| Bunları yapacak olan, uzay elbiseli bu insanlara güvenmeniz gerekiyor. | TED | يجب أن تثق في أولئك الغرباء ذوو البدل الفضائية لدفنهم. |
| Bütün o uyduları ve uzay mekiklerini kozmos'a sepetlemekten bahsediyorum. | Open Subtitles | أعني، التقلب بين كل تلك الأقمار والمكوكات الفضائية خارج الكون. |
| En eski uzay mekiği, 70'lerde, gözünü uzaya dikmiş bilim adamları tarafından yapıldı. | Open Subtitles | مركبة الديناصور الفضائية بنيت في السبعينات من قبل علماء كانت اهتمامتهم في الفضاء |
| Bir uzaylı donanmasıyla savaşıyordun, insanların yaptığı uzaylı melezi uçaklarla. | Open Subtitles | ..كنت تحارب أسطول مركبات فضائية بمقاتلات صنعها البشر والكائنات الفضائية |
| Yani ikimizde biliyoruz ki uzaylı maddeleri insan biyolojisine negatif tepki veriyorlar. | Open Subtitles | أعني، كلانا.. كلانا يعلم أن المواد الفضائية تتفاعل سلبيا مع البيولوجيا البشرية. |
| Yıllar önce uzaylılar onu kaçırmışlar. Üzerinde her türlü deneyi yapmışlar. | Open Subtitles | من سنين ماضية اختطفته الكائنات الفضائية وأجرت التجارب المختلفة عليه مثل |
| Onu uzay gemisine aldıklarında, uzaylılar ona cinsel taciz yaptılar. | Open Subtitles | عندما أخذوه الى سفينتهم الفضائية الكائنات الفضائية تحرشت به جنسيا |
| Homer Hickam, NASA'da mühendis oldu ve şimdi uzay mekikleri için astronot yetiştiriyor. | Open Subtitles | أصبح هومر هيكام مهندس بوكالة ناسا يدرب رواد الفضاء على مهمات المكوكات الفضائية |
| Tamam, son meteor yağmuru sırasında gördüğüm uzay gemisini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | حسناً، حسنا، تعرف تلك المركبة الفضائية التي رأيتها خلال السقوط الأخير؟ |
| Biz yeraltı üslü, uzay teknolojisi arayan gizli bir organizasyonuz. | Open Subtitles | إننا منظمة سرية تتعقب التكنولوجيا الفضائية من قاعدة تحت الأرض |
| uzay gemileriniz hazır olana kadar, U.F.O'ları araştırmak için mi yardım edecekti? | Open Subtitles | إلى أن تجهز سفينتكم الفضائية كان سيساعدكم في العثور على الأجسام الغامضة |
| Ve sonra uzay gemisiyle ilgili... sorunlar ve ben... çakıldım falan... | Open Subtitles | كان هناك بعض المشاكل المتعلقة بالمركبة الفضائية و أنا.. تحطمت السفينة |
| Son 20 yılda, güçlü uzay teleskopları bizleri uzayın daha da derinliklerine götürdü ve sanal zaman yolcuları haline geldik. | Open Subtitles | ،في الـ 20 سنة الأخيرة وصلت بنا التلسكوبات الفضائية القوية الى ابعد نقطة في الفضاء واصبحنا عملياً مسافرين عبر الزمن |
| uzay teleskobu evrene baktığında, tüm renklerde parlayan ışıl ışıl galaksiler gördük. | Open Subtitles | عندما تنظر التليسكوبات الفضائية عبر العوالم فانها ترى وهج المجرات بألوان مختلفة |
| Bu uzay dağlarından biri toplayacak kaya kalmayıncaya kadar büyümeye devam eder. | Open Subtitles | إحدى تلك الجبال الفضائية الأولى تستمرّ بالنموّ حتى لا تتبقّى صخورٌ لتجذبها |
| Çünkü kamuoyu, uzay keşfi için bütçe ayrılmasını kabul etmezdi. | Open Subtitles | ـ لأن الرأي العام لا يسمح بالإنفاق على الإستكشافات الفضائية |
| Tabii adam uzaylı, uzay aracı da arkada park hâlinde değilse. | Open Subtitles | إلاّ إن كان رجل فضائي و سفينته الفضائية حطّت بالفناء الخلفي |
| uzaylı teknolojisi bize karşı kullanılıyor. Satılmış insanların insanlığa karşı komplosuyla. | Open Subtitles | التكنولوجية الفضائية تستخدم ضدنا بواسطة مؤامرة المرتشين من أشخاص ضد البشرية |
| Dünya'daki uzaylı hareketlerini izleyecek başka bir yol bulamadıkça Uydu sinyallerimi geri istiyorum. | Open Subtitles | ما لم شخص ما لديه وسيلة أفضل لمراقبة الحياة الكائنات الفضائية على الأرض |
| uzaylıların gelişi birkaç saniye içinde 10.000'in üzerinde ufak kazaya sebep oldu. | Open Subtitles | وصول الكائنات الفضائية سبب فوق 10000 هزة أرضية في قليل من اللحظات |
| Charles besin zincirinin Dünyadakiler için olduğu kadar dünya dışı yaşam için de var olan bir kuvvet olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | يعتقد تشارلز أن السلسلة الغذائية هي مجرد حقيقة من أجل قوة حياة الكائنات الفضائية كما هو الحال بالنسبة الى الأرضيون. |
| yıldız geminiz beni koruyacak olduğu için çok şanslıyım desenize. | Open Subtitles | إذًا من حُسن الحظ أنك وسفينتك الفضائية ستحمياني. |
| Nick, ailemizi bulunca seninle temasa geçeceğiz, böylece bir kaç yabancı haklarsın. | Open Subtitles | نيك، سنتصل بك حالما نجد الأباء لذا أنت تستطيع رفس المخلوقات الفضائية |
| "Yaşım büyüdüğünde, UFO' larla ilgilenmeye başladım, yaratık nesneleri topladım." | Open Subtitles | وعندما كبرت صرت مهتماً بالصحون الطائرة وصرت أجمع التحف الفضائية |
| Dünyadaki uzaylıları izleyip, yakalayarak... insan ırkını gelecekteki tehlikelere hazırlamak.. | Open Subtitles | تتعقب أشكال الحياة الفضائية بالأرض وتقوم بتسليح البشر لمواجهة المستقبل |
| uzaylılara ait bir teknoloji gibi, "Portekizli bir doktor" tarafından kıçınıza enjekte edilen ve hafızanızda yara bırakan bir olaydı. | TED | في مناسبات كهذه يصبح الندب من الماضي كقطعة من تكنلوجيا المخلوقات الفضائية التي تم ادراجها في أردافكم بيد دكتور برتغالي |
| 8 gezegen, 150'den fazla Uydu milyarlarca göktaşı, toz ve gazdan oluşuyor. | Open Subtitles | ثمانية كواكب وأكثر من مئة وخمسين قمرًا بلايين الصخور الفضائية والغبار والغاز |
| Rıhtım kapılarına 30 saniye. | Open Subtitles | ثلاثون ثانية على بلوغ البوابات الفضائية. |
| uzaylılarla birlikte yaşamaktansa ölmeyi tercih eden bir grup yabancı düşmanı. | Open Subtitles | جماعة عنصرية تفضل الموت على العيش في سلام مع المخلوقات الفضائية. |