| Gazeteleri okuyorsun, radyo dinliyorsun ve televizyon seyrediyorsun. | Open Subtitles | أنك تقرأ الصحف , تستمع إلى الردايو تشاهد التلفاز |
| Bence konuşacak kimsen olmadığı için kitap okuyorsun. | Open Subtitles | أعتقد بأنك تقرأ لأنه لا يوجد من تتحدث معه |
| Ölüm ilanları sayfasını okuyor musun? Ölümden korkman için yeter. | Open Subtitles | هل تقرأ صفحة الوفيات ، انها كافية لتخيفك حتى الموت |
| Gazeteleri okumadın mı yoksa? | Open Subtitles | أنا لم أكن في السيارة أو إلم تقرأ الصحف؟ |
| Mektup annesini ağlatır, yine de Sophie'ye de birazını okur. | TED | تتسبب الرسالة في بكاء أمها لكنها تقرأ لصوفي بعضها. |
| İnsanlar AB hakkında yalnızca maaş ve rüşvet haberleri okumak istiyorlar. | Open Subtitles | الناس تحب ان تقرأ عن الرواتب والرشاوى عندما يتعلق الامر بالاتحاد |
| Hayatında istatistiksel bir sigorta olasılık tablosu okudun mu? | Open Subtitles | بالله عليك,أنت لم تقرأ وثيقة تأمين فى حياتك,أليس كذلك؟ |
| Yanlış kural kitabını okuyorsun. İngilizce olanları oku. | Open Subtitles | كنت تقرأ كتب القواعد الخاطئة عليك أن تقرأ المكتوب بالإنجليزية |
| Yanlış kural kitabını okuyorsun. İngilizce olanları oku. | Open Subtitles | كنت تقرأ كتب القواعد الخاطئة عليك أن تقرأ المكتوبة بالإنجليزية |
| Her sabah gazete okuyorsun. Bu sabah ne okudun peki? | Open Subtitles | إقرأ الجريدة كل صباح ماذا كنت تقرأ هذا الصباح؟ |
| - "Ne okuyorsun?" - "Taktikleri gözden geçiriyordum." | Open Subtitles | إذاً ، ماذا تقرأ ؟ أنا أراجع دليل اللعب فحسب |
| Her iki eldeki ivme ölçer Accelerometer el pozisyonunu okuyor. | TED | مقياسات تسارع على كل يد تقرأ وضعية اليد |
| Mary siyah-beyaz bir odada yaşıyor, sadece siyah-beyaz kitapları okuyor ve monitörü sadece siyah-beyaz gösteriyor. | TED | تعيش ماري في غرفة سوداء و بيضاء، وكانت تقرأ فقط كتب بالأبيض و الأسود، و الشاشات تعرض لها الأبيض و الأسود فقط. |
| Herhalde Yalnız Silahşör'ün Ağustos sayısını okumadın. | Open Subtitles | من الواضح إنك لم تقرأ نسخة شهر أغسطس من المجلة الخاصة بنا |
| İstediğin kadar küfür et. Buradaki uyarıyı okumadın mı? | Open Subtitles | لك أن تقول ما تريد من الكلام ولكن ألم تقرأ تلك الوثيقة؟ |
| Ama annem sizin kitaplarınızı okur, kitaplarınızda bol bol yemekler ve yemek malzemeleri oluyormuş, uzun yemek sahneleri anlatıyormuşsunuz | TED | ولكن أمي تقرأ كتابك، وتقول أن به الكثير من الطعام ومكوناته، وبه مشهد عشاء طويل. |
| Çünkü pek çok insan Arşimet'i Antik Yunanca'dan okuyacak değil, fakat okumak için bir şansları olmalı. | TED | لأنّ الكثير من الناس لن تقرأ لأرخميدس باللّغة اليونانيّة القديمة، ولكن يجب أن تتوفّر لديهم الفرصة للقيام بذلك. |
| Charles, biz bulaşıkları yıkarken, neden oturma odasına gelip de divana uzanıp akşam gazetesini okumuyorsun? | Open Subtitles | سنغسل الصحون يا تشارلى لما لا تذهب لغرفة المعيشة و تتمدد على الاريكة و تقرأ صحيفة المساء |
| Hayır, senaryomu okumanı ve bende bir potansiyel var mı bakmanı istiyorum. | Open Subtitles | كلا, أريدك أن تقرأ نصي وتقول لي فيما إذا كانت لدي موهبة |
| Yumurtanın sarısını okuyup, eğer görüyorsa kötü olan şeyleri söylüyor. | Open Subtitles | تقرأ لك الطالع وتخبرك إذاً كانت تتوقع حصول شيء سيء. |
| okumayı ve iyi konuşmayı öğretiyorlar. Ve kadınsı beyaz ayakkabılar giymeyi. | Open Subtitles | ،يعلمونك فقط كيف تقرأ الكتب وتتحدث بلباقة وترتدي هذه الأحذية البيضاء المخنثة |
| Bana çizgi roman okuduğunu söylemen beni sana aşık edemez. | Open Subtitles | أن تخبرني أنك تقرأ قصص مصورة ليس بالضبط ما سيأسرني |
| Aldığın mailleri okumalısın. İnsanlar senden yardım istemek için yazıyorlar. | Open Subtitles | يجب أن تقرأ البريد الذي يصلك الناس يكتبون طالبين مساعدتك |
| E'si, Kum ve Sörf yerine Araba ve Sürücü'yü oku. | Open Subtitles | يجب أن تقرأ عن السيارات و ليس محبي ركوب الأمواج |
| Stewie, İncil'in surelerinden okuma yazma bile bilmeden alıntı yapıp, yargılıyorsun. | Open Subtitles | أنت تنقل أحكاماً من آيات الإنجيل وأنت لا تعرف كيف تقرأ |
| Çocuklarla yemek yerken hep gazete okursun..., ...ama tuttuğun gazeteyi açmamışsın. | Open Subtitles | دائماً تقرأ الصحف مع الرفاق والصحيفة التي تحملها لم تفتح بعد |