"تعلم أنّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğunu biliyorsun
        
    • olduğunu biliyordun
        
    • bilirsin
        
    • biliyorsun ki
        
    • olduğunu biliyor muydun
        
    Porto Rikolular'ın Amerikan vatandaşı olduğunu biliyorsun, değil mi? Open Subtitles تعلم أنّ البورتريكيّين مواطنون أمريكيّون، صحيح؟
    Sosyal hizmet görevlisinin neredeyse gelmek üzere olduğunu biliyorsun o zaman ne yaptığını sanıyorsun? Open Subtitles أنت تعلم أنّ مساعدتها الاجتماعية في طريقها إلى هنا، فماذا فعلت؟
    Meclis üyesinin burada olduğunu biliyorsun ama değil mi? Open Subtitles أنتَ تعلم أنّ عضو المجلس هنا ، أليس كذلك؟ هذا سبب تواجدي هنا.
    Bu ilişkinin bir son kullanma tarihi olduğunu biliyordun ve şartları kabul ettin. Open Subtitles كنت تعلم أنّ لعلاقتنا هذه تاريخ لإنتهاء صلاحيّتها، ولقد وافقت على شروطها.
    Madem hazine sandığının gerçek olduğunu biliyordun, paranı öyle değerli bir şeye yatırman gerekmez miydi? Open Subtitles إذا كنتَ تعلم أنّ "الخشّاب النفيس" حقيقيّ، فلمَ لم تضع عطاءً أعلى عليه؟
    bilirsin, teröre karşı verilen savaşta istenmeyen zayiatlar çok sık olur. Open Subtitles تعلم أنّ بالحرب ضدّ الأرهاب، دئماً ما يكون هنالك أضرار أحتمالية.
    Ancak sen de biliyorsun ki babaannen hayatta olduğu sürece bu mümkün değil. Open Subtitles لكنك أيضًا تعلم أنّ هذا ليس ممكنا طالما جدّتك مازالت حيّة
    Glutenin şizofren için patojenik bir etken olduğunu biliyorsun. Open Subtitles أنت تعلم أنّ الغلوتين هو . العامل المسبب لمرض الفصام
    Telefonum olduğunu biliyorsun, değil mi? Open Subtitles يا رجل، تعلم أنّ لديّ هاتفاً، صحيح؟
    Bu vitaminlerin senin yararın için olduğunu biliyorsun. Open Subtitles تعلم أنّ تلك الفيتامينات مفيدةٌ لكَ
    Uçabilmemizin sınırlı olduğunu biliyorsun değil mi? Open Subtitles أنت تعلم أنّ مدّة طيرانك محدودة صحيح؟
    Oradan başka bir şey olduğunu biliyorsun değil mi? Open Subtitles تعلم أنّ ثمّة شيء آخر هناك، صحيح؟
    Katılabileceğin terapi imkanı olduğunu biliyorsun değil mi? Open Subtitles أنت تعلم أنّ الإستشارة بالحزن مُتاحة؟
    Katılabileceğin terapi imkanı olduğunu biliyorsun değil mi? Open Subtitles أنت تعلم أنّ الإستشارة بالحزن مُتاحة؟
    Hadi ama, hayatının berbat olduğunu biliyorsun. Open Subtitles بحقّك، أنت تعلم أنّ حياتك مُزرية
    Nişanlım olduğunu biliyorsun, değil mi? Open Subtitles أنت تعلم أنّ تلك خطيبتي، أليس كذلك ؟
    Ne zamandır Colette ve Ben Aston'ın arasında bir şeyler olduğunu biliyordun? Open Subtitles مُنذ متى و أنتَ تعلم أنّ (كوليت) و (بين آستون) بينهما علاقة غير شرعية؟
    Görevinin, ben İngiliz görevlilere birliklerine kadar eşlik ederken, koruma uçuşu yapmak olduğunu biliyordun. Open Subtitles كنت تعلم أنّ مهمتك كانت التحليق بخفاء بينما أوصل الضباط البريطانيين إلى وحدتهم. {\an3\pos(280,268)}
    Onunla konuştuk. Onu bara senin gönderdiğini söyledi. Bu demek oluyor ki Claire ve Jesse'nin orada olduğunu biliyordun. Open Subtitles لقد تحدّثنا إليه، وقال أنّك أرسلته لتلك الحانة، ممّا يعني أنّك كنت تعلم أنّ (كلير) و(جيسي) كانا هُناك.
    Frank, sana güvenim tamdır bilirsin ama örgütümüzün çok eski kuralları var. Open Subtitles فرانك، تعلم أنّ ثقتي الكاملة بك، لكن لدى منظّمتنا قواعد قديمة للغاية.
    biliyorsun ki arabanda bir GPS takip cihazı var. Open Subtitles تعلم أنّ لديك نظام تحديد المواقع مُتعقب على سيارتك.
    Bir farenin ortalama ömrünün 2 ya da 3 yıl olduğunu biliyor muydun? Open Subtitles هل تعلم أنّ متوسّط العمر الإفتراضي للجرذ هو من سنتين إلى 3 سنوات؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more