"الوحيدة في" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir tek
        
    • için tek
        
    • daki tek
        
    • tek kişi
        
    • deki tek
        
    • tek bir
        
    • kalan tek
        
    • tek kadın
        
    • başarmış tek
        
    • Dünyadaki tek
        
    • ki tek
        
    • olmayan tek
        
    Dünyada bir tek benim yapabileceğim bir şey demek istemiyorum ama yapabileceğim özel bir şey. Open Subtitles لا أعني شيء أنا الوحيدة في العالم التي تستطيع فعله ولكن. شيء مختلف..
    Bağlantıyı sadece sen kurabilirdin. Yani, "halktan" bir tek sen. Open Subtitles أنتِ الوحيدة التي يمكنُها أن تقوم بالصلة، حسناً، الوحيدة في العامّة
    Karşılamak için tek uygun yer sınırın hemen güneyi. Open Subtitles نقطة الضعف الوحيدة في خط السير ستكون عند جنوب الحدود
    Evet, dinamit ile balık avlamama izin veren Amerika'daki tek şehir. Open Subtitles أجل ، إنّها البلدة الوحيدة في "أمريكا" التي تبيح الصيد بالديناميت
    Ülkede iş arayan tek kişi sen değilsin, biliyorsun değil mi? Open Subtitles ؟ لستِ الوحيدة في البلاد من يبحث عن عملٍ الآن، أتعلمين؟
    Monica, NSA'deki tek dostumdu. Open Subtitles ستريدينه لنفسك يوماً ما. كانت مونيكا صديقتي الوحيدة في ذلك المكان،
    Ailede kelimelerle arası iyi olan bir tek sen olmadığın için birazcık kıskanıyorsun. Open Subtitles بأنك غيور بأنك لست الوحيدة في العائلة ذات أنامل ذهبية في الكتابة
    Listede erkek ismi olan bir tek ben olmak istiyorum. Open Subtitles أحب أن أكون الفتاة الوحيدة في القائمة التي تحمل اسم صبي
    Tüm okulda kardeşine iyi davranan bir tek ben vardım. Open Subtitles أنا الوحيدة في المدرسة كلها كنت طيبة مع أخيك
    Bu adamı bulmak için tek şansımız bizimle tekrar bağlantı kurması. YazıIımına bir virüs yerleştirip bilgisayarını etiketlemek için kullanabilirim ve bu da bizi- Open Subtitles حسناً, فرصتنا الوحيدة في إمساكه هو إن أتصل بنا ثانيه, يمكننا دمج فايروس في برنامج المحادثه الفورية
    Onların gitmek için tek şansı... ..senin geri dönmen ve dövüşmen olur. Open Subtitles وسيدفعون ثمن المشاكل التي خسرتني إياها و فرصتهم الوحيدة في الخروج هي إن عدت وقاتلتني
    Yardım için tek şansım, şefin kabul etmesi. Open Subtitles فرصتي الوحيدة في المساعدة هي موافقة الرئيس
    Bridgewater'daki tek düzgün kilise. Open Subtitles حسنا نحن الكنيسة الوحيدة في منطقة بريدج ووتر
    Oh, hadi, ne, Chino daki tek müzik Silah sesleri ve helikopter sesleri mi? Open Subtitles أكانت الموسيقى الوحيدة في تشينو صوت إطلاق النار والمروحيات؟
    Alpha'daki tek uçamayan sen olduğun için de oldukça ironik. Open Subtitles الذي هو مثير للسخرية بأنك ِ الوحيدة في ألفا التي لايمكنها الطيران
    Ailede eve ekmek getiren tek kişi olunca bırakması zor oluyor. Open Subtitles من الصعب التوقف عندما تكونين الوحيدة في عائلتك التي تجنين المال
    Tamam, sen benim Haiti'deki tek bağlantımsın, değil mi? Open Subtitles حسنا ، أنتِ وسيلة إتصالى الوحيدة في "هايتي" ، أليس كذلك؟
    Dünya üzerinde erkek arkadaşıyla ayrılıp tek bir damla gözyaşı dökmeyen başka bir kadın var mıdır acaba? Open Subtitles أنتِ المرأة الوحيدة في العالم التي توقظ صديقها، حتى أنها لا تذرف الدموع
    yara almadan kurtuldu, ve şimdi öldürülen muhasebecinin hayatta kalan tek görgü tanığı o. Open Subtitles نجت من الموت بأعجوبة والآن هي الشاهدة الوحيدة في قضية قتلِ المحاسبَ
    Ama böyle değildi. Çünkü yıllar geçtikçe, birer birer eksildik ve şimdi genellikle odadaki tek kadın ben oluyorum. TED لأنني سنة بعد سنة، كنت ضمن القلة القليلة، والآن ، غالبا ما أكون المرأة الوحيدة في غرفة الاجتماعات .
    Her nasılsa bu kız bütün köyün dokuzuncu sınıfa kadar okumayı başarmış tek kız çocuğuydu. TED وقد تصادف أن تكون هذه الفتاة الفتاة الوحيدة في القرية بأكملها التي قد استطاعت الوصول .إلى الصف التاسع
    Başarısız olmuş başka bir girişimci tanımıyordum ve kendimi Dünyadaki tek kaybeden sanıyordum. TED لم أعرف رائدين أعمال فاشلين آخرين, وأعتقدت بأنني كنت الخاسرة الوحيدة في العالم.
    Bak, bu dünya da ki tek kadın o değil, tamam mı? Open Subtitles انظري انها ليست المرأة الوحيدة في العالم, حسنا؟
    Okulda çıktığı olmayan tek kız benim. Open Subtitles انا البنت الوحيدة في المدرسةِ التي لا تواعد.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more