"تتحرك" - Translation from Arabic to Turkish

• hareket
• Kıpırdama
• Kımıldama
• yere
• kal
• harekete
• ilerliyor
• dur
• gidiyor
• Kımıldamayın
• Kıpırdamayın

hareket edemeyen keder dağları vardır, biz öyle yada böyle orada olacağız.
هنالك جبال من الحزن لن تتحرك, وبطريقة أو بأخرى, سنركع جميعا هناك.

Günlük nesneler genleştiğinde daha fazla uzaya doğru hareket eder.
عادةً عندما تتوسع الأجسام تتحرك من مكانها لتغطي مكانًا أكبر.

Ancak içlerindeki gökadalar aslında aşırı yüksek süratlerde hareket ediyorlar.
ولكن في الحقيقة فإن هذه المجرات تتحرك بسرعة هائلة جدا.

Sanırım kalırsa daha güvende olursun, tamam mı? Hayır, Kıpırdama.
أعتقد بأنه سيكون أكثر امانا ىاذا تركناه ، لا تتحرك

Tamam, öyleyse bırakmamız daha güvenli olur, tamam mı? Kımıldama.
أعتقد بأنه سيكون أكثر امانا ىاذا تركناه ، لا تتحرك

Sadece şu an siz Glenn Gould'un piyano çalan vücudu içindesiniz ve parmaklarınız kararları veriyor gibi hissediyorsunuz ve bütün süreç boyunca hareket ediyorlar.
عدا أنك داخل جسد جلين جولد و تقوم بالعزف, و تشعر و كأن أصابعك هى التى تتحرك من تلقاء نفسها خلال عملية العزف كلها.

hareket etmeyi öğrendi ve görmeye başladı. İlk gözler trilobitler üzerinde çıktı.
تعلمت كيف تتحرك و كيف ترى، أول أعين نمت على ثلاثية الفصوص.

Buradaki kum tepecikleri yılda 600 metre hızla güneye doğru hareket ediyor.
ووجدتُ أن الكثبان هنا تتحرك باتجاه الجنوب بمعدل 600 متر في العام

Öksürdüğün zaman, gözükmeyen binlerce kas birden hareket etmeye başlıyor.
عندما تسعل، هناك آلاف العضلات غير المرئية التي تتحرك بغتة.

Ve Andy seninle oynadığında, sen her ne kadar hareket edemesen de, kendini canlı gibi hissediyorsun, çünkü o da seni öyle görüyor.
و اندى عندما يلعب معك كأنما على الرغم من أنك لا تتحرك تشعر و كانك حى لان هذه هي الطريقة التي يراك فيها

Bazıları neredeyse ses hızında ve farklı yönlerde hareket eden hızlı bulutlar vardı.
كــان هناك سُـحـب سـريـعـة تتحرك في إتّجاهات مختلفـة بعض منها بسرعة الصوت تقريبا

Hele ki saldırı altındaysan, ya da hareket halindeysen... Falan filan.
و خاصة ان كانوا يهاجمونك, او كنت تتحرك او اي شئ

Gerçeklik zaten orada. Nesneler, determinist kanunlara göre hareket etmekte.
الحقيقة موجودة هناك, و موادها و أجسامها تتحرك في طريقها..

Motor çalıştığında hiç Kıpırdama, yoksa pervane yüzünü gözünü parçalar.
عندما يعمل المحرك , لا تتحرك و الا ستنجرف نحو المروحة

Kocamın delice kıskançlığı öldürecek beni! İçeride kal, sakın Kıpırdama!
غيرة زوجي المجنونة ستقتلني إبق هنا ، لا تتحرك

Kıpırdama, Yoksa seni camın arkasından vururum.
لا تتحرك والا سأطلق عليك النار خلال الزجاج

Motor çalışınca, sakın Kımıldama, yoksa kafanı pervaneye kaptırırsın.
عندما يعمل المحرك , لا تتحرك و الا ستنجرف نحو المروحة

- Birisinin onu almasını istemiyorum. - Kımıldama.
أنا لا أريد أي شخص أن يأخذها منى لا تتحرك

Hayır, ama herhangi bir yöne bir adımdan fazla Kımıldama... yoksa ışıkta olmayacaksın.
كلا, لكن لا تتحرك أكثر من خطوة في أي اتجاه و إلا لن يكون الضوء موجه إليك

Hiçbir yere kımıldamıyorsun... ta ki bana tüm bunları açıklayana kadar.
لن تتحرك إلى أي مكان حتى تفسّر لي كيف حدث ذلك؟

Burada kal ve kimildama, konuşma, ve mümkünse, nefes bile alma.
ابقى هنا ولا تتحرك لا تتكلم واذا امكن لا تتنفس حتى

En hafif bir harekete boyun eğerler, veya devinime veya duyguya.
والمرونة التامة التي تتحرك لادنى حركة او حس .. او همس

Radara göre şimdiden sahil kesiminde yağış başladı.... ...ve hızla kuzeye doğru ilerliyor.
الرادار يظهر بالفعل زيادة عجلة السرعة عبر المناطق الساحلية و تتحرك بسرعة للشمال

Ağacın önünde dur. Tam burada, sakın hareket etme. - Ne oluyor?
الآن، قف بجانب الشجرة ولا تتحرك، لا تتحرك

Destroyer 044'de. Sola gidiyor.
إنحراف المدمرة 044 تتحرك بعيداً بإتجاة الغرب , يا سيدى

Kımıldamayın. Çocuklar, sakın Kımıldamayın! Kımıldamayın!
لا تتحركو يا شباب، لا ترجع إلى هناك لا تتحرك

Neredeyse bitti, Bay Brockston. Kıpırdamayın.
لقد انتهينا الآن يا سيد بروكستون لا تتحرك