيرني كُل ما موجود في محفظتك. |
Kolunun üstüne yatmasın ve o bıçağa hiçbir şey dokunmasın. | Open Subtitles | ابقوه على هذه الجهة ولاتجعلوا اي شئ يلمس تلك السكين |
Dikkat edin, bayım. Bıçakta üstüne yoktur gördüğünüz gibi. | Open Subtitles | احترس يا سيدي إنه يستخدم السكين بسرعة كما ترى |
bıçaktan hoşlanmıştı, hatırladın mı? En son ne zaman sendeydi? | Open Subtitles | ذلك السكينِ لن يحسن إلي إنه يحب ذلك السكين ،أتتذكر؟ |
İlhamını kaybetmemen için hep bıçaklı mı olmalıyım? | Open Subtitles | هل يجب على ان اضع السكين بين رجليك لاجل ألهامك ؟ |
Çünkü bıçağımı aldım ve yaraya batırdım. | Open Subtitles | ذلك بسبب أني أخذت السكين وغرزتة في الجرح |
Sonra, ev sahibi olarak hançeri taşımak yerine, katiline kapıyı kapatmam gerekir. | Open Subtitles | ثم إننى مضيفه الذى يحول دون أن يقتله احد ولا يحمل السكين بنفسه |
Bir bakalım. " Mack The Knife" değil. "Happy Birthday" değil. | Open Subtitles | دعونا نرى لانها ليست كذلك. "ماك السكين". |