| Film ekibi, yeni bir aksiyon-macera filmi için uzman bir sürücü dublörünü kayda alırken beklenmedik bir kaza gerçekleşir. | Open Subtitles | عندما كان طاقم الفيلم إعداد لتصوير حيلة سيارة خاصة لل فيلم الجديد العمل مغامرة , وقع حادث غير متوقع. |
| Bir filmi izlerken ,rahatlamalı ve sonunda da kendinizi iyi hissetmelisiniz. | Open Subtitles | عند مشاهدتك لهذا الفيلم, يجب أن تكون مرتاحاً وفي مزاج جيد. |
| filmin TV ve tiyatro dagitimcilari icin de 5 Haziran gunu gosterimi ucretsizdir. | TED | الفيلم يمقدم مجانا الى الموزعين في التلفاز والمسرح لعرضه في الخامس من يونيو. |
| Aslında tek bir ölçüm var. Eğer Film milletin çıkarlarına hizmet ediyorsa iyi bir filmdir; milletin çıkarlarına hizmet etmiyorsa kötü bir filmdir. | TED | يوجد مقياس واحد فقط لذلك: إن كان الفيلم يخدم أهداف الأمة، فهو فيلم جيد. وإن لم يخدم الفيلم أهداف الأمة، فهو فيلم سيء. |
| Sene 1979 idi ve yüz insanın portresinin ki bunlardan kırkı filmde yer aldı, ruhsal durumumuzun genel bir portresi olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد كُنا في العام 1979 وكنت أعتقد وقتها بأنّ لوحة من مئة شخص يظهر منهم 40 في الفيلم من الممكن أن تُظهر |
| Kırın cevizi. Beni ilgilendirmez. O filme gitmeyeceğini söyledim ve bu cezada kararlıyım. | Open Subtitles | لا توّجه هذه لوجهي ، قلت لن تذهب لذلك الفيلم وأنا متمسك بكلمتي |
| Şimdi bu filmi izleyince, yine aynı şeyi yapmak isterdim diye düşünüyorum. | Open Subtitles | الآن وأنا أرى الفيلم, أود أن أفعل نفس الشيء بالضبط مرة أخرى. |
| Bir filmi iyi pazarlayabilmemiz için gereken belli öğelerden yoksundu. | Open Subtitles | كانت تفتقد إلى بعض العناصر التي تلزمنا لتسويق الفيلم بنجاح |
| - Şimdi sürtük havalara çekiyor. - Ah, filmi yapamayacaksınız. | Open Subtitles | ــ الآن، تلك الساقطة تطلب المستحيل ــ لن تنتج الفيلم |
| Eee, uh, filmi yaptınız ve şimdi yeniden yapmak mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | إذاً، أنت أنجزت الفيلم والآن تريد أن تقوم به مرة أخرى؟ |
| Çünkü hepsi boka dönerse bu filmi yapamazlar değil mi? | Open Subtitles | لانهم اذا تاذوا لن يستطيعوا صنع هذا الفيلم صحيح ؟ |
| filmi çok sevdiler! Buna " Blair Fahişesi " adını taktılar! . | Open Subtitles | أعجبهم الفيلم.هذا الفيلم المجنون أعجب الصحافة يدعونه مشروع عاهرة بلير |
| Duygusallığını yakalayabilmem için filmin... ne hakkında olduğunu bilmem gerek.! | Open Subtitles | يجب أن أعلم عن ماذا يحكي الفيلم كي أشعر بذلك |
| Ve filmin gerçek hayata sıçramasının harika bir fikir olacağını düşündüler. | Open Subtitles | واعتقدا أنها ستكون فكرة جيدة إذا جعلنا الفيلم بطريقة الحياة الحقيقية |
| İşte bu yüzden filmin çıkmadan bir sonraki projeni bağlarsın. | Open Subtitles | لهذا يجب ان نحجز العمل القادم قبل ان يعرض الفيلم |
| Peki ya gerçekten beynin içine girip, bu Film klibini düzenleyebilmemiz gerçekten mümkün mü, aslından farklı bir şeye dönüştürebilir miyiz? | TED | لكن هل هنالك إمكانية أن نستطيع الدخول إلى داخل الدماغ و تحرير لقطة الفيلم هذه؟ بحيث نستطيع جعلها مختلفة عن الأصل؟ |
| Kaçınız izledi bilmiyorum ama gerçekten çok iyi bir Film. | TED | لا أعلم كم منكم رأى الفيلم لكنه كان فيلما رائعا |
| Diğer soru da şu; filmde çıplaklık var mı yok mu? | Open Subtitles | السؤال الآخر ، هل يحتوي هذ الفيلم على مشاهد عري ؟ |
| Bu profilden çekilen sahne aslında bize bütün filme ilişkin ipucunu verir. | Open Subtitles | لقطة تصوير الوجه في فيلم فيرتيجو ربما هي اللقطة المفتاح لكامل الفيلم |
| Ya bana tam bir işbirliği gösterirsiniz ya da herkes filmden çıkar. | Open Subtitles | إما أن أحصل علي تعاونكم التام أو أنكم جميعا مطرودون من الفيلم |
| Kadınlarda erkeklere özgü hastalık olduğunda -- yani filmdeki Barbara gibi göründüğünde -- tedavi oluyorlar. | TED | عندما تتعرض المرأة للنموذج الذكوري من المرض ستبدو كباربارا في الفيلم ستعالج |
| Bu filmle ilgili kötü bir şey yaşandığına dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد أى دليل على حدوث أى شيء سيء فى هذا الفيلم |
| O gerçek bir prodüktördü ve bana filminde bir rol vermek üzereydi. | Open Subtitles | كان هذا منتجا حقيقيا وكان علي وشك أن يعطيني دورا في الفيلم |
| Film tonlarca festivale katıldı ve bir çok ödül kazandı önemli ve heyecan verici bir filmdi | TED | دخل الفيلم العديد من المسابقات وربحنا العديد من الجوائز كان كبيرًا وحماسيًا. |
| filminden bir şekilde ikramiye almış ve gidip hepsini antika bir yüzüğe harcamış. | Open Subtitles | أنه حصل على مال من الفيلم و أضاعه على خاتم ثمين |
| Annenin o filminin hayranıyım. - Bodo rolünde oynadı, komedyen. | Open Subtitles | أنا معجب التمثيل أمك في هذا الفيلم الكوميدي بطولة بودو. |
| Lisede izlettikleri filmleri kastetmiştim. | Open Subtitles | كلا, عنيت الفيلم الذين يجعلونا نشاهده بالثانوية |
| Yani, bu filmi izleyen tüm Siyah Amerikalılar sinema salonlarını terk edecek. | Open Subtitles | هذا يعني أن كل أمريكي أفريقي يشاهد هذا الفيلم حالياً سيغادر المسرح |