| Domates suyu, çiğ yumurta ve biraz domuz pastırması yağı. | Open Subtitles | انه عصير الطماطم و بيض نيء و القليل من الشحوم |
| Sadece yumurta ve avokado, ve buzdolabındaki peynir ne peyniriyse o. | Open Subtitles | مجرد بيض و أفاكادو و ما تبقى من الجبن في الثلاجة |
| Oysa sadece hiç döllenme gerekmeyen bir yumurta da üretebilirdi | Open Subtitles | عوضاً عن ذلك, تقوم ببساطة بإنتاج بيض لا يحتاج لتخصيب |
| Bu yolculukta iki yerine dört beyaz adam daha iyi olabilir. | Open Subtitles | أربعة رجال بيض قد يكونون أفضل من إثنان على هذه السفرة. |
| Burada, Fransız... fahişelerinden başka... beyaz bir kadınla yatmak imkansız. | Open Subtitles | هنا عدا العاهرات الفرنسيات من المستحيل أن تجدي نساء بيض |
| İnternet ya da bilgisayar jargonunda Paskalya yumurtası ne demek biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعرف ما هو بيض عيد الفصح في الإنترنت، أو سياق مجال الكمبيوتر؟ |
| Aynı sürpriz yumurtalar gibi çocukların aklına girerek onları buna bağımlı yaptılar. | TED | ولكن مثل بيض المفاجآت، اخترقت عقول الأطفال وجعلتهم يدمنونها. |
| Bonapart martıları mevsimin en lezzetli yiyeceklerini topluyor, somon yumurtaları. | Open Subtitles | نوارس بونابرت تقوم بجمع ،إحدى أفضل طيّبات الموسم بيض السلمون |
| Ya! Sen bize yumurta bulamadığınızı söylüyorsun Hatta senin gibi bir Amerikalı'da? | Open Subtitles | تقول بأنه لن يجد أحد بيض مثل بيضك حتى لو في أمريكا |
| Harika bir kamuflaj, paskalya yumurta avını istila ediyorsan tabi. | Open Subtitles | تخفي رائع لو أنك ستقومين بغزو حظيرة بيض عيد الفصح |
| Ani pişirme güdüm yüzünden yumurta ve un almaya gidiyordum. | Open Subtitles | كنت في الخارج لأحضر دقيق و بيض لرغبتي المفاجأة للخبز |
| yumurta, fasulye, kızarmış patates, sosis, domuz pastırması, 2 tost, bir bardak çay. | Open Subtitles | بيض, فاصوليا, رقائق بطاطا, نقانق, لحم مقدد, 2 خبز محمص و كأس شاي. |
| Eğer o bir otelse konforlu yatağı olan bir oda tutacağım yumurta, pastırma ve sadece bir tarafı biraz kızarmış tost ve bir fincan çay sipariş... | Open Subtitles | ولو كان هذا فندقا فسوف احصل على غرفة بسرير مريح واطلب بيض وتوست مقلى على جانب واحد |
| Neden bilmiyorum. Aslında çok basit. Onun Victoria dönemi evine bir yumurta çırpıcı soktun sen. | Open Subtitles | هذا واضح ، لقد ألقيت لها خافق بيض فى عجلات أغراضها من العصر الفيكتورى |
| SiZE beyaz ADAMLARIN BiZ KARDESLER iCiN OYNAMAYACAGINI SOYLEMEDiM Mi? | Open Subtitles | لَمْ أُخبرْك كُلّهم أولاد بيض ما كَانتْ ستَلْعبُ للا أَخَّ؟ |
| Bir küre içerisinde adlarımızın yazılı olduğu beyaz toplar falan mı var? | Open Subtitles | أم إنّ أسمائنا مكتوبة على كراتٍ بيض صغيرة تدور في قفص ؟ |
| - beyaz öğrenciler de. - Tek bir beyaz gönüllünüz zarar görürse, | Open Subtitles | ـ طلاب بيض أيضًا ـ إذا تعرض أحد طلاب البيض المتطوعين للأذى، |
| Birşeyi tekrar ettirirsem, ahenk elde etme ihtimalim artar, Amerikan cevizi ve tavuk yumurtası, cam kırıkları ya da dallardan. | TED | لو استطيع تكرار اى شىء، فعندى إمكانيه لنمط، من مكسرات أو بيض دجاج، كسر زجاج او فروع. |
| Böcekler mi, yumurtalar mı? ...her ne arıyorsanız umurumda değil. | Open Subtitles | نظرة الرجل ولكم ان السيدة جرثومه أو بيض ، أو ما شاءت. |
| Oraya ilk defa giriliyordu ve bu canavar yumurtaları gibi olan, bilinmeyen şeyleri keşfediyorduk. | TED | كنا أول من يدخل ويكتشف هذه الأشياء المجهولة، أشياء مثل بيض الوحش هذه. |
| Eğer seni sofraya buyur ettiğimde bir yumurtalı sandviç kapsaydın hemen... | Open Subtitles | .. لو سألتك إذا كنت تريد عشاءا و أخذت لفافة بيض |
| Siyahiler, tam olarak beyazlar kadar mutlu. | TED | ايضاً البشرة .. فسود البشرة لديهم نفس مستوى سعادة بيض البشرة |
| Böcekler yumurtalarını yerleştirir larvadan çıkıp, yerleşecek yeni bir yerler ararlar. | Open Subtitles | البقّ يضع بيض يرقات تتفتح وبعد ذلك يبحث عن مضيّفين جدّد |
| Bak, benimle eve gelirsen, sana seve seve omlet yaparım. | Open Subtitles | أن اتيت معي البيت سأكون سعيدا بتحضير وجبة بيض لك |
| Siyahlarla beyazların içiçe olduğu bir sendikaya ihtiyacımız olduğunu söylüyolarmış. | Open Subtitles | يقولون أنه يجب أن نشكل نقابة العمال بيض و سود |
| Birisinin bir sürü çikolotadan yumurtayı açıp içlerindeki oyuncakları izleyiciye gösterdiği bir video. | TED | إنه أساسا فيديو عن شخص ما يفتح الكثير من بيض الشيكولاتة ويُظهر الألعاب التي بداخلها للمشاهد. |
| Bir tavuk yumurtaları doğal kuluçkada bıraktığında yenilerini bırakıp 21 gün boyunca altı veya daha fazla yumurtaya kuluçkaya yatar. | TED | فعندما تحضن الدجاجة البيض، فإنها تتوقف عن وضع بيض جديد وتجلس على مجموعة من 6 بيضات أو أكثر لمدة 21 يوماً. |
| Hiçbir dişi kuş içinde bırakın birkaç yumurtayla uçmayı, bir yumurtayla bile uçamaz. | Open Subtitles | لا يمكن لأنثى من الطيور أن تطير وبداخلها بيضة ناهيك عن بيض عديد، لأيام أَو أسابيع التي تحتاجها لتتكون. |
| Sadece kendi yumurtamı değil, hepimizin yumurtasını güzelleştirmeye. | Open Subtitles | ليس تحضير بيضي فحسب بل تحضير بيض أي شخص آخر |
| Akbaba yumurtalarından yaptığım omletlerde biraz tasarrufa gidebilirim. | Open Subtitles | فقط سأمنع نفسي من أكل عجة بيض نسر الكندور |