"الكفاية" - Translation from Arabic to Turkish

    • yeterince
        
    • yeteri
        
    • yeterli
        
    • zaten
        
    • yeter
        
    • kadar
        
    • yetecek
        
    • fazla
        
    • bile
        
    • az
        
    • yetmiyor
        
    • alacak
        
    • artık
        
    • kadarı
        
    • yetiyor
        
    Bu uygunsuz gerçek şu ki yeterince hızlı bir ilerleme kaydedemiyoruz. TED الحقيقة المخجلة هي اننا لا نصنع تقدم سريع بما فيه الكفاية
    "bak, Radha. bir ev yaptım" Gopal için de yeterince büyük. Open Subtitles إنظرى يا رادها بنيت بيت كبير بما فيه الكفاية لجوبال أيضا
    Gerçi sen onu tanıyorsundur, sen onu yeteri kadar tanıyorsun! Open Subtitles ‫لا بد أن تعرف ‫انت تعرفها جيدا بما فيه الكفاية
    Herkes gibi, bu politikacılar da, modern marketlerin kendi kendilerini oluşturabilecek yeterli güce sahip organizasyonları korumasını hafife alıyor. TED وكأي شخص آخر، يسلم صناع القرار بأن الأسواق الجديدة هي حكر على منظمات قوية بما فيه الكفاية لخلقها لوحدها.
    Polisin olayı takip etme hevesinin kırılması da yeterince komik zaten. Open Subtitles آي. دي هو مضحكُ بما فيه الكفاية الشرطة يَهتمُّ المفقودة بمتابعته.
    Yaptıkların yeter de artar bile. Ailenin yanına dön, lütfen. Open Subtitles إنّك بذلت ما فيه الكفاية ويزيد، عودي لأسرتك من فضلك.
    Kırk tane dev küp bulacağız, kırk kilo güzel kokulu yağ ya da kırk haramiyi taşıyacak kadar büyük olmalılar. Open Subtitles سنقوم بتجميع أربعين جرةً ضخمة كبيرة بما يكفي لتحمل حمولة أربعين من الزيت وكبيرة بما فيه الكفاية لتحمل أربعين لصاً
    yeterince çalıştı. Ayrıca o yaşlı ve sahip olduğum yegâne şey. Open Subtitles لقد استخدم بما فيه الكفاية إنه عجوز، إنه كل ما أملك
    Bazen seni hiç yeterince sevememişim gibi geliyor... ya da çocukları. Open Subtitles أحيانا أشعر وكأنني لم أحبك أبدا أو الأطفال بما فيه الكفاية
    Kızım yeterince büyüdüğünde onu " Courtesan " yapmanı istiyorum. Open Subtitles عندما تكبر بنتي بما فيه الكفاية أريدك أن تجعلينها مومساً
    Tekrar birleşmek için yeterince küçük, ama ışık hızına yakın hızlarda hareket ediyorlar. Open Subtitles صغير بما فيه الكفاية لاعادة الاكتمال لكن التحرك في سرعة تقارب سرعة الضوء
    Karşınızdayım ve iyi bir örneğim, eğer yeterince ister ve çalışırsan... Open Subtitles انا واقف هنا,لإثبات انك إذا اردت شيء وعلت بما فيه الكفاية
    Yanılıyorsam söyleyin Ajan Bristow ama daha dün Sloane'u yakalamak için yeteri kadar uğraşmadığımızı söyleyen siz değil miydiniz? Open Subtitles صحّحني إن كنت على خطأ، لكن أمس أنت كنت تقف هنا المشتكي ذلك نحن لا نعمل بما فيه الكفاية.
    yeteri kadar boş alan yok ve kan mevcut değil. Open Subtitles ليس هناك بما فيه الكفاية غرفةَ، وليس هناك هدية دمِّ.
    Dünyada yeterli gaddarlık var, senin özel dehşetlerin olmadan da. Open Subtitles هناك وحشيه بما فيه الكفاية في العالم بدون رعبك الصغير
    Umut ediyorum ki, ışık-altı motorlara olan etkisini yoketmeye yeterli olur. Open Subtitles على أمل، بما فيه الكفاية للإلغاء تأثيراته على محرّكات الضوء الثانوية
    Burada yeterince ayak takımı var zaten, gidin güney sahilinde sörf yapın. Open Subtitles إنه مُزدحمٌ هنا بما فيه الكفاية, إذهبي واركبي الأمواج في الشاطىء الجنوبي
    Bu kadar eski tarih yeter. TED أخذنا من التاريخ القديم بما فيه الكفاية.
    Ve eminim bize biraz istim bulacak kadar kafan çalışıyordur. Open Subtitles و أراهن أنك ذكي بما فيه الكفاية لتحضر لنا الخمر.
    Ne yaptığımı biliyorum. Ona umutlarını canlı tutmasına yetecek kadarını veriyorum. Open Subtitles اعرف ما اعمله انا اعطيها بما فيه الكفاية لإبقاء آمالها فوق
    Bu hareketsiz yırtıcı hayvan, çok fazla yakınına gelecek kadar dikkatsiz olan avlarının hareketlerini fark eden yüzlerce hassas antenle kaplı. Open Subtitles جسمه مغطى بمئات الهوائيات الحساسة التي تستكشف أي حركة لأي فريسة, قد تكون مهمله بما فيه الكفاية لتمر على مسافة قريبه
    Burada onlar için bile şehirsel olarak bir zenginlik yok. TED انها ليست غنية بما فيه الكفاية للمدنيين للذهاب الى هناك.
    az önce kan verdi, ama yüzüne hücum edecek kadar daha varmış. Open Subtitles هي تبرعت بالدم وهي ما زالَتْ لديها بما فيه الكفاية ليحمر وجهِها.
    En yakışıklıya ve en iyiye sahip olduğun yetmiyor mu? Open Subtitles ألَمْ هو بما فيه الكفاية بأنّك عِنْدَكَ الدائر وأفضل؟
    Onu, kibrini, bir geceliğine askıya alacak kadar sevmiyor musun? Open Subtitles وألا تحبّيها بما فيه الكفاية لتنحية غرورك جانباً لليلة واحدة؟
    Baş rahip ağabeyimin güzel yüzünü yeterince gördü ve dünyaya ilan etti artık. Open Subtitles رأى رئيس الأساقفة بما فيه الكفاية جمال أخّي لإعلانه إلى العالم بلا شكّ
    Pekâlâ. Sizi çok bilmiş kuşlar. Bu kadarı yeter. Open Subtitles حسناً ، أنتم طيور حكيمة هذا تمادى بما فيه الكفاية
    Fark edilemeyecek kadar küçük ama beni geceleri ayakta tutmaya yetiyor. Open Subtitles ومن بالكاد مرئية، لكنها بما فيه الكفاية للحفاظ على لي ليلا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more